İç Algı: Beş Duyunun Ötesi
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
İç algı vücudumuzun bize gönderdiği uyarıları ve algıları tanıma becerisidir. Bu beceri, fiziksel bağlantıları toplama yeteneğini deneyimleme ve anlama sanatıdır. Onun içinde bir dizi mesajlar gönderen alıcılar, hücreler ve nazik dokular bulunur. Ancak bunlar bizim her zaman işitmediğimiz mesajlardır. Bunu yapmada bize yardımcı olması için farkındalık gibi uygulamaları deneyebiliriz.
Bazı insanlar bu algıya bizim diğer duyularımız kadar gelişmiş ve mükemmel olmadığı için şükretmemiz gerektiğini söylerler. Bunu söyleyenler kimsenin bir akyuvarın bulaşıcı bir maddeyle nasıl karşılaştığını duymaktan gerçekten zevk almayacağını ve mide sularımızın nasıl ayrıldığını veya bir nöronun öldüğü zaman yaptığı sesi bilmek istemeyeceklerine inanıyorlar.
İç algıyı anlamak
Ancak, iç algının bize ne gösterebileceğini anlamak için bu uç noktalara gitmek zorunda değiliz. Psikofizyolog Hirokata Fukushima, 2011 yılında bu fonksiyonun empati ile yakından ilgili olduğunu gösteren bir çalışma yürütmüştür.
Biriyle onun duygularını, ihtiyaçlarını veya ilgilerini anlamak için bağlantı kurduğumuzda, vücudumuz çok özel ve neredeyse büyüleyici bir şekilde tepki verir. Diğer insanların duygusal durumları ise uyarıcılar gibidir.
İç algı fonksiyonlarının gizemini anlamak vücut ve akıl ile ilgili daha fazla şeyler öğrenmemizi sağlar. Keza sağlığımızı daha iyi korumamıza da yardımcı olur. İçimizde yanlış giden bir şeyler olduğunda vücudumuzun bizi nasıl uyardığını böylece anlayabiliriz.
Günlük hayatımızda iç algı
Genellikle zamanımızın iyi tarafını kişisel bakımımız için adarız. Hijyene dikkat ederiz, kendimizi dengeli beslemeye çalışırız ve egzersiz yaparız. İyi bir imajımızın olması da bizim için önemlidir. Bu yüzden hoş giysiler seçeriz, saçımıza şekil veririz ve makyaj yaparız. Ayrıca cildimize de bakarız ve iyi bir uyku uyumaya çalışırız.
Belki şu an size ilginç gelebilir ama bu rutin işler içinde atladığımız bir şey var: Vücudumuzu dinlemiyoruz. Onun bize gönderdiği mesajları görmezden geliyoruz. Bazen bir türlü kurtulamadığımız boğazımızda birikmiş bir gerginlik, acı veya bir baş ağrısı olarak bize mesajlar göndermeye çalışır.
Bu belirtiler zihnimizin stres altında olduğunu ve bütün vücudumuzun bu istikrarsız duyguya tepki verdiğini gösterir. Ve aynı zamanda bu uyarılara gerektiği gibi özen göstermeyiz. İçimizde gerçekten ne olup bittiğini algılayamayız.
Diğer yandan atletler iyi gelişmiş bir iç algıya sahip olmaya daha eğilimlidirler. İyi atletler fiziksel bir duyunun normal ya da anormal olduğunu fark edebilirler. Onlar bir kasın fazla efor sarf ettiğini veya bunun bir kasın zarar gördüğünün işareti olup olmadığını söyleyebilirler. Bazen ağrının üzerine gidip, zorlayabilirler. Bunu kendi koydukları hedefe ulaşmak için, oyun ya da maçta yapabileceklerinin en iyisini yapabilmek için yaparlar.
Akıl ve vücut arasındaki bağlantı bu gibi ihtiyacımızın olduğu durumlarda performansımızı geliştirmek için etkili birlikteliktir.
İç algı ve insular korteks
İç algı psikofizik alanının ve duygu, öğrenme ve nöroterapi psikolojisinin kullandığı oldukça yaygın çalışma konusudur. Bu özel ve son derece önemli duyuyu incelememizi sağlayan çalışmalar bulunmaktadır.
Akılda tutmamız gereken şey iç algımızın muhatap olduğu temel işlevler olduğudur. Bunlar susuzluk, açlık ve uykudur. Bunlar bizim hayatta kalmamızı garantileyen mekanizmalardır. Bu sebepten dolayı onların mutlaka farkında olmalıyız. Öte yandan diğerleri daha güç algılanır ve dikkat çekmez.
2012’de Nöropsikoloji dergisinde yayınlanan bir çalışma sayesinde beynimizin hangi bölümünün bu duyunun işleyişini düzenlediğini ve bize ne anlatmaya çalıştığını artık biliyoruz. Bu beynin lateral yüzeyinde yer alan çok derin insular kortekstir. Duygularımızın farkındalığı ve vücut algıları gibi işlevleri beynin düzenlediği kısımdır. İnsular korteks akıl ve vücut arasındaki büyüleyici bağlantıya ışık tutan bir kontrol merkezidir.
İç algı ve farkındalık
Bu yazının başında iç algımızdan haberdar olmanın bir yolunun farkındalık olduğundan bahsetmiştik. Bu eylem bağlantıyı sağlamak içindir. Fiziksel duyularımızla ruhsal dünyamız arasında bağlantı kurabiliriz. Böylece iç algımız bize zihnimizi, ihtiyaçlarımızı ve çevrenin ve işlevlerinin vücudumuzu nasıl etkilediğini anlamaya yardımcı olur.
Vücudumuzun gönderdiği bu sinyallerin her birini dinleyebilmek kendi sağlığımıza ve günlük hayat kalitemize yatırım yapmanın bir yoludur. Bunu yaparak stresle çok daha iyi baş edebiliriz. Ve yaklaşan, olası hastalıkları önceden tahmin edip ona göre hareket edebiliriz.
Bütün bunlara ek olarak, kendi sınırlarımızın farkında olabilir ve sonunda da daha üretken olabiliriz. Bu sadece makine olmadığımızın, ama mükemmel nazik bir hücre, doku ve duygu ağı olduğumuzun farkında olmamıza yardım eder.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Craig, A. D. (2003). Interoception: The sense of the physiological condition of the body. Current Opinion in Neurobiology. https://doi.org/10.1016/S0959-4388(03)00090-4
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.