Önyargıları Kontrol Altına Almak İçin 3 Yol
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Hepimizin önyargıları var. Önyargılar, insan gruplarına ya da belirli bir grubun üyelerine karşı sahip olunan olumlu veya olumsuz tutumlardır. Tanımadığımız insanları değerlendirmek ve etiketlemek için önyargıları kullanırız. Örneğin, bir çingeneyle tanışıyorsunuz. Ve tüm çingenelerin gitar çalmakta iyi olduğuna inanıyorsunuz. Sonuç olarak, bu kişiyle olan etkileşiminiz, çingenelerin iyi müzisyenler olduğuna dair inancınızdan etkilenecektir. Önyargılar, farklı gruplar arasındaki statü hiyerarşilerinin korumasına yardımcı olur. Neyse ki, önyargılarımızı kontrol altına almak ve onları azaltmak için başvurabileceğimiz farklı yollar vardır.
Uzmanlar önyargıların üç bileşeni olduğuna inanıyorlar. Bunların arasında klişeler bilişsel bileşendir. Bir grubuna dair zihninizde olan imajı temsil ediyorlar. Başka bir bileşen duygusal olandır. Bunlar, bir grup insanla alakalı sahip olduğunuz duygulardır. Son bileşen ise davranışsal olandır ve ayrımcılıkla temsil edilir. Bu, önyargılı olduğunuz gruba karşı sergilediğiniz olumsuz davranıştır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, önyargılar insan gruplarına ya da belirli bir grubun üyelerine karşı sahip olunan olumlu veya olumsuz tutumlardır. Bununla birlikte sosyal psikoloji, önyargılarınızı kontrol altına almak için farklı yollar geliştirmiştir. Bu yöntemler kategorizasyon ve sosyal kimlik teorilerine dayanmaktadır.
Önyargılarınızı yeniden sınıflandırarak kontrol altına almak
İnsanlar olarak, kategorize etme eğilimindeyiz. İnsanları ayırıp belirli kutulara koyarız. Sınıflandırma, kendi sınıflarımıza dahil ettiğimiz insanları kayırdığımız anlamına gelir. Diğer kategorilerden olanlara karşı ise önyargı duyarız. Dolayısıyla, önyargınızı kontrol altına almak istiyorsanız, bu sınıfların sınırlarını daha esnek hale getirmelisiniz. Bunu yapmanın üç yolu var:
- Sınıflandırmayı kaldırmak: bu, diğer sınıfların üyelerini sadece bir grubun bir parçası olarak değil bireyler olarak görmekten oluşur. Bunu yapmak, önyargılarınızı kontrol altına almanıza ya da azaltmanıza yardımcı olacaktır. Birini başka bir ülkenin “üyesi” olarak görmek yerine, onu bağımsız bir birey olarak görün. Bu, birine karşı daha olumlu bir tutum sergilemenin bir yoludur.
- Çapraz sınıflandırma: bu teknik, birbirleriyle çakışan grupların sahip olduğu ortak noktaları vurgulamakla alakalıdır. İnsanları, paylaştıkları kategorilerden haberdar ettiğiniz zaman, birbirlerine karşı daha olumlu duygular beslerler. -Benimkinden farklı bir dine inanıyor olabilirsin ancak seninle cinsiyet ve millet ortaklığımız var. –
- Yeniden sınıflandırma: bu, farklı sınıfların üyelerini kapsayan yeni bir sınıf oluşturmaktan oluşur. Örneğin, -İspanyol ve Fransız değiliz, Avrupalıyız.-
“Ben kimsem oyum ve sen kimsen osun. Hadi benim ben olabildiğim ve senin sen olabildiğin bir dünya yaratalım ve ne sen ne de ben başkalarını bizim gibi olmaları için zorlamayalım.”
– Ast komutan Marcos
Ortak grup kimliği aracılığıyla önyargıyı azaltmak
Bu son teknik, yeniden sınıflandırma, araştırmacıların üzerine en çok odaklandıkları tekniktir. Sınıflandırdığımız zaman, kimlikler oluşturuyoruz. Örneğin, kendimi bir kadın olarak kategorize edersem, bir kadın kimliği oluşturmuş olacağım. Sonuç olarak, yeniden sınıflandırmayı teşvik etmek için, daha kapsamlı kimlikler oluşturmamız gerekir. Kendi kimliğimi ve başkalarının kimliğini kapsayan kimlikler.
Örneğin, eğer ben bir kadın olarak tanımlanır ve siz de bir erkek olarak tanımlarsanız, ben kendi grubumun üyelerini tercih etme ve sizin grubunuzun üyelerine karşı önyargılı olma eğilimi gösteririm.
Ortak bir kimliğe sahip olmak, yararlı ve kooperatif davranışı destekler. Bu nedenle, kimliği oluşturan daha fazla kişi olması halinde, grubun yararı da daha fazla olacaktır. Dahası, bir önceki örneğe dönersek, ilk kimlikler kaybolmaz. Hala kadınlar ve feministler olacağız. Hala erkekler ve feministler olacaksınız. Artık çift yönlü bir kimliğimiz var. Farklı bir kimliğe sahip farklı bir grup olsa da, onlar da bizim grubumuzun üyeleridir. Sorun, sosyal kimliklerin hepsinin aynı anda aktif hale gelmemesidir. Şu anda en önemli olan aktif olandır.
Temas yoluyla önyargıları azaltmak
Temas hipotezi sınıflandırma stratejileriyle yakından ilişkilidir. Bu teori, farklı sosyal gruplara ait üyeler arasındaki teması artırarak önyargıları azaltmanın mümkün olduğunu belirtmektedir. Grubunuzun üyeleri diğer grupların üyeleri ile yakın ilişkiler kurduğunda da aynı şey gerçekleşir.
Bununla birlikte, temas hipotezi sadece belirli koşullar altında geçerli gibi görünüyor. Bu koşullar, farklı sosyal gruplara ait üyeler arasında geçen teması destekler niteliktedir. Söz konusu koşullar şu şekildedir:
- Temasa önayak olurken sosyal ve kurumsal destek mevcut olmalıdır.
- Temas uzun süreli olmalıdır. Grup üyeleri arasındaki ilişkilerin kayda değer olması için yeterli zaman olmalıdır.
- Katılımcılar (birbirleriyle temas halinde olan kişiler) benzer statüye sahip olmalıdır. Her iki grubun da içinde bulunuğu koşullar aynı olmalıdır.
- İlgili gruplar ortak hedeflere sahip olmalıdır. Bu ortak çıkarlar işbirlikçi ilişkiler oluşturmak zorundadır.
Genel olarak, önyargıları azaltmanın birçok farklı yolu vardır. Sadece “insanlar” için bir kategori oluşturmak önyargıları ortadan kaldırmak adına mükemmel bir yoldur.
Bununla birlikte, insanların insanlar olarak tanımlanmasının zor olması, bu seçeneğin hayatta kalma kabiliyetini zorlaştırmaktadır. Belki de başka bir gezegenden gelen ortak bir düşman kendimizi insanlar ya da dünyalılar olarak tanımlamayı kolaylaştıracak ve önyargılara tamamen son vermemize yardımcı olacaktır!
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.