İki Başarılı ve İlham Verici Kadın
Tarih boyunca, zamanın ötesine geçen ve yaptıkları işler sayesinde parmakla gösterilen kadınlar olmuştur. Kendi zamanları için mensubu oldukları toplumsal cinsiyet bazında imkansızı başardıkları için, çoğu zaman, bu kadınlar, adlarını tarihe altın harflerle kazımışlardır.
Bugün iki ilham kaynağı ve sıra dışı kadınlardan bahsedeceğiz. Birincisi, görme, işitme ve konuşma yetileri olmayan bir kız çocuğu. Çocukluğu boyunca büyük zorluklar çekti ve kendi hayatına dair kayda değer bir şeyler yapabileceğine inanan insan sayısı yok denecek kadar azdı.
Öteki ise, yaşamı boyunca acı ile yaşamaya mecbur olan bir kadın. Bu acıyı harmanlayıp bir sanat formuna dönüştürdü. Her ne kadar mutlu mesut bir yaşamı olmamış olsa da, bu dünyadan göçerken, günümüzde bile hala hayranlık duyulan ve üzerine akademik çalışmalar yapılan muazzam sanat eserleri bırakmıştır.
Helen Keller
Yapamayacağınızı düşündüğünüz için kaç kez bir şeylerden vazgeçtiniz? İnsanlar yeteri kadar iyi olmadıklarını düşündükleri için ellerine geçen fırsatları değerlendiremeyebilir ya da doğru zamanda doğru kararları almaya cesaret edemeyebilir. Fakat Helen Keller adında bir kadın, insanın imkansızlığa karşı olan korkusunu yenerek, bilinen tüm gerçekleri alt üst etti. 1880 doğumlu olan Helen, kendisini görme ve duyma engelli bırakan bir hastalık geçirdiğinde henüz 19 aylık bir bebekti.
“Uçmaya karşı olan bu derin özlemimiz varken neden yıkık dökük bir hayata razı olalım ki?”
-Helen Keller-
Hastalık evresinde henüz bir bebek olduğu için ve herhangi bir duyma yetisi de gelişmiş olmadığı için, konuşmayı da öğrenemedi. Ailesi, kızları için o sırada mevcut olan tüm imkanları seferber etti. Helen 7 yaşına geldiğinde, anne ve babası, kızları için, kendisi de görme engelli olan bir özel öğretmen tuttu. Öğretmen, Helen’a körler alfabesini, oyun kartları ve yazı ile nasıl iletişime geçeceğini ve nasıl dudak okuyacağını öğretti.
“Emniyet denilen olgu, her şeyden öte, batıl bir inançtır. Hayat denilen şeyden, ya cesur bir macera olur, ya da hiçbir şey.”
-Helen Keller-
Helen yetişkin bir birey olduğunda artık konuşabiliyordu. Zamanla, duyma, görme ve işitme engeli bulunan insanların haklarının savunulmasında önemli bir yer sahibi oldu. 87 yaşında yaşamını kaybettiğinde, geriye 14 kitap ve 475’i aşan makale ve deneme bıraktı. Hellen Keller’ın insanlara öğretmiş olduğu ders, fiziksel sınırların hiç bir öneminin olmadığıdır. Önemli olan şey, kararlılık ve tutkudur.
Frida Kahlo
Diğer ilham verici ve ünlü kişi ise Frida Kahlo’dur. Meksika’lı Kahlo, hayatının büyük bir bölümünü yatalak bir hasta olarak geçirmesine neden olan en derin ve şiddetli acıların bile, yeteneği ve dehayı alt edemeyeceğini göstermiştir. 1907 doğumlu Kahlo, çocukluğundan itibaren, acıların ve hastalıkların pençesinden kurtulamadı.
“Önceleri dünyadaki en tuhaf insan olduğumu düşünürdüm, ama daha sonra düşündüm ki dünyada çok insan var, bir yerlerde tıpkı benim gibi acayip ve kusurlu hisseden biri olmalı. Onu hayal ederdim ve onun da bir yerlerde beni düşündüğünü hayal ederdim. Eğer oradaysan ve bunu okuyorsan bil ki ben buradayım ve en az senin kadar tuhafım.”
-Frida Kahlo-
Kahlo’nun başına gelen en kötü şey, sırtının üç ayrı yerden kırılmasına neden olan, 1925’teki bir trafik kazasıdır. Bu kaza, Kahlo’yu neredeyse tamamen ‘yıkıp geçti’ ve bir yatalak bir hasta olması ile sonuçlandı. Bu olaydan sonra, kendini sanatta bulmaya başladı. Sanat, hayatının dramlarından kaçmak için ona bir fırsat sundu. Bu dramların en acımasız olanları, kocası Diego Rivera’nın sadakatsizliği ve çocuğu olmamasıdır.
“Kendimi çiziyorum çünkü en çok kendimle yaşıyorum. Kendimi resmediyorum çünkü en iyi kendimi tanıyorum.”
-Frida Kahlo-
Resim yaparak, Kahlo kendisine sıkıntı veren tüm acıları açığa çıkarıp bedeninden söküp atabildi. Çalışmalarının çoğu kendi portrelerinden oluşuyor, çünkü en iyi bildiği şey kendisi. Frida Kahlo, 47 yaşında yaşamını yitirdiğinde, geriye tüm dünyanın hayranlık duyduğu, üzerine akademik çalışmalar yaptığı ve ilham kaynağı olan yaklaşık 400 eser bıraktı.
İlham veren kadınlar kendi mücadelelerinden güç alır
Dünyada, bazı nedenlerden dolayı kadınların nispeten kolay bir yaşam sürdüğüne dair genel geçer bir kanı var. Kadınların başkalarınca korundukları ve toplumsal cinsiyetlerinden dolayı işlerinin daha kolay olduğu gibi. Bununla birlikte, bu yaklaşım gerçeği yansıtmamakta ve gerçek mücadeleler, engeller ve deneyimler güçlü bireyler meydana getirmektedir. Bir daha ki sefere, hayatınızın çok zor olduğunu düşünüp, her şeyinizi kaybetmiş gibi hissederseniz, Hellen Keller ve Frida Kahlo’nun muhteşem ve ilham verici yaşamlarını düşünün.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.