Vücut Dışı Deneyim Nedir?

Bir vücut dışı deneyim yaşadığınızı ve kendinizi başkalarının sizi gördüğü gibi görebildiğinizi hayal edin. Bu inanılmaz bir fenomendir. Hakkındaki her şeyi bu yazımızda okuyun!
Vücut Dışı Deneyim Nedir?
Francisco Roballo

Yazan ve doğrulayan psikolog Francisco Roballo.

Son Güncelleme: 22 Aralık, 2022

Vücut dışı deneyim tanımı, karmaşık oldukları kadar harika da olan birkaç farklı fenomeni kapsar. Kendinizi vücudunuzun dışına doğru süzülürken hayal edin; bu durum tam olarak böyle hissettirir. Uzun bir süre boyunca, bu durumun açıklamaları tribal ve mistikti. Ancak şimdi biliyoruz ki bu tamamen beynimizde gerçekleşiyor.

Dahası, vücut dışı deneyim denen şey, yanıltıcı hareketlere sahip deneyimleri içeren algısal fenomenlerdir. Bunların arasında uçmayı, düşmeyi, süzülmeyi ve kendimizi dışarıdan görmeyi vurgulayabiliriz. Bu disosiyatif deneyimler nörolojik ve psikolojik faktörler ile ilgilidir ve hem sağlıklı, hem de sağlıksız insanlarda gerçekleşebilirler.

Vücut Dışı Deneyim Türleri

Bu fenomeni iyi tanımlanmış özelliklere sahip iki tip deneyime ayırabiliriz:

  • Duyusal deneyimler. Düşme ya da süzülme hisleri, vestibüler sistem ile ilişkili olan bedensel hislerin birleşmesindeki bir kırılmadan kaynaklanır.
  • Otoskopik deneyimler. Bu deneyimler kişinin kendi vücudunu dışarıdan birinin bakış açısından algılamasını içerir.

Neden Vücut Dışı Deneyim Yaşarız?

Gözleri kapalı bir şekilde, dışarıda yağmurun altında duran bir kadın.

Vücut dışı deneyim kavramı genellikle değişim geçirmiş bilinç durumları ile ilişkilendirilir. Bundan dolayı birçok yazar bu fenomeni yüksek hayal gücü içeren rüyaların özellikleri ile karşılaştırır. Buna ek olarak, bu bir anormal çok algılı entegrasyon sürecidir ve kişi bu sürecin içerisindeyken durumun farkındadır. Bu sebepten dolayı vestibüler, motor ve duyusal sistemler bu durum için gereklidir.

“Bu görüntülerimi internet yolu ile evrene gönderin, burada vücut dışı varlığıma devam edeceğim.”

– David Cronenberg

Bu Fenomene Dahil Olan Sistemler

  • Vestibüler sistem. Bu sistemin reseptörleri iç kulaktadır ve retinadaki görüntülerin sabit tutulmasından sorumludurlar, ki bu da dengenin korunması için elzem bir yetenektir.
  • Motor. Vücut dışı deneyim sırasında kişi gerçekten hareket ediyor olmasa da beyin ilgili hareket programlarını disosiyatif bir düzlemde yürütür.
  • Duyusal. Bu bir makine gibidir ve paryetal lobda bulunur. Birçok yazar vücut dışı deneyimlerin sadece vücudunuzun kendisinin görüntüsünü algılamanız olduğu konusunda teoriler öne sürer.

Vücut Dışı Deneyimler İle İlişkilendirilen Bozukluk ve Fenomenler

Yukarıdaki sistemlerin herhangi birinde değişiklikler yaşandığında kendinizi vücudunuzun dışında gibi deneyimleme eğiliminiz artar. Uyku, uyuşturucu kullanımı ve beyin yaralanmaları ile ilgili bozukluklar bu fenomen için en uygun olan koşulları yaratabilir.

Uyku sırasında gerçekleşen fenomenler arasında aşağıdakileri vurgulayabiliriz:

  • Hipnagojik ve hipnopompik halüsinasyonlar. Bunlar uykunun başında ve sonunda gerçekleşen canlı ve kafa karıştırıcı algısal deneyimlerdir.
  • Uyku felciEkstremiteler ve yürütme motoru senkronlarını kaybeder ve vücudun çok algılı işleyişini değiştirirler. Bu şekilde kişinin algısı vücudun dışında süzülme hissine yol açar.
  • Bilinçli rüyalar. Bunlar, uyurken bilinçli olduğunuz rüyalardır. Kişi rüyasını bir noktaya kadar, keskin bir şekilde ve kesin detaylar ile yönlendirebilir.
  • Hızlı göz hareketi uykusu. Bu aşamada gündüz rüyaları gerçekleşir çünkü beyin tıpkı uyanık olduğumuzda olduğu gibi hala aktiftir. Elektrofizyolojik çalışmalar sayesinde bilim insanları önceki üç durumun esas olarak bu uyku aşamasında gerçekleştiğini keşfetmişlerdir.

