Karantina Sırasında Duygusal Aşırı Yüklenme İle Başa Çıkmak
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Karantina sırasında duygusal aşırı yüklenme ile başa çıkmak birçok insanın deneyimliyor oldukları bir psikolojik gerçeklik. Bunu, zihinsel ve fiziksel bitkinliğe neden olan bir hisler, düşünceler ve algılar doygunluğu olarak kabul edebiliriz. Bu, eğer uygun başa çıkma önlemlerini almazsanız gün be gün daha da yoğun hale gelebilecek bunaltıcı bir deneyimdir.
Carl Jung insan zihninin doğru ve yanlış arasında değil, mantık ve mantıksızlık arasında gidip geldiğini söylerdi. Bu, özellikle de mevcut olan pandemi gibi zorluk, krizler ve belirsizlikler ile dolu zamanlarda, doğrudur.
Bu zamanlarda düşüncelerinizin korku ile dolu olması tamamen normaldir. Bu korku anlaşılabilirdir, ancak sıklıkla gerçekliği bulandırabilir ve tüm umudunuzu kaybetmenize neden olabilir.
Eğer buna sürekli akışı yaşanan bilgiler, sayılar ve yakın geleceğin belirsizliklerini de eklersek anksiyete seviyelerinizin kontrol edilemeyecek bir şekilde yükselip hayatınızı kontrol etmeye başlayacağı bir zemin oluşur.
Bu, gününüzü mahveden kaotik duygular ile dolu sisi hissetmeniz neredeyse beklenir bir durumdur, ancak bunu mümkün olduğu kadar kontrol altında tutmanız gerekir.
Karantina Sırasında Duygusal Aşırı Yüklenme Semptomları
Karantina sırasında duygusal aşırı yüklenme iki kaynağa sahip olabilir. Bunların ilki ve en ciddi olanı bir aile bireyinin koronavirüse kaybı gibi travmatik bir deneyimden kaynaklanabilir. Duygular, ıstırap ve güncel durumlarda yas tutmanın bariz zorluğunun birleşimi bu psikolojik gerçekliği şiddetlendirir.
Bu duygu doygunluğu durumu sağlık uzmanları arasında oldukça yaygındır. Sağlık uzmanlarımız bu pandeminin etkilerinin ön saflarında yaşamaktalar. Bundan dolayı, açık olan duygusal aşırı yüklenme riskinin yanında genel olarak merhamet yorgunluğundan da muzdarip hale gelirler.
Benzer şekilde, karantina sırasında duygusal aşırı yüklenme durumu küçük faktörlerin sürekli bir şekilde birikmesinden dolayı da ortaya çıkabilir. Günlük stres, biriken endişeler ve sürekli aynı görünen günler hepimizin bir uçuruma düşmesine neden olabilir. Hadi semptomların neler olduğuna bir göz atalım.
Duygusal Aşırı Yüklenme Yaşadığımı Nasıl Anlarım?
- Sıradan durumlara orantısız tepkiler verirsiniz. Mesela, market alışverişi yaptıktan sonra eve gelip anahtarlarını bulamayan insanlar bir panik hissi yaşarlar.
- Konsantrasyon güçlüğü ve basit şeyleri yaparken zorlanmak da yaygın görülür.
- Aileniz ya da arkadaşlarınız ile normal bir konuşma yapmayı zor bulursunuz. Diğerleri farklı bir dalga boyutundalarmış gibi, yanlış anlaşılmış ve hatta kızgın bile hissedebilirsiniz.
- Duygularınız hep yüzeye yakındır. Herhangi bir şey ile ilgili ağlamak, hiçbir şey yokken sinirlenmek istersiniz; ve kayıtsızlık hep oradadır, hiçbir şeyin keyfini çıkarmanıza izin vermez.
- Bu duygusal aşırı yükün sonuçlarından bir tanesi fiziksel yorgunluktur. Bu yorgunluk o kadar yoğundur ki bazen COVID-19 mu kaptım diye bile düşünebilirsiniz.
Bu Durumda Duygusal Aşırı Yüklenme Dolayısıyla Ortaya Çıkan Etkilerle Nasıl Başa Çıkabilirim?
Pandemi sırasında duygusal aşırı yüklenme yaşamak sizi son derece bariz olan bir şey hakkında uyarır: duygularınız sizinle konuşmaya çalışıyor ve dikkatinize ihtiyaçları var. Bundan dolayı, hedefiniz bu duygusal pusu reddederek ya da “Odaklanıp kendimi kontrol etmem lazım yoksa aklımı kaçıracağım,” dediğiniz mantıksal bir yaklaşım edinerek yok etmek olmamalıdır.
