"Beni Affet": İlişkileri Dönüşüme Uğratabilen Büyülü Kelimeler
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
“Beni affet” sadece bir laf değildir. Aslında, herhangi bir ilişkinin iyi gitmesi için büyülü bir bileşendir. Gandi affetmenin güçlü olan kişilerin bir özelliği olduğunu söylerdi. Çünkü, bu sözcükleri sesli bir şekilde söylemek büyük miktarda cesaret, alçak gönüllülük ve güçlü bir karakter gerektiriyor. Bu; hata yaptığınızı ya da bir yanlışınız olduğunu açık bir şekilde kabul etmek anlamına geliyor.
İşin aslı şu ki, genel olarak, bu alanda ciddi bir şekilde eksiğiz. Genellikle affetme pratiğini daha ciddi durumlar ile ilişkilendirme eğilimindeyiz. Yaraları onarmak ve sayfayı çevirip ilerlemek için af sözcükleri söylemeniz gereken durumlar ile. Ancak, af dilemeyi bilmek günlük hayatlarımızda daha fazla uygulamaya geçirmemiz gereken bir şey.
Üzgünüm…
- Söz verdiğim şeyi yapmadım.
- Seni yapamayacağın bir şey yapmaya zorladım.
- Kaba bir şekilde cevap verdim.
- Seni en çok ihtiyacın olan zamanda aramadım.
Bunlar şüphesiz ki bu büyülü kelimeyi nasıl kullanacağımızı bilmemizi gerektiren durumlardan bazıları. Affetmenin psikolojisi bizlere bu eylemin insan ilişkilerinin mihenk taşı olduğunu söylüyor, ve bundan dolayı onu daha iyi (ve daha fazla) kullanmalıyız.
“Affettiğinizde ruhunuzu serbest bırakırsınız. Ancak ‘Üzgünüm,” dediğinizde iki ruhu serbest bırakırsınız.”
– Donald L. Hicks
“Beni Affet” Sözcüklerinin Gücü
Günlük sosyal etkileşimlerimizde genellikle yanlış anlaşılmalar yaşanır. Bazen birinin size söylediği bilgileri yanlış anlarsınız, ve diğer zamanlarda açıkça yanlış olan değerlendirmelerde bulunursunuz. Bazen ise en çok değer verdiğiniz insanları istemeden de olsa ihmal edebilirsiniz bile. Bir problem olmadığını ve arkadaşlığınıza gerçekten değer veriyorlarsa asla alınmayacaklarını düşünürsünüz. Ancak onlar alınırlar (genellikle de oldukça haklıdırlar) ve her şey kötü duygular ve hayal kırıklıkları ile sona erer.
Küçük anlaşmazlıkların ortaya çıkmasına yüzlerce yaygın örnek verebiliriz. Ve, daha da kötü olan, ortaya çıkan küçük sorunlar başarılı bir şekilde çözülmezlerse birikip daha büyük bir şey haline gelebilirler. İlişkilerinizde bu açıdan dikkatsiz davrandığınızda güven ve sevgi azalmaya başlar, hatta tamamen ortadan kalkabilir.
Doğru zamanda söylenen bir “beni affet” arkadaşlıkları, ilişkileri, evlilikleri ve hatta çocuklarımız ile olan ilişkimizi ve onların bize karşı olan saygısını kurtarabilir. Ancak, bu kelimeleri nasıl kullanacaklarını bilmeyen insanlar da vardır ve hatta daha kötüsü, “üzgünüm” demek yerine her türlü kötü bahaneyi sunmayı tercih eden insanlar bile vardır. Bunu yaparlar çünkü af dilemenin zayıflık ile eş anlamlı olduğuna inanırlar. Size yukarıdan bakarlar ve başarısızlıklarını, yaptıkları yanlışları ve ihmallerini açıklamak için bahaneler kullanmayı tercih ederler.
Affetmenin Psikolojisi
Psikolojide affetme ihtiyacı hakkında konuşmak yaygındır. Sizin de çok iyi bileceğiniz gibi sizin canınızı acıtmış birini affetmek hiç de kolay değildir. Ancak, üzerine düşünmemiş olabileceğiniz bir şey karşınızdaki insanların gururlarını yutup af dilemelerinin ne kadar zor olduğudur.
Bu atması zor bir adımdır; çünkü empati hissetmeniz, verdiğiniz hasarın farkına varmanız, bu adımı atacak cesarete sahip olmanız ve en önemlisi de bunu doğru bir şekilde yapmak için gereken sosyal becerilere sahip olmanız gerekir.
Ayrıca, “üzgünüm” demenin eğer kişi davranışlarını değiştirmezse çok da bir işe yaramadığını da aklınızdan çıkarmayın. Hadi buna bir örnek verelim.
Bir baba oğlundan ona olan sözünü tutmadığı için özür diler. Çocuk babasının özrünü kabul edebilir. Ancak baba bu sözleri tutmamaya devam ederse af dilemesi anlamını yitirir. Bu sadece sıcak havaya dönüşür, boş sözler haline gelir. Bundan dolayı, cesaret ve sorumluluğun yanında, yaptığınız şeyi düzeltmek için harekete geçmeniz de gerekir.
Hiç Af Dilemeyen İnsanlarla İlgili Ne Yapabiliriz?
“Üzgünüm” ya da “beni affet” diyemeyen insanlar ile karşılaşmış olabilirsiniz. Bu insanların bir gün gururlarını yutacaklarını umarız ancak onlar her geçen gün ile birlikte daha da kibirli hale geliyormuş gibi görünür ve hatta bizi bunun tamamen bizim hatamız olduğuna ya da olanların o kadar da önemli olmadığına ikna etmeye bile çalışabilirler.
Peki, böyle bir durumla karşı karşıya geldiğimizde ne yapabiliriz? Yapılması gereken ilk şey bu insanların neden bu şekilde davrandıklarını anlamaya çalışmaktır. Gerçek şudur ki, bu inatla af dilemeyi reddeden insanlar kendi benlik saygılarını korumaya çalışırlar. Affetme eyleminin zayıflık ve yanılma ile eş anlamlı olduğunu varsaydıkları için yansıtmaya çalıştıkları imaj ile bir çatışmaya giriyorlar. Bunun hem kendilerine güvenlerini, hem de başka insanların onlara olan güvenini kaybetmenin bir yolu olduğunu düşünüyorlar.
Görebileceğiniz üzere hatalarını fark etmenin bir zayıflık olduğunu düşünen biri ile yaşamak kolay değildir. Eğer bu durum devam ederse ve bu duygusal zeka eksiklikleri bir çözüme ulaşmazsa o halde sürekli bir sinir bozukluğu ve ıstırap durumunda yaşarsınız. “Üzgünüm” demek yerine bahaneler kullanan biri ile yaşamak sağlıklı bir yaşama tarzı değildir.
Diğer yandan, birini af dilemeye zorlayamazsınız. Bu kişinin kalbinden, ve sebep olduğı zarar ile başa çıkma arzusundan gelmesi gereken bir şeydir.
Nasıl af dileyeceğinizi bilmek çocukluktan itibaren öğretilmesi gereken bir şeydir. Ne de olsa, günlük hayatımızda bu kadar gerekli olan çok az cümle var.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.