Gelişiminizi Engelleyen Geçmişe Dair 3 Duygusal Yara
Geçmişin hem bugün var olduğu, hem de gelecekte var olacağı söylenir ve bu doğru bir sözdür. Aslında hayatımızın her günü geçmişin bize getirdiklerinin bir meyvesi niteliğindedir. Biz ne kadar olup bitmiş olayları bilincimizden silmeye çalışırsak çalışalım, o olaylar bugünkü yaşantımızda bulunmaya devam etmektedir ve gelecekte de bizimle var olmaya devam edecektir. İşte bu nedenle geçmişin duygusal yaralarını sarıp iyileştirmek çok önemli bir gereksinimdir.
Geçmişte yaşadığımız olaylar sonucunda açılan duygusal yaralar, aynı fiziksel yaraların yarattığı etkiye benzer bir etki yaratmaktadır. İyileşip kapanabilirler. Bu durumda geride her zaman bir iz bıraksalar da bir daha hiçbir zaman acıtmazlar. Diğer taraftan, düzgün bir biçimde müdahale edilmezlerse sürekli olarak tekrar eden bir biçimde çeşitli rahatsızlıklara yol açmaya devam ederler. Bu tür yaralar yeniden açılabilirler veya daha da kötü bir hale gelebilirler.
“Hayatımızın hatıralarını iyileştirdiğimiz zaman, şimdiki yaşantımız daha farklı görünür.”
– Bernardo Stamateas
Birçok kişi olanları unutmanın, bunlar hakkında hiç düşünmemenin ya da yaşananlara önem vermemenin yeterli olacağını düşünmektedir. Ancak bu, basit bir biçimde karar vererek başarılabilecek bir durum değildir. Pratikte, geçmişin tüm duygusal yaraları, bilinçsiz bir süreç içerisinde insanların yaşantıları içinde geçerli kalmaya devam eder. Şimdi hayatımızı olumsuz yönde etkilemeye devam eden bu duygusal izlerden 3 tanesini birlikte inceleyelim.
1. Kendine Güven Duygusuyla İlgili Geçmişte Yaşanan Duygusal Acılar
Kimi zaman insanın kendini sevmesi, geçmişte başından geçen olaylar nedeniyle oldukça zor bir olgu haline dönüşebilmektedir. Reddetme hissinin farklı şekillerde ortaya çıkması, hangi şartlarda meydana geldiğinden bağımsız olarak insanın acı çekmesine neden olmaktadır. Bu durum her insanı üzen ve acıtan bir haldir.
Bu tür bir reddetme hali erken yaşlarda ya da sevilen kişilerden gelen sistematik bir yapıya sahip olduğunda, iyileştirmesi çok zor duygusal bir yara haline dönüşür. Dalga geçme, alay etme, değersizleştirme, sürekli olarak eleştirme ya da sebepsiz suçlamalarda bulunma, bu davranışların hedefi olan kişiye çok ciddi bir biçimde zarar verir.
Kendine güven duygusu ile ilgili olarak geçmişten gelen yaralar insanın tüm hayatını etkileyebilecek ve sürekli olarak karşısına çıkabilecek bir niteliğe sahiptir. Bazı durumlarda, bu tür sorunların hiçbir zaman iyileşmemesi de olasılık dahilindedir. Ancak doğru bir hazırlık süreci ile bu tür problemler, insanın kendisine duyduğu güven konusunda ısrar etmesi, kararlılık ve hayata dair olumlu bakı açısı ile bir engel olmaktan çıkarılabilir.
