Kanıta Dayalı Terapiler
Yazan ve doğrulayan psikolog Ebiezer López
İnsan davranışını anlamaya ve ele almaya çalışan bir bilim olarak psikoloji, ilerlemek için güvenilir bilimsel verilere dayanmak zorundadır. Bu nedenle, son yıllarda giderek daha fazla profesyonel kanıta dayalı tedavilerin uygulanmasının önemini vurgulamaktadır.
Bu tür psikoterapiler, ruh sağlığı üzerindeki etkilerini gösteren veya sorgulayan kontrollü çalışmalarla desteklenmektedir. Buna rağmen, tüm ruh sağlığı uzmanları bunları uygulamaz. Nitekim, bazıları indirgemeci olduklarını öne sürüyor.
Öte yandan, diğer eleştirmenler sonuçlarının önyargılı verilere dayandığını iddia ediyor. Bu yazıda, bu psikoterapileri ve ne kadar güvenilir olduklarını keşfedeceğiz.
Kanıta dayalı terapiler
Kanıta dayalı tedaviler terimi, klinik deneylerde etkili olduğu gösterilen tedavileri ifade etmek için ortaya çıkmıştır. Bu, bilimsel yöntemi kullanarak etkilerini çoğaltmanın ve test etmenin mümkün olduğu anlamına gelir. Zamanla, terim psikoloji ve psikoterapi alanında kullanılmaya başlandı.
Ünlü bir İngiliz psikolog olan Hans Eysenck, 1994 yılında kanıta dayalı psikoterapi üzerine bir makale yayınladı. Bu çalışmada, birçok tedavinin, bir bozukluğun veya plasebonun semptomlarının doğal remisyonundan daha etkili olduğunun gösterilmediğine dikkat çekti. Bu nedenle, mevcut farklı tedavilerin sonuçlarını daha titiz yöntemlerle değerlendirmek önemliydi.
O zamandan beri, ruh sağlığı uzmanlarının bir müdahaleyi destekleyen veya gözden düşüren kanıtları gözden geçirmesi şart oldu. Bu sayede en iyi alternatifleri seçip klinik pratiğe uygulayabilirler.
Amerikan Psikoloji Derneği’ne (APA) göre kanıta dayalı terapiler
APA, 80’den fazla farklı psikoterapi türünü içeren bir sınıflandırma önerir. Sınıflandırma kriteri, bu müdahaleleri destekleyen kanıtların niceliği ve kalitesidir. Bu nedenle ‘güçlü’, ‘zayıf’ veya ‘yetersiz kanıt’ içeren kanıta dayalı tedaviler bulmak mümkündür.
Tüm tedavilerin belirli koşullar için ne kadar verimli olduklarına göre sınıflandırıldığına dikkat edilmelidir. Bunun nedeni, aynı tedaviyi mevcut patolojiler için evrensel olarak uygulamak mümkün değildir.
Ardından, kanıta dayalı psikoterapilerin bazı örneklerine bakacağız.
1. Depresyon için Davranışsal Aktivasyon (BA) tedavisi
Depresyon için davranışsal aktivasyon (BA), bu bozukluğun rutinlerin terk edilmesine ve izolasyona neden olduğu öncülüne dayanır. Amacı, hastanın ödüllü eylemleri gerçekleştirme sıklığını artırmaktır. Aslında davranışlarının ‘etkinleştiği’, uyuşukluk, izolasyon ve zevk kaybından kaçındıkları söylenebilir.
Simmonds-Buckley, Kellet ve Waller (2019), depresyon tedavisinde BA grubunun etkinliği hakkında bir inceleme yayınladı. Davranışsal aktivasyon tedavisinin yetişkinlerde depresif belirtiler üzerinde orta ila yüksek etkileri olduğu bulundu. Daha fazla araştırma, genç insanlarda depresyonun ele alınmasında da etkili olduğunu gösterdi. Bununla birlikte, bunun kesin olması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulacaktır (Tindall ve diğerleri, 2017).
2. Depresyon için bilişsel davranışçı terapi
Kanıta dayalı terapiler arasında bilişsel-davranışçı yaklaşım en çok önerilenlerden biridir. Bu çerçevedeki terapiler, düşünce ve davranıştaki sorunları ele almak için davranışçılık ilkeleriyle karıştırılır.
Santoft et al. (2019), birinci basamakta depresyonda bu tedavinin etkinliği hakkında bir inceleme yayınladı. Orta ve hafif depresyonlu hastalar için önerilen, etkili bir psikoterapi modeli olduğu bulundu.
3. Borderline kişilik bozukluğu (BPD) için diyalektik-davranışçı terapi
Borderline kişilik bozukluğu, duyguların düzenlenmesinde ve ifade edilmesinde zorluğa neden olan bir durumdur. Sonuç olarak, rahatlama sağlamak amacıyla kendine zarar verme veya riskli davranışlar gibi farklı davranış sorunları ortaya çıkar. Diyalektik-davranışçı terapi genellikle bu vakalar için tercih edilen tedavidir.
