İhtiyaçlarınızı Anlamak: Anksiyeteyi Yenmenin En İyi Yolu
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Anksiyete toplumumuzdaki en yaygın psikolojik rahatsızlıklardan biridir. Bu rahatsızlık özellikle de tütün ve alkol bağımlılığından sonra en yaygın hastalık.
Yani bu durumun ciddiyeti göz ardı edilmemelidir. Başka bir deyişle anksiyeteyi yenmek için en etkili yöntemleri ve kaynakları kullanarak mücadele etmeliyiz.
Bu hastalık günümüzde çok yaygın ve belirgin olduğundan öncelikle anksiyetenin ilişkili olduğu ana risk faktörlerinden söz edeceğiz: kişisel ihtiyaçları görememe veya geri plana atma.
Anksiyete birçok başka sorunu barındırır
Anksiyeteden çok söz ediyoruz ama bunun sadece bir hastalık olduğu düşünülmemeli aynı zamanda bir alarm sistemi olduğu bilinmelidir. Bu, beynimizin ve vücudumuzun bize bir şeylerin doğru gitmediğini anlatma biçimidir.
Anksiyeteyi yenmenin çeşitli yolları mevcut. Fakat bunların birçoğu yanlış sonuçlanıyor.
Bazı yöntemler sadece semptomları yok etmeyi amaçlarken kökünde yatan sebebi ve devam etmesine neden olan etkenleri atlıyor. Bu belirti odaklı tedaviler yanlış çünkü anksiyetenin asıl nedenleriyle savaşmıyor. Sadece göstergelerini ve belirtilerini hedef alıyor.
Bu duygusal bozukluk tek bir kaynaktan ortaya çıkmaz. Bunlardan en bilinenleri sürekli stres ya da “ideal ben” ile “gerçek ben” arasındaki büyük farktır.
Başka bir deyişle yaşanmak istenen hayatla gerçekte yaşanan hayatın farklı olması insanı anksiyeteye sürüklüyor. Bu farkın çok büyük olduğunu gördüğümüz zaman endişeler aşırı derecede artmaya başlıyor.
Öte yandan anksiyetenin bir başka yaygın nedeni de ihtiyaçlarımızı kavrayamamak. Uzun süredir oto pilotta yaşıyor ve gerçekten sahip olmak istediğimiz hayatı yaratmak için bir şey yapmıyor olabiliriz. Bu olduğunda psikolojimiz bize bir uyarı gönderir: anksiyete.
İnsan ihtiyaçlarını göremediğinde yani kendine zaman ayırmadığında, daha fazla boş vakti olmadığında, bazı insanlarla ilişkiyi kesmediğinde ya da iş yükünü azaltıp daha az ev işleriyle meşgul olmak zorunda kalmadığında çevreleri artık onlar için tahammül edilemez ve verimsiz hale geliyor.
Bu negatif hisler çok uzun sürdüğünde de anksiyete kaçılmaz oluyor.
“Neye ihtiyacınız varsa ona sahip olduğunuzu görmek mutlu eder.”
– Alan Cohen
En kötüsü ise çok fazla fedarkarlık yapıp istemediğimiz zorunlulukları yerine getirmektir. Bunlar birer kural haline gelirse sorun olur.
Bu şekilde işlemeye devam edersek kendi kişisel ihtiyaçlarımızı karşılayamamış oluruz. Bu durumda da beynimiz iyi olmadığımıza dair uyaranlar gönderir.
Zihnimiz bunun doğru yol olmadığını söyler. Hayatın iyi gitmediğini, değişiklik yapmak zorunda olduğumuzu söyler. Anksiyete bunun aklımıza gelmesini sağlar.
“İç pusulanız” yönü bulamazsa anksiyete devreye girer
Diyelim ki anksiyete belirtileriniz var. Bu hızlı kalp atışları, bulantı, terleme ya da gereçklikten kopma hissiyle kendini gösterebilir. Bu belirtiler olduğunda ilk yapılan tedavi belirtileri yok etmeye yönelik olacaktır.
Bu doğru bir başlangıç olmasına karşın uzun vadede etkili değildir. Duygu durumu zaman içinde aynı kalmaya devam ederse bunun nedeni onu besleyen bir şey olmasıdır.
Bu da ilk başta ortaya çıkmasına neden olan sebeple aynı olabilir. Bazen de evlilik, aile ilişkileri, çocuklar gibi nedenleri olabilir. Ancak genelde neden kişinin kendi ihtiyaçlarını ve değerlerini feda etmesinden ileri gelir.
Anksiyete nasıl alt edilir?
Anksiyeteyi yenmek için duygusal kendini tanıma becerimizi geliştirmemiz gerekir. Kendi ihtiyaçlarımızı ve değerlerimizi bilmeliyiz.
Kısa vadede belirtilere odaklanmak işe yarar. Ancak yeterli değildir çünkü çoğunlukla anksiyete bozukluğunun nedeni temelde kendi yaşamımızdan memnun olmamamıza dayanır.
Bu nedenle eğer tedavi daha iyi ve yeni bir yaşam yaratmak değilse sadece bir süreliğine anksiyetenin üstünü kapatmış oluruz. Fakat sorun olduğu yerde durmaya devam eder.
İlk adım tedavi görmektir. Bu açık ve net görünebilir ama insanların en çok hataya düştükleri şey aslında.
Bir uzmanlık gerektirmesine rağmen insanlar sorunu kendi başına çözmeye çalışıyor. Yardım olmadan kendi başına deniyorlar.
Etkili tedavi belirtileri ortadan kaldırmaya çalışarak başlar. Bu şekilde daha sonra kişi hayatında hedefler koymaya ve değişiklikler yapmaya başlar. Daha sonra ise bu değişimler kişinin derin isteklerini tatmin etmeye başlar.
Anksiyete ile ilgili atılması gereken bir adım daha var. Anksiyeteyi gerçek anlamda yenmek için kişisel gelişim üzerinde çalışmalıyız.“Mutlu olmak istiyorsanız düşüncelerinizi harekete geçiren, enerjinizi ortaya çıkaran ve umutlarınızı besleyen hedefler koyun.”
– Andrew Carnegie
Sıklıkla göz ardı edilen bir mesele de kendi ihtiyaçlarımız için zaman ve boşluk yaratmamaktır. Bunun bir nedeni de kişinin asla kendine sormadığı sorulara cevap vermek zorunda olmasıdır. Örneğin “Ne istiyorum?” ya da “Ne yapamam gerekiyor?” veya “Neden hoşlarnıım?” gibi sorular sorabilirler.
Bu sorulara kendi kendimize cevap vermek ve bir psikologdan yardım almak anksiyeteyle savaşmanın kapılarını açabilir. Bu gibi bir rahatsızlığınız varsa bir an önce adım atın.
Yardım alın ve derindeki isteklerinize ve ihtiyaçlarınıza kulak verin. Bu iyi, özgür ve anksiyetesiz bir hayata başlamanın en iyi yoludur.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.