William Wilson: Edgar Allan Poe'dan Düşündürücü Bir Hikaye
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Edgar Allan Poe, dünyanın edebiyat alanında dahileşmiş en ünlü isimlerinden biri. Bunun sebebi yalnızca eserleri değil. Çalkantılı hayatı da oldukça dikkat çekici. Bir de ölümü ve bir hayranı tarafından mezarına yapılan gizemli ziyaretler var.
Bize “The Raven” (Kuzgun) gibi unutulmaz bir eserin yanı sıra oldukça gizemli bir karakter olarak hafızalara kazınmayı da başardı. O, hiç şüphesiz çok ilginç biri.
Edebi eserlerinin arasında yer alan özel bir hikayeyi öne çıkarmak istiyoruz – William Wilson. Bu, bizi yazarın bilinçaltını anlamaya yaklaştıran bir kısa hikaye. Edebiyatta oldukça popüler olan bir teması var: Hayalet ikiz.
Edgar Allan Poe ABD’de 19 Ocak 1809’da doğdu. Detektif hikayelerinin mucidi, Gotik tarzda romanı yenileyen kişi ve hiç şüphesiz William Wilson’la korkunun ustası olarak biliniyor. Bu insan zihninizi analiz eden ve aklımızı karıştıran bir psikolojik korku hikayesi.
Poe ve hayalet ikizi William Wilson
Poe’nun sakin bir yaşamı olmuş olsaydı alkolle veya ailesiyle ilgili sorunlar yaşamış olmazdı. Belki de bugün tanıdığımız edebiyat ustası dahi isime dönüşmezdi. Hiç şüphesiz Poe’nun hayatı işkence gibiydi. Yaşadığı anksiyete ve çektiği zihinsel işkence eserlerine de yansıdı.
William Wilson Edgar Allan Poe’nun en ilginç hikayelerinden biri. Hikayede hayali ikiz fikri konu ediliyor. Öncesi ve sonrası olan bir hikaye. William Wilson, “yazarının” William Wilson olarak tanıtıldığı, birinci ağızdan anlatılan bir hikaye.
Bunun yanlış bir isim olduğunu söylemesine rağmen böyle. Tarih bu karakterin ve onun yol arkadaşının hayatının etrafında dönüyor. Yol arkadaşı da aynı isme ve aynı soy ismine sahip. Onu hayatı boyunca gittiği her yerde takip ediyor.
İki karakterin de ailesi yok. Buna rağmen aynı ismi paylaşıyorlar. Aynı fiziksel özelliklere sahipler. William Wilson’ın ikizi, William Wilson’ın aslına karşı gelebilen tek kişi. Onun gölgesi olabilen ve onun üstesinden gelebilen tek kişi olacak.
Bilinçaltı, hayalet ikiz ve edebiyat
Öyle gözükmese de, psikanaliz, edebi metinlerin analizinde çok faydalı olabilir. Bu özellikle içinde bolca sembolizm barındıran metinler için geçerlidir. Psikanaliz hem edebi alanda hem de rüyaların yorumlanmasında kullanılabilecek faydalı bir araçtır.
Freud’un günlük yaşamdaki psikoloji yorumuna göre, rüyalar, şu ünlü psikolojik yapıyla – bilinçaltı, bilinç öncesi ve bilinç – ilişkili travmaların ifadesi veya onlardan özgürleşme anlamını taşıyor. Travmaları gün yüzüne çıkarmak için biliçaltı tarafından yapılan girişimler. Freud rüyaları bilinçliliğe giden yolculuk için bir araç olarak yorumladı.
Edebiyat ve sanat rüyalara benzer bir mekanizma olarak görüldü. Yazarlar, metaforlar ve semboller aracılığıyla insanların olası travmalarını görmelerini sağladılar. Freud edebiyatta gördüğümüz bir dizi fenomeni sınıflandırıyor. Bunlardan bazıları şöyle: İkizin ortaya çıkışı, kesilmiş vücut, hayalcilik.
Edebiyat tarihi boyunca, psikoanaliz aracılığıyla yorumlayabileceğimiz binlerce sembol ve metafor bulabiliriz. Üzerinde en çok çalışılan vakalardan biri de Oidipus Kompleksi’dir. Ayrıca penisle veya baba figürünün sembolik ölümüyle (rakipten kurtulmak) ilgili pek çok sembole rastlayabilirsiniz. Bu, sayısız şiirde ve edebi eserde görülebilir.
Bunun en iyi örneklerinden biri de Damaso Alonso tarafından yazılan “The Mother” isimli şiir. Sanat alanında ise Francisco Goya’nın Çocuklarını Yiyen Satürn isimli tablosu var. Bu çalışma psikoanaliz aracılığıyla yorumlandı. Eser, yamyamlık, melankoli, yıkım ve cinsel sorunlarla ilgili.