Bu kendinize kötü davranmanın zamanı değil. Duygular bir deneyimi anlamanız konusunda size yardım eder. Onları genlerinizde miras aldınız, ve onları kabul edip hayatınıza dahil etmelisiniz. Bu, bu zor günleri atlatmanızın tek yoludur.
Hissettiğiniz Her Duygu İçin Yer Açmak ve Onları Kabullenmek
Vazgeçmeyin, kendinizi cezalandırmayın ve bu duygusal sisi umursamayın. Onu birbirine dolanmış renkli ipliklerden oluşan bir yün topu olarak hayal edin. Yapmanız gereken şey onları bir bir ayırmak ve ayırırken de onları tanımlamak. Kendinize ne hissettiğinizi sorun. Üzüntü mü, keder mi, korku mu, hayal kırıklığı mı, ya da belki nostalji mi?
Her hissi tanımlayın ve onlar için birer alan yaratın. Kendinizi bu duygulara rağmen, olduğunuz gibi kabul edin. Bir şeyler hissettiğiniz için kendinizi eleştirmeyin. Bu duygular onları değerlendirmek için zaman ayırmanızı, ve bunu şefkat ile yapmanızı istiyorlar.
Duygusal Muhakemenizin Farkında Olun
Bu duygusal aşırı yüklenmenin pandemi sırasında ortaya çıkmasının nedenlerinden bir tanesi duyduğunuz, düşündüğünüz ya da gördüğünüz her şey ile ilgili yaptığınız duygusal muhakemedir.
İşte bunun iki örneği:
- Eğer, tüm enfeksiyonlar ve can kayıpları ile ilgili bir şeyler okuduğunuzda kendinize her şeyin daha da kötüye gittiğini, çıkış yolu olmadığını, acı ve ıstırabın giderek daha da kötü hale gideceğini söylüyorsanız her şeyi en negatif duyguların filtresinden geçirerek algılıyorsunuz demektir. Bu kontrol etmeniz gereken bir şeydir.
- Ve, ikinci olarak, eğer sürekli “Bu anksiyete ile artık başa çıkamıyorum,” gibi cümleleri tekrarlarsanız o zaman beyninizin duygusal tarafını – amigdalanızı – güçlendirirsiniz ve sadece en kötü senaryoları beklersiniz.
Duygusal filtrelerinizin güçlerini azaltmanız gerekir. Kendinizi düşüncelerinizin kapısındayken hayal edin ve bir gardiyan gibi hareket edin. Durumun tamamı hakkındaki, ya da kendiniz ile ilgili bakış açınızı kötüleştiren herhangi bir düşünce, fikir ya da ifadenin geçmesine izin vermeyin.
Bağlantıyı Kesme Zamanı, Sakin Olma Zamanı
Biliyoruz ki pandemi sırasında duygusal aşırı yüklenme birçoğumuzun deneyimlediği bir durum. Bundan dolayı, birkaç basit günlük hayatta kalma ipucunu hesaba katmak iyi olacaktır.
- Bilgilere maruz kalma oranınızı düzenleyin.
- Duygularınızı ve düşüncelerinizi yazdığınız bir günlük tutun – dünyanız ile etkileşime geçebileceğiniz bir kayıt defteri.
- Sakin olup kendinizi keyifli aktivitelere bırakabileceğiniz huzurlu zamanlar yaşamak için kendinize izin verin. Bu aktiviteler dinlenmenizi ve olumlu duygu akışı yaşamanızı teşvik edecektir.
- Sizi nasıl dinlemeleri gerektiğini bilen insanlar ile konuşun.
- Zihninizi bir oda gibi düşünün. Düzenli olmalı, ve ışık her köşesine girebilmeli. Burada duyguların saklanabileceği ya da görmezden gelinebileceği herhangi bir karanlık alan olmasına izin vermemelisiniz.
Sonuç olarak, karmaşık durumlarda hiçbir zaman en kötüsünü beklememeli ve buna hazırlanmaya çalışmamalısınız. Bu formül işe yaramaz ve sadece anksiyete ve duygusal aşırı yüklenme miktarınızı arttırır.
Bu şartlarda, düşüncelerinizi beslemesi gereken sadece bir malzeme vardır ve o da umuttur. Hepinize, bu önerileri uygularken başarılar diliyoruz!
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.