Bir Vücut Dışı Deneyim Tetiklemek Mümkün Müdür?

Yüzyıllar boyunca bu deneyimler paranormal şeyler ile ilişkilendirilmiştir. Bu garip değildir zira atalarımız bu deneyimleri araştırmak için yeterli bilgiye sahip değildi. Bugün biliyoruz ki bu fenomen kişinin vücut imajındaki bir bozulma dolayısıyla gerçekleşir ve hafıza, benlik algısı ve hayal gücü gibi bilişsel süreçler ile ilgilidir.

Vücut Dışı Deneyimler ve Fantezi

Bu deneyim için organik temeller var olduğu gibi bazı psikolojik faktörler de bu fenomen ile yakından ilişkilidir. Kişilik bunlardan en belirgin olanıdır. Çeşitli çalışmalar bu deneyimlerin yüksek bir fantezi ve açıklık seviyesi olan bireylerde daha sık görüldüğünü ortaya çıkarmıştır. Bu ilişki bu deneyimlerin öneriler ve kişisel özellikler tarafından da yaratılabileceğini gösterir.

Yapay Tetikleme

Bu fenomen yapay olarak da tetiklenebilir. Bunu yapmanın en etkili teknikleri şunlardır:

  • Beyin frekanslarının tetiklenmesi. Uyku ve uyanıklık arasındaki durumların binoral atımlarının özellikleri sayesinde beyindeki Theta dalgası aktivitesini tetiklemek mümkündür.
  • Transkraniyal manyetik simülasyon. Bu temporal lobların uyarılması yolu ile, tıpkı Persinger deneyinde olduğu gibi gerçekleşir. Bunun loblar arasında yarattığı hiper bağlantı sağ yarı küredeki “ben”in uzaysal duyusu ile sol yarı küredeki “ben”in dilsel duyusunun birbiri ile çakışmasına yol açar.
  • Direkt uyarma. Bazı deneylerde araştırmacılar bu deneyimleri vestibüler ve motor korteksin direkt olarak uyarılması ile tetiklemiştir.
  • Temporoparyetal junksiyonun elektrik ile uyarılması. Arzy deneyinde olduğu gibi bu büyük bir çok algılı işlem yoğunluğuna sahip olan bu alanın uyarılması benlik algısında hatalara neden olur.
  • Duyu yoksunluğu. Eğer uzay ve zaman algısına dair tüm algıları kaldırırsanız, yön kaybı, zihinsel görüntülerin aşırı gerçekçilik yüklü olduğu değişmiş bilinç durumlarına neden olabilir.

Vücut Dışı Deneyimler ve Meditasyon

Meditasyon yapan bir kadın.

Bu fenomen genellikle beyin aktivitesinin uykuda olduğu haline benzer olduğu ancak kişinin bilincini koruduğu zamanlarda gerçekleşir. Araştırmacılar düzenli olarak meditasyon yapan insanların bu tip deneyimleri yaşamalarının daha kolay olduğunu keşfetmişlerdir. Bu, “astral projeksiyon” olarak adlandırılan şeydir. Bundan dolayı, Theta dalgaları genellikle meditasyon gibi aşırı gevşenmiş olan durumlarda çoğalır.

Ayna Nöronların Dahil Oluşu

Jalal ve Ramachandran adlı yazarlar ayna nöron sisteminin, üçüncü kişi olarak sanal bir görüşü mümkün kılacak kadar bağlantılı olduğunu öne sürmüştür. Ayna nöronlar basitçe başka bir insanı bir şey yaparken gördüğümüz anda aktif hale gelir ve sembolik bir şekilde olsa dahi bunu öngörmek ya da taklit etmek için yüksek merkezlerimiz ile bağlantıya geçer. Bu nöronların serebral korteks ve afferent yollar ile bağlantısı, bu duyusal rahatsızlık koşulları altında gerçekleşen “vücuttan ayrılma” durumuna yol açar.

Psikobiyolojik Bir Fenomen

Vücut dışı deneyimler sinir ve motor sistemlerini, bilişsel fonksiyonları ve kişilik özelliklerini içerir. Ayrıca belirli şartlar altında patolojik de olabilecek bir fenomendir.

Bu tip bir deneyimi aramanın tam olarak sağlıklı olmadığını ve psikotik krizler ile yakından ilişkili olduğu için tehlikeli de olabileceğini unutmayın.

İnsanlar bu fenomeni genellikle paranormal şeyler ile ilişkilendirdikleri için üzerinde konuşmayı uzun yıllar boyunca reddetmişlerdir. Zihinsel anlamda dengesiz olarak algılanmak istememişlerdir. Bundan dolayı, bu fenomenin gerçek sebeplerini anlamak fenomeni doğru bir şekilde tedavi etmek için harika bir ilk adımdır.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.