Edebiyat ve sanat
Edebiyat bilinçaltına giden bir patika yaratır. Bu, Freud’un başlattığı bir şey değil. Tarih boyunca karşımıza çıkıyor. Örneğin Aristo Yunan trajedi gösterileriyle ilgili de bunu söylemiştir. Bu gösterilerde gerçek anlamda vahşi olan sahnelerin görülebildiğini ve duygular aracılığıyla tamamen arınılıp temizlenildiğinden bahsetmiştir.
Edebiyatta ve sanatta oldukça nahoş çeşitli içsel çatışmaları gözlemleyebiliriz. Ancak bir şekilde, bir çeşit özgürlüğün yolunu açarlar.
İkiz teması ruh teması ile yakından ilişkili. Bir iki yüzlülük mekanizması kuruyor ve bu durum aynalar, sudaki yansıma gibi şeyler aracılığıyla kendini gösteriyor. Bu nedenle, bir sanat eserini veya edebi eseri analiz ederken ince detaylara dikkat etmek ilginç olabiliyor. Bu detaylar eserin gerçek anlamı hakkında ipucu verebiliyor.
Bunu da okuyun: Kolektif Bilinçaltı Var Mıdır?
Kötü ikiz
Haydi bir de bir mitoloji kahramanından bahsedelim: Narkissos. Sudaki hayaline aşık oldu. İkiz temasının görüldüğü ilk örneklerden biriydi. Aynı temaya Plautus’un bazı komedilerinde de rastlayabilirsiniz. Başlangıçta ikiz bir komedi unsuru gibi düşünülmüştü.
İkizleri birbirleriyle karıştırmak, ikizlerden birine söylemek istediğiniz şeyi yanlışlıkla diğerine söylemek gibi güldürebilecek bazı durumlar yazılabiliyordu. Ancak özellikle de Romantizm akımının ortaya çıkmasından sonra “kötü ikiz” fikri oluştu. Böylece ikiz teması komedilerin değil dramatik oyunların konusu olmaya başladı.
William Wilson drama olmanın da bir adım ötesine geçiyor. William Wilson’ın ikizi klasik bir kötü ikiz değil. Bir açıdan ondan daha “üstün” biri. Bilinçli zihninin sesi gibi olacak olan bir karakter. Gelişmiş bir versiyon. Bu açıdan bakıldığında başkahramanın gururu için bir tehdit unsuru.
William Wilson’da ikiz teması
Birinci ağızdan anlatım ve William Wilson’ın doğum tarihi (19 Ocak – Poe’nunkiyle aynı) bu çalışmanın otobiyografik bir çalışma olabileceği fikrini ortaya çıkarıyor. Yazarın çalkantılı hayatı düşünüldüğünde bu durum şaşırtıcı olmaz.
William Wilson, Poe’nun bilinçli zihninin bir temsili. Çalkantılı dönemlerdeki içsel mücadelesine anlık bir bakış.
Kişiliğin ikiye ayrılmış olması başlangıçtan itibaren göze çarpıyor. Bunun tek sebebi bir ikizin ortaya çıkması değil, Poe’nun karakter için seçtiği isim de ilginç: William Wilson. “W” baş harfi kendi içinde ikiz bir doğaya sahip. Ayrıca soy isminde de aynı harf tekrar ediliyor. Hikayenin temasına bakılırsa bu bir tesadüf değil.
William Wilson ve ikizi ayrılmaz bir ikiliye dönüşüyorlar. İkiz olmak bir tehdit olduğu için bu durum nefrete ve ataklara yol açıyor. Ama William ikizini kendisinin bir yansıması gibi gördüğü için aynı zamanda ona karşı bir tür minnettarlık da besliyor.
Hikaye ilerledikçe benzerlikler daha çok açığa çıkıyor. İkizi William’ın kıyafetlerini hatta yürüyüşünü bile kopyalıyor. Bu açıdan bakılırsa William Wilson cüretkar bir karakter. Kanunları veya “sosyal açıdan kabul gören” şeylere uymuyor. Çok fazla içki içmeyi seviyor. İkizi bir yandan Wilson’ın planlarını sabote etmeye de çalışıyor.
Yüzleşme
Bu hikayede, ikiz konusu derin bir şekilde cesaretle ele alınıyor. İkizi başkahraman için tam bir kabusa dönüşüyor. Bu, yazarın kişisel çatışmalarının açık bir göstergesi.
İkiye bölünmüş kişilik kahramanın yoğun bir şekilde endişeye kapılmasına neden olan sıkıntı verici bir duruma dönüşüyor. Ayrıca, bu kitabın tabiatından da beklenecek şekilde bizi şaşırtıcı olaylar zinciriyle baş başa bırakıyor. Ayrıca bu hikayede bir de ayna görüyoruz.
İçinde pek çok sembolik unsur barındırdığı için kesinlikle analiz etmeye değer bir hikaye. Ayrıca bizi Poe’nun sorunlarını anlamaya bir adım daha yaklaştırıyor. William Wilson otobiyografik ögeler barındıran bir hikaye. Yazar kendi yaşam tarzını sorguluyor ve kendi bilinçli zihniyle sohbete girişiyor.
“Okurken, okuyucunun ruhu yazarın iradesine boyun eğer.”
– Edgar Allan Poe
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.