Kadınlarda Depresyon
“Mutsuzluk, her hastanın kendisini tedavi etmesi gereken bir hastalıktır.”
-Voltaire-
Bir kadın olarak kadınların dünyası beni hep cezbetmiştir. Hayat arkadaşlarımız erkeklere kıyasla neden ve nasıl farklı cevaplara sahip olduğumuz da.
Nöropsikiyatri profesörü Louann Brizendine imzalı “Dişi Beyin” kitabı temel alınarak yazılmış “Erkekler Bizden Neden Bu Kadar Farklı?” isimli makale bu yazıyı yazmamdaki esas ilham kaynağımdır. 2006 yılında yayımlanan ve büyük tartışmalar yaratan bu kitap, benim de aşağıda irdeleyeceğim kadınlardaki depresyon konusunu gündeme getirmektedir.
Depresyon, gerek erkekler gerekse kadınlar için psikoloji ve psikiyatri alanlarında önemli bir konudur. Hatta bu durum o kadar yaygındır ki, depresyona “psikiyatrinin soğuk algınlığı” da denir.
İstatistikler her 10 kişiden birinin hayatlarının bir noktasında depresyon yaşamış ya da yaşayacak olduğunu; ve kadınlarda ergenlik, hamilelik, doğum sonrası dönem ya da menopoz gibi durumlar nedeniyle bu olasılığın iki kat fazla olduğunu göstermektedir.
Son yapılan araştırmalara göre, erkeklere kıyasla, kadınların depresyona daha meyilli olmalarına neden olan birkaç faktör, aşağıda sıralanmıştır:
1- Genetik yapı
Belirleyici bir faktör olmasa da, ailesinde depresyon geçmişi bulunan bir kadında depresyonun görülmesi daha muhtemeldir. Birçok kez kadınlarda depresyonun görülmesindeki neden, genetik ve psikolojik faktörlerin bir araya gelmesi olmuştur.
2- Hormonlar
Beyin kimyamızı ve haliyle duygularımızı etkilediği düşünüldüğünde, biz kadınların çok çektiği hormonal değişiklikler, depresyonun temelinde bulunan ana unsurdur. Bir kadının hayatında, hormonların depresyona sebebiyet vereceği birçok farklı zaman dilimi vardır.
Ergenlikte, arkadaş çevresi tarafından onaylanma isteği ve hepsinden öte erkekler nezdinde beğenilme arzusu, özellikle fiziksel görünüm bazında, depresyonu tetikleyebilir. Ayrıca, kadınlar, erkekler tarafından cinsel istismar ve kötü muameleye daha çok maruz kalırlar ki bu da bir neden olabilir. Bir çalışmaya göre, genç kızların %70’inde depresyon görülürken, genç erkeklerde oran %14’tür.
Adet öncesi disforik bozukluk da bazı kadınlar için depresyona sebebiyet verebilir. Bu bozukluğu olan kadınlar, adet döneminden bir hafta öncesine kadar, depresyona sebebiyet veren beyin kimyası değişiklikleri yaşarlar.
Doğum sonrası depresyon da sıklıkla görülen bir durumdur. Her ne kadar daha önceden bu sendromu yaşayan kadınlarda görülmesi daha olası olsa da; yeni doğmuş bebek ile ilgilenmek, çocuk büyütmek ve hormonal değişikler kadınlarda diğer depresyon nedenleridir. Yine de, depresyonu, doğumdan sonra sıklıkla görülen ‘annelik hüznü’ ile karıştırmamalıyız.
Menopoz öncesi dönem olan perimenopaz da, vücudumuzun maruz kaldığı hormonal değişikler sebebiyle depresyona neden olabilir.
3- Beyin kimyası
Dopamin, seratonin ya da norepinefrin gibi nörotransmitterlerde meydana gelen dengesizlik de depresyona neden olabilir.
4- Stres
Sevilen birinin kaybı, işini kaybetmek, fiziksel ya da psikolojik kötü muameleye maruz kalmak gibi hayatlarımızın çok stresli ya da çok mutsuz zamanları vardır. Kadınların, erkeklere oranla, karşılaştıkları herhangi bir sorunu daha çok kafaya taktıkları da unutulmamalıdır. Bu sebeple, bu tür durumlar da depresyonun temelini oluşturabilir.
5- Sosyo-kültürel baskılar
Kadınların ‘Süper Kadın’ imajını kendi hayatlarına yansıtmaları, yani işinde başarılı, evinde harika bir eş ve anne ve fiziksel olarak fit bir görünümde olmaları beklendiği için, bu durum zaman zaman depresyona neden olabilir.
6- Ortalama yaşam süresi
Erkeklere oranla, kadınların ortalama yaşam süresi daha uzun olduğundan ötürü, bu mental durumun kadınlarda ortaya çıkma olasılığı daha fazladır.
7- Profesyonel yardım almak
Kadınlar, sorunlarını açıklamada ve profesyonellerden yardım istemede daha rahat davranabildikleri için, erkeklere oranla, belirlenebilmiş kadın depresyon vak’a sayısı daha çoktur.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.