Yalnızlık ve Endişe Neden Beraber Görülür ve Bundan Nasıl Kurtulunur?
Yalnızlık ve endişe bugünün dünyasındaki en büyük sorunlardan ikisidir. Her geçen gün, kendini daha da yalnız hisseden insanların sayısı giderek artmaktadır. Yalnız olmayı istemeseler de, bunu düzeltmek adına ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bunun bir sorun olduğu bilinse bile, kendilerine zarar vermeden, soruna nasıl bir çözüm getirecekleri hususunda tıkanıp kalıyorlar.
Bunun gibi durumlar, çoğu zaman yalnızlığa karşı belirsiz bir korku ile başlar. Korkuya neden olan unsur yalnız olmaktan değil, daha ziyade bir nevi terk edilmek ya da bir tür belirsiz endişe gibi bir durumdan kaynaklanır. Korku belli bir noktaya kadar yükselirse, “varoluş endişesi” dediğimiz bir kavram devreye girer. Varoluş endişesi ise, bireyin kendini sürekli olarak tehdit altında veya ”boş” hissetmesidir.
“Büyük insanlar, kalabalıkların ortasında, bağımsız bir yalnızlığın mükemmel tadını almayı sürdürebilen kişilerdir.”
– Emerson
Yalnızlık ve endişe sıklıkla uykusuzluğa neden olur. Uyuyamadığınız zamanlarda, aklında beliren puslu diyarlara, huzursuz düşüncelerinize dalar durursunuz. Ayrıca başkalarının önünde kendinizi tutuk hissedersiniz. İnsanlarla etkileşim kurarken gerilirsiniz. Ve eğer aranızdaki muhabbet artarsa, ani bir biçimde talepkar ve bağımlı bir şahsa dönersiniz. Yani, yine endişeli olmaya geri dönersiniz…
Peki bu yalnızlık korkusunun ardında ne var?
Bazen bu yalnızlık ve yalnızlık korkusu çok açık bir şekilde kendini belli etmez. Misal, bir müdür, programını öyle bir düzenler ki, kendi ile baş başa kalabileceği bir zaman dilimi kalmaz. Gerçekten kaçındıkları şey, kendi başkalarına kalabilecekleri bir durumdur. Yani bir nevi, birey kendinden kaçar. Kendi başına olma korkusunun arkasında yatan asıl neden nedir peki?
Bazen çocukluktan buna yana çözülmemiş bazı sorunlar vardır. Küçük birer çocuk olduğumuz zamanlar, en çok çok savunmasız durumda olduğumuz vakitlerdir. Bu zamanlardan kalan terk edilmeler ya da hayal kırıklıkları, derin izler bırakır. Biz geçmişin bu izlerine yeteri kadar önem vermediğimiz için, kanayan yaralar olarak hayatımıza müdahale edecektir. Belki de sevdiğimiz biri, bizim yanımızda değildir. Ve bu yanımızdaki boşluk, şekli şemaili belli olmayan bir korku tarafından doldurulur. Yalnız olduğumuz zamanlarda, bu acı veren duygular ile yüzleşmek zorunda kalabiliriz.
Bir başka ihtimal ise, bu korkunun tam olarak yalnızlığa değil, kendimize ait bir özelliğe doğru saldırmasıdır. Belki kendimiz ile ilgili unutmak istediğimiz ya da görmek ve kabul etmek istemediğimiz bir şey vardır. Bu nedenle, sadece yalnızken iç dünyamıza yapabileceğimiz yolculuklardan kaçınmaya çalışırız.
Bir diğer ihtimal ise, yalnız kalmanın manasını, olumsuz bir şekilde algılıyor oluşumuzdur. Belki de hiç yalnız kalmadık ve kalmak da istemedik çünkü bunun ne anlama gelebileceğini bilmiyoruz. Yalnızlık, kendimizi hayatla başa çıkamayacak kadar aciz olduğumuzu düşündüğümüz zaman da rahatsızlık vericidir. Her zaman dayanacak bir dal gibi, birilerine ihtiyaç duyarız.
Yalnızlık ve endişe zincirlerinden nasıl kurtulabiliriz?
Yalnız olma korkumuzdan kaynaklanan endişeyi tedavi edebilir ve azaltabiliriz. Bazen yapmamız gereken tek şey, duruma uzaktan bakmak ve bazı yaşam tarzı düzenlemelerini hayata geçirmektir. Kimi zaman profesyonel yardıma da ihtiyaç duyabiliriz. Her iki durumda da, atabileceğimiz bazı sağlıklı adımlar şunlardır:
- Alışkanlıklarınızı bir gözden geçirin. Cep telefonunuza veya bilgisayar oyunlarına çok fazla bağımlı olmak sizi dünyadan uzakta tutabilir. Bu uzak kalma hali, akabinde endişe yaratır. Birkaç saat boyunca, kafanızı gereksiz yere kurcalayan bu işlerle olan bağlantınızı keserseniz, dünyanın sonu gelmez, korkmayın. Aslında, emin olun, kendinizi daha iyi hissederseniz.
- Başkaları ile kurduğunuz arkadaşlıklarınızı mükemmel bir yapı gibi düşünmeyin. Belki de başkalarıyla birlikte olmanın ruh halinizi tamamen değiştireceğini varsayıyorsunuz. Kendinize bir bakın ve bunun gerçek olup olmadığını düşünün.
- Yalnızlığın iyi taraflarına bakın. Yalnızlığın size ne gibi kazançlar sağlayacağını bir düşünün. Tek başınıza ilginç, eğlenceli veya hoşça vakit geçirebileceğiniz bir aktivite hiç mi yok?
- Arkadaşlığınızı güçlendirin. Yakın dostluklar kurabilirseniz, yalnız kalmanın o kadar da korkunç bir şey olmadığını göreceksiniz. Samimi ilişkiler bizi duygusal olarak korur.
- Yalnız olmak, evde kalmış olmak anlamına gelmez. Sinemaya veya bir gösteriye kendi başınıza da gidebilirseniz. Yalnız olduğunuz için eve kapanmanıza gerek yok ki!
Yalnızlık ve endişeli olmak hakkındaki en kötü şeylerden biri de, sığ ilişkilere yol açabilmesidir. Kendimize daha iyi hissettirmek için insanlara ihtiyacımız olur. Kendine has ilişkileri kurmayı akıl edemiyoruz. Halbuki, hayatınızı sağlıklı bir şekilde başkalarıyla paylaşabilmek için, nasıl yalnız kalacağınızı da öğrenmek zorundasınız.
Yalnızlık korkusunun, bir bakıma, yaşama korkusu olduğunu düşünün. Sonuçta, şu hayat yolunda, hep yanınızda olacak olan kişi, yine sizsiniz.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.