Sistematik Duyarsızlaştırma ve Maruz Bırakma
Sistematik duyarsızlaştırma ve maruz bırakma, psikoloji alanında sıklıkla kullanılan tekniklerden ikisidir. Bu teknikler, genellikle bir kişinin korkmasına neden olan ya da anksiyeteye yol açan uyarıcılarla temas kurması aşamasında faydalı birer teknik olarak ön plana çıkmaktadırlar.
Bu nedenle, özellikle anksiyete bozukluklarının tedavisinde (özellikle fobiler konusunda), ruh halinin değişimi ile ilgili rahatsızlıklarda ya da obsesif kompulsif problemlerde etkin bir yöntem olarak kullanılmaktadırlar.
Anksiyetenin her türlü mental rahatsızlıkta neredeyse sürekli var olan bir problem olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu iki tekniğin çok geniş kapsamlı bir uygulama alanı bulunduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanında, birinin eksikliklerinin diğer teknikle kapatılabileceğinin de altını çizmemiz gerekir. Örnek olarak terk edilmişlik sendromu ya da reddedilme problemi ile kişinin kendini tepki vermekten kaçarak maruz bırakması gibi durumlar verilebilir.
Yani sistematik duyarsızlaştırma ve maruz bırakma teknikleri aslında korkuyu korkunun kendisi ile ortadan kaldırmak üzere geliştirilmiş harika birer tekniktir.
Sistematik Duyarsızlaştırma (SD) ve Maruz Bırakma (ERP) Nedir?
Sistematik duyarsızlaştırma (SD) ve maruz bırakma teknikleri, kişinin bir uyarıcıdan korkmayı bırakmasını amaçlamaktadır. Bu teknikler yoluyla ister topluluk önünde konuşma korkusu olsun, ister yılan korkusu ya da gelecek korkusu olsun, bu uyarıcının kişiye artık zarar vermeyecek hale gelmesi hedeflenmektedir.
SD, daha önceden bir anksiyete tepkisine yol açan uyarıcı ile kişinin anksiyete ile uyumlu olmayan tepkileri arasında bir bağlantı kurmaya çalışır. Yani SD tekniği, uyarıcılar arasındaki bağlantıyı kırarak bir karşı koşullandırma oluşturmayı amaçlar.
Maruz bırakma ya da maruz bırakma ve tepki önleme (ERP) ise kişinin bir korkusundan, fobisinden ya da anksiyeteye yol açan bir uyarıcıdan kaçınmasını veya kaçmasını önleme mantığı ile dizayn edilmiştir. Yani böylece, sürekli bir biçimde kişinin kendini güvende hissettiği davranışların ortadan kalkması hedeflenir. Bu sayede, bu tür davranışların anksiyeteyi beslemesinin önüne geçilir ve sonuçta tamamen yok olması sağlanır.
SD ve ERP Tekniklerinin Farklılıkları Nelerdir?
Sistematik duyarsızlaştırma ve maruz bırakma tekniklerinin arasında uygulama biçimlerinden kaynaklanan büyük bir fark bulunduğu genel olarak kabul edilen bir durumdur. Elbette bu iki teknik arasında çeşitli farkların bulunduğunun altını çizmemiz gerekir.
Örnek olarak SD tekniğinde, daha önce de belirttiğimiz gibi bir karşı koşullandırmanın oluşması amaçlanır. Buna rahatlama teknikleri de dahildir. Eğer kişi bir uyarıcının devreye girmesi öncesinde anksiyete belirtileri gösteriyorsa, o kişinin durup rahatlaması, daha sonra uyarıcının tekrar verilmesi sağlanır. Peki bu tür tekniklerin içeriğinde bulunan süreçler hep aynı mıdır? SD tekniği, rahatlama teknikleri ile faydalı olan bir teknik midir?
Gerçek şu ki, bu iki tekniği birbirinden ayıran detay aslında öğrenme süreçlerinin farklı olmasıdır. SD tekniğinde karşı koşullandırma adı verilen bir süreç yaşanırken, ERP tekniğinde ise sönümleme süreci bulunmaktadır.
Van Egeren Modeli ve Çözüm Yöntemleri
Van Egeren (1970), iki boyuta dayanan dört farklı uygulama yöntemi öne sürmektedir. Bu boyutlar, karşılıklı baskılama ve kısa ya da uzun dönem boyutlarıdır.
Ortaya koyduğu dört yöntemde de bir anksiyete uyarıcı ile karşılaşıldığında anksiyete seviyesinin düştüğü görülmektedir. Ancak bu dört farklı türün hiçbirinin öğrenme süreçleri birbiri ile aynı değildir. Aslında ikisinde öğrenme süreci (uzun dönem) yer alırken diğer ikisinde ise psikofizyolojik süreçler (kısa dönem) yer almaktadır.
Karşılıklı baskılama kavramı, anksiyete duygusu ile uyumlu olmayan bir elementin kullanımını öngörmektedir. Buna örnek olarak bir rahatlama tekniği ya da kontrollü nefes alma gösterilebilir. Bu yöntem sistematik duyarsızlaştırma tekniği içinde yer alır ancak maruz bırakma tekniğinde uygulanmaz.
