Escitalopram: Kullanımı ve Yan Etkileri

Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González

Tarafından yazılmıştır Valeria Sabater

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Akut depresyon, anksiyete, panik atak, obsesif kompulsif bozukluk… Bunlar çok gerçek durumlardır ve birçok insan semptomlarından dolayı çok acı çekmektedir. Ayrıca ortak başka bir şeyleri de vardır: bunlar sıklıkla Escitalopram (Cipralex) ile tedavi edilir. Bu, antidepresan bir ilaçtır, doktorlar tarafından en çok reçete edilenlerden biridir ve seçici serotonin geri alım inhibitörleri grubunun bir parçasıdır.

Escitalopram, Cipralex, Lexapro, Ezentius, Ipran ya da Neuroipran gibi tanınmış isimler altında piyasada bulunabilir. Büyük bir depresyon geçirmiş ya da geçirenler, bu bileşeni hiç şüphesiz duymuş olacaklardır. Durum buysa, bunun nedeni, özellikle eskiden verilen, Citalopram ya da Fluoxetine (Prozac) gibi diğer ilaçlarla karşılaştırıldığında etkili olmasıdır.

Escitalopram (Cipralex), seçici serotonin geri alımının (SSRI) bir inhibitörü ve özellikle akut depresyon tedavisinde etkili olan Danimarkalı ilaç firması Lundbeck tarafından geliştirilen bir ilaçtır.

Duygudurum bozukluklarının tedavisinde en çok reçete edilen psikotrop ilaçlardan birinden bahsediyoruz. Bu ilaç, 2001 yılında Lundbeck ve Forest laboratuarları tarafından piyasaya sürüldükten sonra, insanlar belirli bir nedenden ötürü buna karşı büyük umutlar taşıyordu. Escitalopram hızlı etki eden bir antidepresandır. Aynı tipteki diğer ilaçlardan daha hızlı çalışır. Gelin, buna ayrıntılı olarak bakalım.

Escitolopram nedir ve ne için kullanılır?

Blogumuzda serotoninden bahsettiğimiz makaleler var, bu konu hakkında konuştuk. Bu madde, kanda bir hormon ve beyinde bir nörotransmitter gibi davrandığı için istisnaidir. Temel amaçlarından biri de zihin durumumuzu düzenlemektir. İyi hal ve motivasyon üretir; aynı zamanda enerji ve iyimserliği artırır. Özünde, bizi insan olarak tanımlayan, işlevimizi yerine getirmemizi, başkalarıyla ilişki kurmamızı ve yaratıcı olmamızı sağlayan tüm yetenekleri geliştirir.

Depresyon ya da panik bozuklukları gibi duygudurum bozukluklarında, bir şekilde bu nörotransmitter eksik olur. Hastanın nörokimyasal dengesini geri kazanması için ilaç yaklaşımına başvurulması yaygındır. Escitolopram bunu başarır ve bunu serotonin geri alımını engelleyerek yapar. Başka bir deyişle, postsinaptik reseptörlerde yeniden emilmesini engeller. Bunu yaparak, intersinaptik boşluklarda konsantrasyonunu artırır.

Beynimizin bu nörotransmitteri yeterli bir miktarını sağlama yeteneğini geliştirmek, fluoksetin gibi diğer birçok ilacın yapabileceği bir şeydir. Öyleyse Escitolopram’ı diğerlerinden ayıran nedir? Bu psikotropik ilaç neden en popüler olanlardan biridir? Bir bakalım…

Escitalopram’ın avantajları

Escitalopram, çok hızlı hareket edebilen bir bileşik türüdür.

Escitalopram ayrıca serotonerjik nöronlar için daha büyük bir yakınlığa sahiptir. Bu sayede sadece üretimlerini değil, aynı zamanda ulaşımlarını da kolaylaştırır.

Bir zamanlar sağlık profesyonellerinin Escitalopramı bu kadar tutmalarının başka bir nedeni vardı. Bunlardan çoğu, ruh sağlığı uzmanlarını hastalarına reçete etmeleri için ikna etmeye çalışan ağır pazarlama şirketlerinin çabalarından kaynaklanıyordu. Artık klinik çalışmalardan elde edilen sonuçlar geldi ve bu sonuçların kesin olduğunu görebiliyoruz. Hepsi bir şeyi açığa kavuşturuyor: bu psikotropik ilaç pazardaki diğer SSRI’lara karşı bir üstünlük taşıyor.

Escitalopram ne için kullanılır?

• Escitalopram, akut depresyon tedavisinde oldukça etkilidir.
• Genelleştirilmiş anksiyete bozukluğu.
• Panik atak
• Sosyal fobi.
• Obsesif kompulsif bozukluk gibi durumlarda reçete edilir.

Escitalopramın yan etkileri

Essitalopramın yan etkileri, aynı tipteki diğer SSRI’lere çok benzemektedir. Dahası, bunlar genel olarak tolere edilebilir, ancak bu, şüphesiz ki tedavinin süresine bağlıdır. En yaygın yan etkiler aşağıdaki gibidir:

• Kuru ağız.
• Mide ekşimesi.
• Kabızlık.
• Yorgunluk.
• Uyuşukluk.
• Baş ağrısı.
• Kilo almak.
• Gelişebilecek en ciddi etkiler arasında cinsel işlev bozukluğu bulunur. Bununla birlikte, tedavi askıya alındığında bu durumun geri dönüşümlü olduğunu belirtmeliyiz.

Son olarak, her zaman olduğu gibi, bu tür ilaçların sadece profesyoneller tarafından reçete edilebileceğine dikkat çekmek istiyoruz. Bunu, Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) sınıfındaki antidepresanlar gibi diğer ilaçlarla birleştirmekten kaçınmalısınız.

Benzer şekilde, hastanın böbrek ya da karaciğer problemleri olup olmadığını değerlendirmek önemlidir. Bu durumlarda diğer seçenekleri denemek daha iyi olacaktır. Hamile kadınlar ve yaşlılar her zaman daha düşük bir doz alırlar. Bu nedenle doktorunuz tarafından verilen tavsiyelere, onun önerilerine ve reçetesine güvenmelisiniz. Unutmayın ki ilaçlar, ruhsal bozuklukların tedavisinin tek cevabı değildir. Onlar çok boyutlu, kişiselleştirilmiş ve hassas bir yaklaşımın sadece bir parçasıdır.