Çocukluğun Bıraktığı Duygusal İzlerin Üstesinden Gelmek
Doğduğumuz andan itibaren etrafımızda olup biten her şeyi özümsüyoruz ve öğreniyoruz.
Yeni doğmuş bir çocuğun ne hissettiğini kimse tam olarak bilmese de, çeşitli duyguları ve hisleri deneyimlediklerini varsaymalıyız. İnsanlar sözel dili öğrenmeden çok önce duygusal dillerini geliştirirler. Doğalı henüz birkaç saat olmuş bir bebeğin bile neyden hoşlanıp hoşlanmadığını anlamamızı sağlayan da budur.
“Çocukluk, yaşlılığın ayrıcalıklarından biridir. Neden şimdi her zamankinden daha açıkça hatırladığımı bilmiyorum.”
-Mario Benedetti-
Doğduğumuz andan itibaren, dış dünyada yaşadığımız deneyimlerle iç dünyamızı inşa etmeye başlarız. Çok küçük bir yaştan itibaren, deneyimlerimiz, bilinçaltımızda kök salıp daima kalacak olan duygular yaratır.
Duygular bizi nasıl etkiler?
Duygular bizi, deneyimlediğimiz duygunun türüne ve seviyesine bağlı olarak etkilerler. Sonuçta, hayat boyu hatırladığımız anılar, onların bizde uyandırdığı duygulara bağlıdır ve bu nedenle onları kalıcı olarak hatırlarız.
Pozitif duygusal etki, bizde güçlü ve mutlu duygular uyandıran olaylar ve durumlar sonucunda oluşur. Negatif duygusal etki ise aynı derecede güçlü ancak bizi mutsuz eden duyguların bir sonucudur. Bunlar güçlü duygular uyandırır ve kaçınılmaz olarak beynimizde bir iz bırakır.
Bizi etkilemiş olan duygu bu izi bırakarak beynimize olumsuz deneyimi hatırlatan durumlarda çeşitli hisler yaratacaktır.
Duygusal izler nerede saklanır?
Duygusal izler bilinçaltımızda saklanır. Bu nedenle çoğu zaman, kendimizi rahatsız, şaşırmış, korkmuş hissettiğimiz durumlarda, neden böyle hissettiğimizi bir türlü açıklayamayız.
Açıklama, bilinçli zihnimizden gizlenmiş olarak bulunabilir; ancak onları tekrar yaşamaktan kaçınmak için bizi savunma durumuna sokan, hoşnut olmayan duygusal deneyimler de kayıtlıdır.
Mutsuz eden deneyimlerin otomatik olarak hatırlanması, korku, şaşkınlık, güvensizlik ve rahatsızlık yaratır ama bilinçaltımız tüm tepkilerimizin altında yatan sebebi bilir.
Duygusal izleri nasıl silebiliriz?
Çoğu durumda, çocukluktan beri zayıflamış olan kişiliği yeniden inşa ederek güçlendirdiği için, kişinin bilinçli duygularına hitap eden bir terapi yeterli olabilir.
Diğer durumlarda ise, çocuklukta yaşanan deneyimlerin yarattığı zararları yeniden şekillendirmek için kişinin bilinçaltına girilmesini sağlayan terapötik tekniğin kullanılması gereklidir.
Böyle durumlarda, duygusal hafızamızda saklanan acının, trans halindeyken iyileştirilmesi ve yeniden şekillenebilmesi için hipnoz çok etkili olabilir.
Bilinçaltı üzerinde çalışırken faydalanabileceğimiz yaklaşımlar şöyle sıralanabilir:
- İçinizdeki çocuğu iyileştirmek, aradığı sevgiyi, ilgiyi göstererek onu güçlendirmek.
- Acının deneyimlendiği durumu yeniden şekillendirmek.
- Kendinizi kaçındığınız durumlarla yüzleşecek güç ve stratejilere sahip olarak hayal etmek.
- Kendinizi geliştirmek ve ilerlemek için gereken yetenekleri ve davranışları öğrenmek.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.