BPD’li hastalarda beş haftalık bir diyalektik davranış terapisi programının etkinliğini değerlendirmek için bir çalışma yapılmıştır. Sonuçlar, tedavinin semptomları azalttığını gösterdi. Gerçekten de, hastalar duygusal düzenlemelerini ne kadar iyileştirirse, o kadar çok yarar sağlar (Probst ve ark., 2019).
4. Kronik ağrı için Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT)
Kronik ağrı, çoğu durumda tamamen tedavi edilemeyen karmaşık bir hastalıktır. Bununla birlikte, kanıta dayalı tedavilerle hastaların semptomlarını düzenlemek ve yaşam kalitelerini iyileştirmek mümkündür. Bu nedenle, Kabul ve Taahhüt Terapisi (ACT), ağrının giderilmesi için gerçekten umut verici bir tedavidir.
Basit bir deyişle, ACT, hastaların ağrıdan kurtulma konusundaki beklentilerini değiştirerek, daha az acı çekmelerini sağlamanın mümkün olduğunu önermektedir. Bu çizgileri takip ederek, Feliu-Soler ve ark. (2018), bu alandaki mevcut kanıtların bir incelemesini yapmıştır. Daha titiz çalışmalara ihtiyaç duyulmasına rağmen, kanıtların umut verici olduğu sonucuna vardılar.
5. Biyogeribildirim
Biofeedback teknikleri, hastaya kas hareketi gibi vücut fonksiyonları hakkında veri sağlar. Genellikle bu tür reaksiyonları kontrol etmenin mümkün olmadığına inanılır, ancak bilgiye sahip olmak bunu yapmayı kolaylaştırır.
Bir yayın, çeşitli patolojilerin tedavisinde biofeedback’in durumunu detaylandırdı. Üriner inkontinans veya baş ağrıları gibi çoklu sorunların ele alınmasında etkili olduğu bulundu. Denge ve fekal inkontinans içeren durumların tedavisinde de başarılı olduğu bulunmuştur (Kondo ve ark., 2019).
Günümüzde kanıta dayalı tedaviler
Daha önce de belirtildiği gibi, kanıta dayalı terapiler, psikoterapide altın standart olarak görülme eğilimindedir. Gerçekten de birçok uzman, en etik uygulamanın daha önce etkili olduğu gösterilmiş müdahaleleri uygulamak olduğunu savunuyor. Bu, tedavilerin yararlı olduğunu garanti etmek ve hastanın yaşam kalitesini iyileştirmeye yardımcı olmak amacıyla yapılır.
Bununla birlikte, son araştırmalar kanıta dayalı psikoterapinin göründüğü kadar sağlam olmadığını göstermektedir. Sakaluk et al. (2019), bu terapi grubunun değerine ilişkin bir meta-inceleme gerçekleştirdi. Bu terapilerin çoğunda kanıtın tekrarlanabilirliğinin ve değerinin oldukça düşük olduğu sonucuna vardılar. Bu nedenle, klinik deneyler için analiz süreçlerinin iyileştirilmesini önerdiler.
Sonuç olarak, kanıta dayalı tedaviler kavramı altın standart olsa da, hala buna ulaşmaktan çok uzağız. Gerçekten de, sunulan verilerin kalitesini sağlamak için daha titiz değerlendirme yöntemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Eysenck, H. J. (1994). The outcome problem in psychotherapy: What have we learned?. Behaviour Research and Therapy, 32(5), 477-495.
- Feliu-Soler, A., Montesinos, F., Gutiérrez-Martínez, O., Scott, W., McCracken, L. M., & Luciano, J. V. (2018). Current status of acceptance and commitment therapy for chronic pain: a narrative review. Journal of pain research, 11, 2145.
- Kondo, K., Noonan, K. M., Freeman, M., Ayers, C., Morasco, B. J., & Kansagara, D. (2019). Efficacy of biofeedback for medical conditions: an evidence map. Journal of general internal medicine, 34(12), 2883-2893.
- Probst, T., O’ROURKE, T. E. R. E. S. A., Decker, V., KIEßLING, E. V. A., Meyer, S., Bofinger, C., … & Pieh, C. (2019). Effectiveness of a 5-week inpatient dialectical behavior therapy for borderline personality disorder. Journal of Psychiatric Practice®, 25(3), 192-198.
- Sakaluk, J. K., Williams, A. J., Kilshaw, R. E., & Rhyner, K. T. (2019). Evaluating the evidential value of empirically supported psychological treatments (ESTs): A meta-scientific review. Journal of Abnormal Psychology, 128(6), 500.
- Santoft, F., Axelsson, E., Öst, L. G., Hedman-Lagerlöf, M., Fust, J., & Hedman-Lagerlöf, E. (2019). Cognitive behaviour therapy for depression in primary care: systematic review and meta-analysis. Psychological medicine, 49(8), 1266-1274.
- Simmonds-Buckley, M., Kellett, S., & Waller, G. (2019). Acceptability and efficacy of group behavioral activation for depression among adults: a meta-analysis. Behavior Therapy, 50(5), 864-885.
- Tindall, L., Mikocka‐Walus, A., McMillan, D., Wright, B., Hewitt, C., & Gascoyne, S. (2017). Is behavioural activation effective in the treatment of depression in young people? A systematic review and meta‐analysis. Psychology and Psychotherapy: Theory, Research and Practice, 90(4), 770-796.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.