Olumlu Çözülme - Özel İnsanların Varoluşsal Krizleri
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Pek çok türde krizle karşılaşıyoruz ve bunlardan bazıları varoluşsal krizler şeklinde hayatımıza giriyorlar. Belki de, siz de, son günlerde bütün bunların ne anlama geldiğini merak etmeyi bir türlü bırakamayacağınız o garip uçuruma düştünüz. Dünya, hayat, kendi varoluşunuz üzerine pek çok soru taşıyor olabilirsiniz kafanızda. 1960’larda Kazimier Dabrowski adlı bir psikiyatrist, diğerlerine kıyasla daha zeki insanları etkileyen bu yaygın psikolojik olguyu açıklamak için “olumlu çözülme” (pozitive disintegration) terimini ortaya attı.
Bu kavram son derece ilginç bir konsept ve anlayışa sahip. Dabrowski, araştırmalarında, zeki ve üstün yetenekli çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin zihinlerinin bazen bir tür birleştirme sürecine sürüklendiğini gözlemlemiş. En derin şüphelerine cevaplar ve açıklamalar bulduktan ve hayatlarına aradıkları anlamı verdikten sonra, bu insanlar, kendilerini farklı bir şekilde bir araya getirmek için zihinsel yapılarını çökertmek zorunda kalmışlar (elbette mecazi anlamda).
Dabrowski bu varoluşsal depresyonun adını oldukça güzel seçmiş. Parçalanma veya çözülme olarak adlandırılan bu konseptte, zihnin tam anlamıyla parçalanan kısımları var. Geçerliliğini yitiren inançlar, düşünce kalıpları, duygular ve değerler. Bu tür artık anlamlı gelmeyen bazı şeyler zihin içerisinde parçalanıyor ve farklı bir şekilde bir araya geliyor. Bir anlamda, bir bilgisayardaki işletim sistemini güncellemek gibi bir durum diyebiliriz. Bu süreç boyunca, zihniniz yeni beceriler ve yetenekler kazanır ve geliştirir.
Bu kavramın “olumlu” yönü ise burada devreye giriyor. Kendinizi bir araya getirdiğinizde, kendinizin daha iyi bir versiyonu haline gelmiş olursunuz. Dabrowski, bu sürecin insani gelişme sürecinde de ileriye doğru adımlar atmaya yardımcı olduğuna inanıyordu. Aslında, bu Polonyalı kişilik psikolojisi uzmanı bu sürece özel beş adım tanımladı. Bunlar, yüksek IQ’ya sahip bireylerin deneme eğiliminde olduğu farklı aşamalar.
Hemen bu aşamalara daha detaylı bakalım.
Olumlu çözülme: özgün kimliğinize dönüşmek
Dabrowski’nin altmış yıldan uzun bir süre önce formüle edilen teorisi bugün hala geçerliliğini koruyor. Daha spesifik olarak ifade edecek olursak, yetenekli ve üstün zekalı insanlar için yeni bir kimlik yapısı oluşturmaya doğru giden evrimin nasıl gerçekleştiğini anlamak için oldukça yararlı bir çerçeve.
Bu yaklaşıma göre, yüksek IQ’ya sahip birinin zihinsel gelişimi bir dizi somut süreçten geçiyor. Bu geçişlerin yörüngesi her zaman yukarı doğru oluyor. Başka bir deyişle, birey bu süreç boyunca bir evrim geçiriyor ve bilişsel ve duygusal olarak daha yetenekli hale geliyor. Ancak ilginç olan şey, ileriye doğru atılan her adımın bir krizin sonucu ortaya çıkıyor olması. Bu evrim, o kişi çocuk, ergen veya yetişkin olsun, önemli bir ölçek ile acıya neden olan oldukça sinir bozucu ve rahatsız edici bir deneyim yaşadığında gerçekleşiyor.
Olumlu çözülme ve varoluşsal şüphelerin doğuşu
Varoluşsal şüpheler genellikle bu anları tetikliyor, bireyler neden diğer insanlardan farklı hissettiklerini sorguluyorlar. Bir içe doğru bakış süreci yaşıyorlar ve dünyanın neden böyle olduğunu, insanların neden böyle yaptıklarını ve geleceğin ne getireceğini merak etmeye başlıyorlar. Gözlemledikleri bu diğer şeylerin yanı sıra, bu kişiler, kendi ölümlü yapılarının da daha fazla farkında hissediyorlar.
Mendaglio ve Tillier (2006), “Dabrowski’nin Pozitif Bütünleşme ve Üstün Yeteneklilik Teorisi: Aşırı Duyarlılık Araştırma Bulguları” adlı makalelerinde bu konuyu analiz ettiler. Araştırmalarında buldukları şeylerden biri, ortalama olarak üstün zekalı bireylerin aşırı denilebilecek düzeyde bir uyarılma durumu yaşadıklarıydı. Diğer bir deyişle, aktif bir hayal gücüne sahip bu kişiler duyguları daha yoğun hissetme eğilimindeler ve daha dürtüsel insanlar oluyorlar.