2. Kendiliğinden Hareket Edebilme Yeteneği İle İlgili Duygusal Yaralar
Kendi başına hareket edebilme yetisi ile ilgili olan duygusal yaralar genellikle bir kişi üzerinde aşırı kontrol uygulanmasından kaynaklanan hallerde görülmektedir. Genelde gözlemlenen durum, güç sahibi bir figürün kişi üzerinde keyfi birtakım uygulamalar yapması ve bunun sonucunda da ilgili kişinin kendiliğinden karar verebilme ve hareket edebilme kabiliyetine zarar verilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu tür duygusal yaralar tamamıyla kişinin özgürlüğünü ve karar verme yeteneğini sınırlamaya yönelik hareketler sonucu ortaya çıkmaktadır. Bir kişi çok da belirgin olmayan nedenlerden ötürü çok sık bir şekilde düzeltiliyor ve cezalandırılıyorsa, o kişinin bu tür bir duygusal yaralanma durumuyla karşı karşıya kalma olasılığı yüksektir. Benzer şekilde eğer sürekli olarak yaptıklarınız beğenilmeyip uygun görülmediğinde ya da en küçük detaylara kadar tüm hareketlerinizin hesabını vermeniz istendiğinde de duygusal yaralanmaların yaşanması olasıdır. Yine bir kişiye işe yaramaz ya da kapasitesiz bir insan muamelesi yapıldığı durumda da benzer bir sonuçla karşılaşılır.
Geçmişten gelen bu tür duygusal yaralar, inisiyatif alma ve farklı konular üzerinde karar verebilme kabiliyeti bağlamında insanlar için birçok zorluklara yol açmaktadır. Bu tür bir soruna sahip olan kişi, boyun eğen ve pasif bir karaktere sahip olabileceği gibi, hiçbir sebep yokken çok aşırı derecede isyankar da olabilir.
3. Sevgiye Dair Duygusal Yaralar
İnsanları geçmişin açtığı duygusal yaralar arasında belki de en fazla etkileyeni sevgi ile ilgili olanlardır. Bu yaralar, insanlar terk edildiğinde, duygusal olarak birinden uzaklaştığında ya da izole edildiğinde meydana gelir. Bu tür bir soruna neden olan kişiler arasında çocuklarını yetiştirme aşamasındaki anne ve babalar gösterilebilir. Bu insanlar, kendilerini de benzer uygulamaların birer mağduru olarak görürler. Bu nedenle, tam olarak farkında olmadan aynı yanlışları kendi çocukları üzerinde de uygularlar.
Sevgi eksikliği sebebiyle açılan yaralar çoğu kez insanı aşırı bir biçimde yalnızlık hissine boğar. Özellikle kendisini hassas ve kırılgan hisseden insanlarda bu durum daha ciddi boyutlarda yaşanır. Bu durumdaki kişiler, kendilerini hiç kimse için önemli olmayan bir figür olarak görürler. Buna ek olarak aynı zamanda, çok az anlaşılabildiğini ve kabul edildiğini düşünme durumu da ortaya çıkar.
Sevgi yaraları, bunları taşıyan insanlar için oldukça ciddi sonuçları da beraberinde getirmektedir. Bunlardan en önemlisi, kişinin diğer insanlara aşırı derecede bağımlı bir hayat sürmesidir. Bu tür kişiler, yaptıkları her harekette diğer insanların onayını beklerler. Ayrıca kendilerini aşacak olsa dahi, sürekli olarak başkalarını memnun etme çabası içerisinde bulunurlar. İçinde bulundukları ruh hali devamlı olarak diğer insanların tavır ve davranışlarına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir.
Geçmişe dair tüm bu yaralar insan yaşantısının önünde birer engel olarak bulunmaktadır. Genelde bu tip bir sorun nedeniyle ortaya çıkan durum, insanın gelişimi ve kişiliğinin bir ya da daha fazla açılardan evriminin durması olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, kimi durumlarda neredeyse her gün ve çok güçlü bir biçimde karşımıza çıkabilen geçmişle olan hesapları kapatmak son derece önemlidir. Bunu yapabilmenin yöntemi ise, olan bitenin ve bunu etkilerinin neler olduğu konusunda farkındalık sağlamaya yönelik bir düşünme ve anlama sürecinden geçmektir.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.