Yüz Felci: Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri
Yüz ifadeleri, uygun sosyal etkileşimlerin temel bir parçası. Bu ifadeler, başkalarının duygularını doğru yorumlamak için de çok önemliler. Sonuç olarak, yüz felci olan kişiler, duygularının anlaşılmasının yanı sıra sosyal etkileşimle ilgili sorunlar da yaşayabilirler.
Araştırmalar, yüz ifadelerinin doğuştan gelen ve evrensel davranış kalıpları olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar bunu, görme engelli çocukların ve normal görme yeteneğine sahip çocukların yüz ifadelerini karşılaştıran deneyler yaparak ve kültürler arası çalışmalarla kanıtladılar.
Bilim adamları, yüz ifadelerinin farklı gruplar arasında çok benzer olduğunu da keşfettiler. Ayrıca bireyler, diğer gruplardan insanların yüz ifadelerini tanımak konusunda da herhangi bir sorun yaşamadılar.
Yüzünüzdeki kasları kullanarak duygularınızı ifade ediyor ve belirli duygulara karşılık gelen belirli yüz ifadelerini taklit ediyorsunuz. Yüz hareketleri iki bağımsız devre tarafından kontrol ediliyor. İfade etmek istediğiniz şeyin gerçek mi yoksa sahte mi olduğu beyninizin hangi devreyi etkinleştirdiği belirliyor.
Duygusal yüz felci
Bu tür bir felç, insular bölgedeki, frontal lobdaki beyaz maddede veya beynin talamus ve sol hemisfer bölgelerinde meydana gelen bir hasardan kaynaklanır. Bu sistem, yüz kaslarının istemli hareketlerinden sorumlu olan fiziksel mimari ile ilişkili bir sistem. Bu bölge, medulla oblongata ve kafanızdaki çıkıntı kısmın kaudal bölgesine bağlanır.
Bu sistemin zarar görmesi, yüzün hasarın ters tarafına denk gelen bölümünde gerçek duyguların ifade edilememesine yol açar. Bu durumda da, bu bölüm, yüzün sağ tarafı olacaktır.
Bununla birlikte, bu tür bir felç durumuna sahip insanlar, yüzlerinin her iki tarafında her türlü yüz ifadesini mükemmel bir şekilde yeniden üretebilir (veya numara yapabilir).
İstemli yüz felci
İstemli yüz felci olan bireyler, duygu taklidi yapmaya çalışırken yüz kaslarını hareket ettiremezler. Yüzün, hasarın karşı tarafındaki yanı, beynin belirli bir yüz ifadesi yapmak üzere gönderdiği sinyallere yanıt vermez.
Ancak duygu gerçek olduğunda, yüzün her iki yanındaki yüz kasları normal şekilde tepki verir. İstemli yüz felci olan bireyler, gerçekte hissetmedikleri bir duyguyu doğru bir şekilde taklit edemezler.
Birincil motor korteks olan sağ hemisferdeki hasar, bu probleme neden olan şey. Özellikle, yüze karşılık gelen alanda bu sorun ortaya çıkıyor. Ön bölgeyi yüz motor kasına bağlayan liflerin hasar görmesi de bu soruna neden olabiliyor (ayrıca sağ hemisferde bulunan lifler de).
Başkalarının duygularını taklit etme ve kendi yüz ifadenizi yeniden tekrarlama yeteneği, kendinizi başkalarının yerine koymanıza, duygularını tanımanıza ve uygun şekilde yanıt vermenize olanak sağlar.
Bir nörogörüntüleme çalışması, duygusal ifadelerin gözlemlenmesinin ve taklit edilmesinin, ayna nöronlarının frontal alanının aktivitesinde bir artışı tetiklediğini gösteriyor. Bu, daha empatik davranışlara ve diğer insanlarla daha iyi ilişkiler geliştirilmesine yol açıyor.