Van Egeren, uyarıcıların anksiyete yaratması, kaygıya yol açması ya da fobilere neden olmasını engellemek için şu dört sürecin uygulanabileceğini öne sürmüştür:
- Alıştırma: Karşılıklı baskılama olmadığında, yani bir rahatlama stratejisi uygulanmadığında, kişinin kısa dönemde anksiyete uyarıcısına alışma ihtimali bulunmaktadır. Elbette bu durum, uyarıcı yeniden ortaya çıktığında kişinin kaygı içerikli bir tepki vermeyeceği anlamına gelmez. Alıştırma kısa dönemde gerçekleşen bir süreçtir. Bu nedenle de öğrenme değil psikofizyolojik bir süreç olduğunun altını çizmek gerekir.
- Karışıklı baskılama: Benzer şekilde yine kısa dönemde anksiyete derecesini azaltmak amacıyla karşılıklı baskılama metodu kullanılabilir. Ancak tıpkı alıştırma yönteminde olduğu gibi uyarıcı yeniden ortaya çıktığında kişinin anksiyete hissetmeyeceği sonucuna ulaşılamaz.
- Sönümleme: Sönümleme, uzun dönemde gerçekleşen ve karşılıklı baskılama olmayan bir yöntemdir. Bu yöntemde kişi, kendini herhangi bir biçimde güvende hissedeceği ya da karşılıklı baskılama gibi bir yöntem olmaksızın anksiyete uyarıcısına maruz kalır. İşte buna maruz bırakma ve tepki önleme (ERP) öğrenme süreci adı verilir.
- Karşı Koşullandırma: Bu da uzun dönem etkisine sahip bir yöntemdir. Daha önce de ifade edildiği gibi sistematik duyarsızlaştırma öğrenme sürecidir.
SD Pavlovyan, ERP Edimsel Birer Teknik Midir?
Yukarıda detaylarına indiğimiz farklılıklara karşın kimileri ise sistematik duyarsızlaştırma ile maruz bırakma tekniklerini, ilkinin Pavlovyan, ikincinin ise edimsel bir teknik olarak ayırt etmeyi tercih etmektedirler.
Pavlovyan dendiğinde SD tekniğinin şartlı uyarıcı ile uygulanan bir teknik olduğu anlaşılmaktadır. Buna bir örnek vermek gerekirse bir arabayı ele alabiliriz. Bu durumda anksiyeteye karşılık gelecek şartlı tepki olası bir araba kazasıdır. Böyle bir durumda olayın gerçekleşmesi için ne bir destekleyici unsur ne de bir ceza elementi bulunmaktadır.
Ancak bunun yanında ERP tekniğinin de sadece edimsel değil aynı zamanda Pavlovyan bir uyarıcıyı benimseyebileceğinin altını çizmek gerekir. ERP’nin edimsel açıdan verimli olmasının nedeni, bu teknikte kişideki anksiyeteyi güçlendiren her türlü davranıştan uzaklaşmaya çalışmak temel bir özelliktir.
Örnek olarak, otobüs korkusu olan bir insan bu şekilde seyahat etmekten uzak duruyorsa, aslında otobüsün yarattığı anksiyeteyi körüklüyor demektir. ERP tekniğinde, çok genel olarak bakıldığında, bu kişinin otobüsten kaçmaması ya da bu tür bir seyahatten uzaklaşmaması istenir. Yani bu sayede anksiyete kaynağı olan ve istenmeyen bir davranışın güçlenmesinin önüne geçmeye çalışılır.
Maruz bırakma da aynı şekilde her iki durum için de geçerli olabilir. Yukarıdaki örnekte, kişi karşılıklı baskılama ya da rahatlama olmadan ve araba kazasının olmayacağına dair önceden herhangi bir garanti bulunmadan arabaya binmek durumunda kalabilir.
O halde Hangi Tekniği Kullanmalıyım?
ERP tekniği farklı anksiyete problemlerinde kullanılmaktadır. Günümüzde bu teknik, obsesif kompulsif rahatsızlıkların tedavisinde bir davranışsal müdahale yöntemi olarak tercih edilmektedir. Aynı zamanda alan korkusu (agorafobi) ya da sosyal fobi gibi spesifik fobilerin tedavisinde de kullanılmaktadır.
Öte yandan SD tekniği ise anksiyetenin önemli bir yer tuttuğu fobiler ve diğer bozuklukların tedavisinde yoğun bir biçimde tercih edilmektedir. Bunlara örnek olarak, yemek yeme bozuklukları, cinsel rahatsızlıklar, uykusuzluk, alkolik olma durumu vb. gösterilebilir. Aynı zamanda korkuları azaltmak ve astım hastalarının kriz durumunda karşı karşıya kaldıkları stres seviyesini düşürme gibi özel durumlarda da kullanılmaktadır.
SD aynı zamanda ERP tekniğinin sorunlu olduğu durumlarda da kullanışlıdır. Örneğin kişinin anksiyete düzeyi maruz bırakma tekniğini kaldıramayacak kadar yüksekse (bu durumda rahatlama teknikleri daha uygun bir seçenek olarak görülebilir) ya da uçma fobisi gibi maruz bırakma tekniğinin uygulanması zor alanlarda SD tekniğinin daha verimli olacağı söylenebilir.
Bunların yanında bazı uzmanlar sistematik duyarsızlaştırma tekniğinin karşı şartlandırma değil, aslında bir tür sönümleme süreci barındırdığını düşünmektedirler. Bu uzmanlar, kişiyi korku hissettiği herhangi bir uyarıcıya maruz bırakan ve herhangi bir olumsuz sonuca yol açmayan her tekniğin, korku tepkilerini ortadan kaldırma konusunda en az SD kadar etkin olacağını ileri sürmektedirler.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.