"Akıllı Telefon Jenerasyonu" İle İlgili 5 Korkutucu Gerçek
5“Akıllı telefon jenerasyonu” batıda 1995 ve sonrası doğan herkes için kullanılan bir terim. Bu ismin verilmesinin nedeni neredeyse o yaşlardaki herkesin elinde bir akıllı telefon bulunması. Acaba o telefonlar olmasa bu kadar insan her gün neyle uğraşırdı diye merak etmemek elde değil.
Onlar “hiper bağlantılı gençler” diyebileceğimiz başka bir grubun bir parçası. San Diego Eyalet Üniversitesinde psikoloji doktoru ve profesör Jean Twenge bu konuda bir çalışma yayınladı.
ABD’de 11 milyon gence bir anket yaptı ve derinlemesine görüşmeler yürüttü. Daha hoşgörülü ve daha az asi oldukları sonucuna vardı. Ama aynı zamanda bu araştırmanın sonucuna göre yetişkin hayatı ile birlikte gelen sorumlulukları üstlenmeye daha az hevesli ve daha az hazır olduklarını da çıkardı.
Gerçekten akıllı telefonların varlığı insan davranışları ve düşünce şekilleri üzerinde bu kadar etkili olabilir mi? Verilere göre evet. Aslında akıllı telefon jenerasyonu geleneksel iletişim araçlarıyla o kadar içli dışlı değil.
Etrafta o kadar fazla görünmüyorlar. Gerçekliği telefonlarıyla değiştirebileceklerini düşünüyorlar ama çoğunlukla korkunç sonuçlardan fazlasını elde edemiyorlar. İşte bu sonuçlardan beş tanesini sizlerle paylaşıyoruz.
“Gençli muhteşem bir şeydir, çocuklukla bunu harcamaksa ne büyük suç.”
– George Bernard Shaw
1. Akıllı telefon jenerasyonu daha yavaş büyüyor
Bu jenerasyondaki gençler evden çok fazla çıkmıyor ve önceki jenerasyonlara nispeten bağımsızlıkla daha az ilgileniyorlar. Çalışmak pek onlara göre değil ve içmekle ya da araba kullanmakla ilgilenmiyorlar.
Bu yüzden temelde evlerinin güvenli ortamında büyürler. Neredeyse her zaman yetişkinler tarafından çevrelenmişler. Böylece daha dikkatli olurlar ve kendilerini sık sık riskli durumlara sokmazlar. Fakat bu, daha az bağımsız görünüyor olsa da olumlu tarafı var. Ayrıca, karar vermekte zorlanıyorlar ve değişim onlar için daha zor.
2. Onlar için öncelik teknoloji
Akıllı telefon jenerasyonu ortalama olarak günde 6 saati internette geçiyor. Günün büyük bir bölümünü mesajlaşarak ya da oyun oynayarak geçiriyorlar. Bu arkadaşlarıyla yüz yüze fazla zaman geçirmedikleri anlamına geliyor.
Kısacası teknoloji onların hayatının merkezinde. Anne babalarından almaktan en çok korktukları ceza ise telefonlarının alınması veya internetin kapatılması. Hayatın anlamı onlar için internet demek.
3. Daha az bilişsel ve sosyal beceriler
Akıllı telefon jenerasyonunun pek dolaşmamasının yan etkilerinden biri de sosyal becerilerinin gelişmemesi. Çoğunlukla söyleyeceklerini mesaj yoluyla iletiyorlar.
Dr. Twenge’in araştırmasına göre, yazmak ve okumak konusunda da o kadar iyi değiller. Bunun nedeni tam cümle bile kurmadan bütün gün tuhaf bir dil konuşuyor olmaları.
4. Daha endişeli ve depresifler
Aynı araştırma dikkati endişeyle ilgili bir gerçeğe çekmek istiyor. Akıllı telefon kullanalar daha endişeli ve depresif insanlar. Buna göre intiharlar bu gençler arasında geçtiğimiz on yıl içinde üç kat arttı. Bunun nedeni de çevreyle daha az sosyal ilişki kurulması ve fiziksel aktivite yapılması.
Aslında endişe ve depresyonun nedeni çok uzun süre internette olmaları değil. Bağlandıkları zaman yapmayı bıraktıkları şeyler. Yani bu ikisi arasındaki dengeyi kurabilmiş olsalardı daha sabit bir konumda olabilirlerdi.
5. Akıllı telefon jenerasyonu güvenliğe daha dikkat ediyor ve daha çok farkında
Önceki kuşakların aksine akıllı telefon jenerasyonu daha gerçekçi. Çok büyük beklentileri yok ve her şeyden önce güvenliğe önem veriyorlar. Sıkı çalışmaya özen gösteriyorlar. Riksli aktivitelere de pek girişmiyorlar.
Gençlerin farkında olmasından daha iyi bir şey olamaz. Aslında telefonda çok vakit geçirmenin iyi bir şey olmadığını da biliyorlar. Ama başka türlü nasıl yaşanır bilmediklerini de itiraf ediyorlar.
Belki de başka alternatif bilmedikleri için denemiyorlar bile. Sonunda bu gençler onlardan önceki kuşaklar kadar büyük sorunlar yaratmamış olabilirler ama dünyayı değiştirmek ve bir şeyler denemek için de istek ve enerjileri yok gibi. Mutsuzlar ve pasifçe uyum sağlamaktan başka bir yaşam yolu bilmiyorlar.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.