Her halükarda, diğer insanların yüz ifadelerini yeniden üretme yeteneğinin duygusal anlamda anlaşılmaya yardımcı olması, yüz felci olan kişilerin bunu tamamen yapamayacakları anlamına gelmiyor. Basitçe ifade etmek gerekirse, bu durum, bu tür bir probleme sahip kişilerin, çevresinde bulunanların çoğundan daha fazla sorun yaşayabilecekleri anlamına geliyor.
Duygusal olarak anlaşılmak açısından yüz ifadelerinin rolü
Bildiğiniz gibi duygusal ifadeler, çevrenizdeki dünyayla iletişim kurmanıza olanak tanıyor. Bununla birlikte, bu işlev yalnızca diğer insanlar bu duygusal durumu kavrayabilir ve ona uygun şekilde yanıt verebilirse anlamlıdır.
Sağ hemisfer, sol beyine göre daha fazla bir miktarda duyguların anlaşılması ile ilgili. Sonuç olarak, sağ beyin kısmında hasar olan kişiler duyguların anlaşılması konusunda daha zor anlar yaşıyorlar.
Beynin amigdala, prefrontal korteks, ayna nöronlar vb. gibi çeşitli alanları duygusal anlamdaki tepkilerin tanınması ile ilgili. Ancak, biz bu noktada, ayna nöronlara ve taklit edilen mimiklerin duygusal tepkilerin tanınmasında oynadığı role odaklanacağız.
Başka bir kişiye ait bir duygusal ifadeyi gördüğünüzde, beyniniz otomatik olarak, bilinçsizce ve fark edilmeden bu duyguyu taklit ederek yeniden üretir.
Başkalarının yüz ifadelerini görmek ayna nöronlarınızı harekete geçiriyor ve bu durum, bu ifadeleri taklit etmenize izin veriyor. Bir yüz ifadesini taklit ettiğinizde gerçekleşen geri bildirim durumu, başkalarının nasıl hissettiğini anlamanıza ve onlarla empati kurmanıza olanak tanıyan şey.
İstemli yüz felcine ek olarak, başka bir tür yüz felci türü daha var. Bu durumun karakteristikleri ise, özellikle yüz ifadesi ve duyguların tanınması arasındaki ilişkiyi gösteriyor. Bu durum felç nedeniyle mümkün olmadığında, buna da Moebius Sendromu deniyor. Bu felç türü, aynı zamanda duygusal yüz ifadesini ve duyguların tanınması durumunu da etkiliyor.
“Duygularınızı rahatlıkla ifade edebilmek, kendinizin en iyi versiyonunu başkalarıyla paylaşmanıza izin verir, ancak duygularınızı kontrol edememek ise sizin en kötü halinizi ortaya çıkaracaktır.”
– Bryant H. McGill
Yüz felci hayatları nasıl etkiler?
Yüz ifadesi, sözlü olmayan iletişim dediğimiz iletişimi kurmanıza olanak tanıyor ve bunu yapmak da kullandığınız kelimeleri zenginleştiriyor.
Başkalarının yüz ifadelerini yorumlamak, onların ihtiyaçlarını veya arzularını anlamanıza da olanak tanıyor. Bu, genellikle siz onların diğer kanallar aracılığıyla ilettikleri mesajları anlamadan çok önce oluyor. Başka bir deyişle, yüz ifadelerini kullanmak ve onları anlamak, bizi sosyal düzlemdeki en zeki varlıklar yapıyor.
Çevrenizdekilerin yüz ifadelerini tanıyamıyorsanız, bu eksiklik ilişkilerinizi de çok zorlaştırabiliyor. Sadece bu da değil, hissettiklerinizi doğru bir şekilde ifade edememe veya bu konuda zorluk çekme, çevrenizdeki herkes için bir sorun sahası haline gelebiliyor.
Neyse ki, yüz felci olan insanlar için bile başka iletişim yolları bulunuyor. Elbette sözlü ve sözlü olmayan ifade şekillerinin pek çok alternatif biçimleri var. Taklit ve vurgular, yüz felcinden kaynaklanan sorunların telafi edilmesine de yardımcı olabilir.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
Carlson, N. R., & Clark, D. P. (2014). Fisiología de la conducta. Madrid, Spain:: Pearson Educación.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.