Bu faktörler de, bu varoluşsal kriz anlarını çok sorunlu hale getiriyor. Sonuç olarak, bu üstün zekaya sahip insanlar, acılarının üstesinden gelmek ve bu durumlardan kurtulmak için genellikle bir tür müdahaleye ve desteğe ihtiyaç duyacaklardır. Bu krizleri yaşayan üstün yetenekli bireyler, hayatlarının bu dönemlerinde genellikle işte ve okulda üretken olmayı bırakıyorlar. Muhtemelen sosyal ilişkilerinde de sorunları olacaktır.
İsterseniz, konuyu daha fazla uzatmadan, Dabrowski’nin olumlu çözülme adımlarına kısaca bir göz atalım.
1. Birincil çözülme
Bu ilk gelişim seviyesi erken çocukluk döneminde gerçekleşir. Bu aşamada üstün yetenekli çocuk ilk krizini yaşar. İçgüdüleri ve bencil davranışları, yakınları tarafından kendisine gösterilen ilgiyle birbirine karışır.
Keşfetme, yeni şeyler bulma, bir şeyleri kullanma ve öğrenme arzusu, onların diğer çocuklardan daha erken olgunlaşmasına yol açar.
2. Tek katmanlı çözülme
Bu aşamada, çocukluk veya ergenlik öncesi dönemde, kişiler, yaşıtları tarafından kabul edildiğini hissetmeye ihtiyaç duyarlar. Ancak, ilk ciddi varoluşsal krizi tetikleyecek şekilde, bu bağlantıya ulaşamazlar.
3. Kendiliğinden çok düzeyli entegrasyon
Pozitif çözülme, bir kişi aniden kim olduğundan ve o noktaya kadar neler başardığından memnun kalmadığında da ortaya çıkar.
Üstün yetenekli insanlar genellikle gençliklerinin ilk döneminde bu seviyeye ulaşırlar. Bu durum, hedeflerini yeniden formüle etmelerine ve bazı projeleri ve fikirleri geride bırakmalarına yol açar. Kendileriyle çelişir duruma düşerler ama yeni çözümler üreterek bunun üstesinden gelebilirler.
4. Yönlendirilmiş çok düzeyli çözülme
Dabrowski’ye göre üstün zekalı bireyler için dördüncü seviye kişisel gelişim, kendilerine ve ihtiyaçlarına odaklanarak çok fazla zaman harcadıklarını fark ettiklerinde gerçekleşir. Belki de başkalarına açılmanın, daha fedakar ve özgecil olmanın ve daha iyiye doğru çabalamanın zamanı gelmiştir. Bu aşamada, daha yüksek, daha evrensel değerleri benimserler.
5. İkincil entegrasyon ve olumlu çözülme sürecinin tamamlanması
Sorumluluk, nezaket, fedakarlık… Bu son aşamada birey, bakış açısını daha soyut, üst düzey ilkelere odaklamaya başlar. Bu güne kadar başkalarına yardım etmek için çalışan bu bireyler ve çalışmaları ve çabalarıyla diğer insanlara katkıda bulunmuşlardır. Şimdi, dünyaya izlerini bırakmak istiyor olacaklardır. Artık, odak noktaları ilerlemeyi teşvik etmeye kayar.
Son olarak, pozitif çözülme veya parçalanma olarak da adlandırabileceğimiz bu süreç hakkında belirtilmesi gereken önemli bir nokta daha bulunuyor. Bu model, çok umutlu ve bazen gerçekçi olmayan bir dünya görüşünü kapsıyor. Pek çok insan, aslında, Dabrowski’nin bahsettiği ilerlemeyi gösterememiş veya gösteremeyecektir. Bu değişiklikler otomatik olarak gerçekleşmez. Pek çok insan, anksiyete veya depresyona yol açan krizlere takılıp kalıyorlar.
Bu nedenle, bu şüpheli anlarda ve kişisel krizlerde profesyonel yardım almak son derece önemli. Ancak o zaman iyi bir zihinsel sağlık ve esenlik durumu elde edebilirsiniz.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Bailey, C. L. (2010). Overexcitabilities and sensitivities: Implications of Dabrowski’s theory of positive disintegration for counseling the gifted. Counseling Outfitters.
- Dąbrowski, K. (1972). Psychoneurosis is not an illness. London, UK: Gryf.
- Mendaglio, S., & Tillier, W. (2006). Dabrowski’s theory of positive disintegration and giftedness: Overexcitability research findings. Journal for the Education of the Gifted 30, 68-87.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.