Hepsini Yapamam, Yorgun Olmaktan Yoruldum
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Bazen hiçbir şey yapamıyorum. Bazen her şeyin gerçekten çok üstüme geldiğini hissediyorum. Hiçbir şey ve hiç kimse için yeterince zaman, elim, ayağım, gözüm yokmuş gibi… Yorgun olmaktan yoruldum.
Ama şu doğru: Hepsini birden yapamam. Aslında sınırlarımı bilmek benim için sağlıklı. Kendim için de zamana ihtiyaç duyduğumu dile getirip, “artık daha fazlasını yapmıyorum” demek sağlıklı bir davranış.
Pek çoğumuz yorulmaktan yoruluyoruz. Hayat bazen zorlayıcı olabiliyor. Böyle zamanlarda yalnızca bedenimizle değil, bir de kafamızın içindeki iki zıt sesle başa çıkmak zorunda kalıyoruz. Bu seslerden biri bağırmaktan başka bir şey yapmıyor: “şimdi duramazsın yapacak çok iş var!”. Diğeri ise “artık daha fazlasını yapmasam ne olur” diyor.
Karlar Ülkesi filminden “Let it go” (bırak gitsin) şarkısını bağırarak söylemek yetmez. Bir akşam her şeyle bağlantıyı kesip dünyada kalan son canlı olduğumuzu düşünüp yapacak şeylerin önemsiz olduğunu hayal etmek de yeterli değil.
Bunlar yalnızca derin bir yarayı yara bandıyla kapatmak gibi bir etkiye sahip olabilir. Belki kanamayı durdurabilirler ama sorunu çözemezler.
Çünkü bu yorgunluğun altında stres ve anksiyete gibi iki ciddi sorun yatıyor. Net düşünemiyor ve sonunda yorgun düşüyoruz.
Yorulmaktan yoruldum, hiçbir şeyle baş edememekten bıktım
İşte size bir örnek. Carolina her gün sabah 9’dan akşam 5’e kadar çalışıyor. İşten sonra da Alzheimer hastası olan annesiyle ilgileniyor.
Her ay maaşından biraz artırarak yüksek lisans öğrencisi olan kardeşine harçlık veriyor ve bunu şu sıralar işsiz olan eşinden de gizliyor.
Carolina herkes için en iyisini, annesine bakabilmeyi, kız kardeşine iyi bir gelecek verebilmeyi ve evliliğini canlı tutmayı istiyor.
Carolina’nın taşıdığı fiziksel ve psikolojik yük çok ağır. Bazen her şey çok ağır geldiğinde annesine bir yardımcı tutmayı düşünüyor ancak bunu yaparsa kardeşine yardım gönderemeyeceğini de biliyor.
Böyle durumlarda beyin alternatif üretmek için ön lobu çalıştırır; plan yapma, analiz etme ve düşünme burada gerçekleşir. Nacak bütün bunlara rağmen iyi bir çözüm yaratamazsanız bu sefer devreye ilkel beyniniz giriyor.
Alt üst olmuş hissettiğimizde beyin kimyamız değişir ve çaresiz hissederiz; “ne yaparsam yapayım düzelmeyecek” diye düşünürüz.
Kalp atışlarımız hızlanır, hormonların dengesi bozulur, içimizi tamamen korku kaplar. Bu durum tüm bedenimize zarar verir ve yorgunluğu neredeyse her hücremizde hissederiz.
Bazen hiçbir şey yapamayacak hala gelsem de sorun yok
“Yapacak çok fazla işim var ama nereden başlayacağımı bilemiyorum, şimdi başlarsam daha sonra kötüleşebilir.” “Bunu hemen bitirmezsem işten kovulacağım.” “Gitmezsem anne babam üzülecek…”
Kullandığımız şu dile bakarsak “eğer, olur” gibi bir kalıp kullandığımızı görürüz. Yani “şimdi bunu yapmazsam daha sonra şunlarla karşılarım” gibi…
“Aklın sınırları yoktur ama yorgunluğun var.”
– Syd Barret
Olabilecek en kötü senaryoyu düşünerek yaşamak aklınızı ele geçirir ve enerjinizi tüketir. Bu kadar basit. Her şeyi aynı anda yapamayacağınızı kabullenmek sağlıklı bir davranıştır çünkü her şeyi aynı anda yüklenmeye kalkarsanız eninde sonunda yere düşersiniz.
Aşağıdaki önerilere kulak verin ve kalbinizi iyileştirin.
Yorulmaktan yoruldunuz mu? O halde odak noktanızı değiştirin
Kabul etmesi zor olsa da bazen kendi tuzağımıza düşüyoruz. Kendimize “hepsini aynı anda yapabilirim” demek tehlikelidir ve bu hatayı bazı düşünce şekilleriyle düzeltebiliriz:
- Her sabah uyandığınızda şu cümleyi düşünün: “Bana verilen zaman ve imkanlar doğrultusunda elimden gelenin en iyisi yapıyorum.”
- Söz ve düşünce tuzaklarından kaçının. “Yeterince iyi değilim, hepsini başarmak için daha çok çalışmalıyım” demek yerine “Her gün ve her an elimden gelenin en iyisi yapacağım fakat bunu yaparken kendimi ihmal etmeyeceğim” demeyi seçin.
- Yeterince uyumamak yüzünden yorgun düştüğünüzü hissettiğiniz anda düşüncelerinizi gözden geçirin. Bazen en büyük düşmanımız kendi düşüncelerimiz ve aşırı düşünmektir. “Yapamayacağım.”, “Hiçbir şeyi düzgün yapamıyorum” …
Bitmedi ancak son olarak şunu belirtelim ki günlük uyku düzeninize dikkat etmeniz çok önemli. Mola vermek, bazı günleri kendinize ayırmak daha az çaba gösterdiğiniz veya başkalarını ihmal ettiğiniz anlamına gelmiyor. Bu normal, gerekli ve sağlıklı bir durum.
Sınırlarınız olduğunu açık açık dile getirmek dünyanın sonu değil. Yıldızlar olduğu yerde kalacak, siz bunu söylediniz diye çiçekler de sararıp solmayacak.
Her şeyi aynı anda yapamaya çalışmayı bırakmaya cesaret ederseniz, her şey yoluna girecek.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.