Duygusal Ket Vurma, Ciddi Sonuçları Beraberinde Getirir
Duygusal engelleme, öncelikle, kişinin duygularını ve duygularını tanımlamak ve ifade etmekte zorluk olarak tanımlanabilir. Bazı psikoloji ekolleri bu durumu “aleksitimi” olarak tanımlar. Bu terimin üç Yunan kökü vardır: “a” (olmadan), “lexis” (kelime) ve “thymos” (sevgi). “Sevgiye dair sözler olmadan” anlamına gelir.
Duygusal engellemeden muzdarip birçok insan duygu ve duygular yaşar. Sorun, onları tespit etmeleri ve bu yüzden onları ifade etmelerinin çok zor olmasıdır. Bu koşulu taşıyan herkes aynı derece veya aynı yoğunlukta yaşar. Bazı durumlarda, bu fenomen çok derin değildir, diğerlerinde ise duygusal dünya ile tam bir ayrışma vardır.
“Sadece iki tür insan engellerden arınmış olabilir: yabancılar ve sevgililer. Diğer herkes sadece pazarlık yapıyor.”
– Anonim
Aleksitimi olan bir kişi, birisi için hissettiklerinin sevgi mi yoksa arkadaşlık mı olup olmadığını bilmekte güçlük çeker. Onlara ne yaptıklarını ya da hissettiklerini sormanız çok kaba olacaktır. Size “iyi” veya “kötü” olduklarını söyleyecektir, ancak bu aslında “iyi” veya “kötü” oldukları anlamına gelmez. “Kızgın”, “heyecanlı” veya “üzgün” olduklarını söylemeyeceklerdir. Uç durumlarda, bu soruyla karşı karşıya kaldıklarında, sessiz kalırlar ya da sadece “iyi” olduklarını söylerler, çünkü bunun başkalarının beklediği cevap olduğunu anlarlar.
Duygusal engellemeyi gösteren özellikler
Duygusal engellemenin en belirgin özelliği soğukluktur. Sanki bu insanlar hissetmiyor gibidir ve aslında en uç durumlarda, bu insanlar gerçekten hiçbir şey hissedemiyorlardır. Semptomları depresyondan muzdarip olanlara benzer, ancak daha da şiddetlidir. En önemli belirtiler şunlardır:
- Zevk duyamazlar ya da bunu en az düzeyde hissederler.
- Cinsel yaşamlarıyla ilgilenmezler.
- Bu insanlar uydumcudur.
- Sıkı ve yavaş bir şekilde hareket etme eğilimindedirler.
- Sosyal hayatları çok sınırlıdır.
- Canlılık eksikliği gösterirler.
- Fevridirler.
- Bu insanlar neredeyse her zaman ciddi ve sıkılmış görünürler.
- Hayalleri yoktur ve hayal güçlerini kullanmakta zorluk yaşarlar.
- Kurdukları bağlar, bağımlılığa dayalı olma eğilimindedir.
- Asla “Seni seviyorum” demezler.
İki tür duygusal engelleme veya “aleksitimi” vardır. Biri, kişinin doğduğu andan itibaren bu şekilde davrandığı birincil formdur. Bu durumda, nörolojik bir anomaliye karşılık gelir. Diğer tür ise fiziksel veya psikolojik travma sonrası ortaya çıkan veya uzun süreli yoğun stres dönemlerinden sonra yaşanan ikincil aleksitimidir.
Pek çok araştırmacı için, duygusal engelleme vakalarının çoğunluğu sosyo-kültürel faktörler tarafından belirlenir. Bu bireyleri duygularının ifadesini engellemeye teşvik eden ortak iletişim modelleri vardır. Ayrıca ne hissettiğinizi söylemeye çalıştığınız belirli sosyal ortamlar da vardır. Genellikle “iyi ve kötü duygular” modeli uygulanır. İnsanlar “iyi” olanlardan söz edebilir, “kötü” olanlar hakkında konuşamazlar.
Sevgiyi ifade etmemenin sakıncaları
En ciddi duygusal engelleme vakaları genellikle uzun bir süre boyunca uzatılması gereken tedavi gerektirir. Bu bireylerin ayrıca bir nörolojik müdahale gerektirmesi mümkündür. Her şey, sorunun kökünün,beyindeki iki serebral yarı küre arasındaki bir kopuklukta bulunduğunu gösteriyor gibi görünüyor. Bu sonunda düzeltilebilir, ancak imkansız olduğu zamanlar vardır.
Daha az ciddi olan durumlarda ki vakaların çoğu böyledir, bu insanlar farklı bir kurtarma planı izleyebilirler. Bazen bir birey, duygularını nasıl ifade edeceğini öğrenmediği için, duygularının ifadesini engeller. Geçmişte, duygularını gizlemek için zorlandıkları için çok yaygındır, çünkü bazı ortamlarda duygusal ifade eksikliği pozitif olarak değerlendirilir. Kendini kontrol etmenin bir işareti olarak düşünülür.Aynı şekilde, bazen duygusal sessizlik çözülmemiş travmaya “doğal” bir cevaptır.
Gerçek şu ki, duyguları tanımlamanın ve ifade etmenin imkansızlığı ciddi sonuçlar doğurur. İlk olarak, entelektüel fonksiyonlar bozulur. Duygular, temel olarak yeni bilginin ve hafızanın edinilmesinde temel bir rol oynar. Ayrıca, duygusal dünya bizim araştırmacı kapasitemizin ve yaratıcılığının temelidir. Bu nedenle, duygusal ket vurma yapan bir kişi entelektüel olarak zayıftır.
Öte yandan, açıkça kişinin sosyal hayatı en aza indirilecektir. Başkalarıyla derin bağlar kurma imkanı yoktur. Hayat kuraklaşır ve bu da daha fazla engellemeye neden olur. Tamamen tedavi edilebilen bir işlev bozukluğudur. Sevgi ve duygular “hayatın tuzu” dur. Sizin veya tanıdığınız birinin bu belirtilere sahip olduğundan şüpheleniyorsanız, yardım istemekten çekinmeyin.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.