Kalmalı Mıyım Gitmeli Miyim?
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Kalmalı mıyım gitmeli miyim? Az sayıda varoluşsal dönüm noktası bu kadar endişe ve korku hissetmemize sebep olur. Bazen kalmanın fazla ileri gitmek olduğunu, gitmenin ise gerçek benliğimize dönüş anlamına geleceğini biliyoruz. Ancak bu temel kural her durumda işe yaramayabilir. Peki, doğru kararın ne olacağını nasıl bilebiliriz?
Hepimiz her zaman doğru kararı verebilmeyi isterdik; her attığımız adımın eksiksiz, kusursuz ve şaşmaz olmasını. Ancak maalesef ne kadar çok istesek de kimse bu dünyaya ona hayatı boyunca rehberlik edecek harika bir pusulayla birlikte gelmiyor. Ama bizimle ilgili mükemmel olan şey de bu – gerçek bir yaşam macerası – deneme yanılmayla kendi yolumuzu yaratmamız.
Yapabileceğimiz tek hata karar vermemek, işimizi şansa bırakmak, sahip olduğumuz ufacık kontrol gücünü de bir kenara bırakmak olur. Eğer korku içinde sıkışıp kalırsak, hayat limanında paslanmış gemiler gibi hareketsiz hale geliriz. Ama kendilerine bir yön seçebilen insanlar, verdikleri karardan dersler alacaklar. Hayattaki en önemli şey de bu.
“En iyi kararlar büyük ihtimalle düşünüp taşınmanın ürünü değil de bir duygunun sonucudur.”
– Eduard Punset
Kalmak veya kalmamak – birini seçmek diğerinden tamamen vazgeçtiğiniz anlamına gelmeyebilir
İnsanlar neredeyse sürekli karar vermek zorunda kalırlar. Araba veya toplu taşıma arasında, çay veya kahve arasında, eve gitmek veya arkadaşımızın evinde kalmak arasında, para biriktirmek veya acil ihtiyaçlarımızı karşılamak arasında seçim yaparız. Bu basit kararları vermek için çok fazla çaba harcamamız gerekmez çünkü genellikle kaybedecek bir şeyimiz yoktur.
Duygusal ağırlığı daha fazla olan kararlar, dengemizi bozacakmış gibi hissettirenlerdir. Sevgilinizden ayrılmak veya ayrılmamak, işinizi bırakmak veya bırakmamak, yurtdışına taşınmak veya taşınmamak gibi… Bu tür kararlar psikologların aversiyon dedikleri şeyi tetiklerler. Adeta içimizdeki bir alarmı harekete geçirip bizi hazırlıklı olmadığımız olası bir tehlikeye karşı uyarıyor gibidirler.
Bu yüzden kendinize “Kalmalı mıyım gitmeli miyim?” diye sorduğunuzda bu öncelikle birkaç şeyi anlamanıza yardımcı olur:
- Bir karar vermek bir şeyi kaybetmek veya tamamen ondan vazgeçmek anlamına gelmemelidir. Bir kazanımla sonuçlanıyor olmalıdır. Örneğin eğer mutlu olduğunuz bir işi, sizi daha az mutlu edecek ama daha fazla para kazandıracak bir iş için bırakıyorsanız, büyük ihtimalle bu karar bir kayıpla sonuçlanacaktır.
- Başka bir örnek – eğer sevgilinize bir şans daha vermeyi tercih ederek kalıp yürümesi neredeyse imkansız bir ilişkiyi biraz daha uzatmaya çalışırsanız bu bir kayıptır. Çünkü kendinize zarar veriyor olursunuz. Unutmayın, bir şeye takılıp kalmak ondan vazgeçmekten daha fazla acı verebilir.
Bu yüzden verdiğiniz her kararın mantıklı olması için çabalayın ve kendinizi bu şekilde yönlendirin. İster kalmayı ister gitmeyi seçin, bu kendinize yatırım yapmak ve kendinizi mutlu etmek için verilmiş bir karar olmalı. Bu yalnızca sizin verebileceğiniz bir karar çünkü kimse sizin yerinize geçemez veya yaşadıklarınızı kimse sizin kadar iyi bilemez. Çoğu durumda, kendi ihtiyaçlarınızı yine en iyi siz biliyor olursunuz.
Cevap içinizde
Bazen bu soruyu o kadar çok düşünürüz ki her şeyin üzerini sis kaplamaya başlar. Sonuç olarak hayat kaliteniz düşer ve en kötüsü de anksiyete ve endişe fiziksel belirtilere dönüşür, örneğin;
- Uykusuzluk
- Sindirim problemleri
- Baş ağrıları
- Vücut ağrıları
- Ruh halinde değişkenlik
- Kalp çarpıntısı
- Konstantrasyonda zorluk
Beyniniz sakinleşemediğinde, vücudunuzla uyumunu kaybeder ve sizde fiziksel dengesizlikler ortaya çıkmaya başlar. Bu, çözmeniz gereken ciddi bir probleminiz olduğunun işaretidir. Durumla en iyi şekilde yüzleşebilmek için faydalanabileceğiniz birkaç tavsiye:
İyi kararın iki bileşeni
Büyük ihtimalle en iyi cevabın içinizde olduğu lafını daha önce çok kez duydunuz. Thomas D’Zurilla ve Marvin Goldfried’ın problem çözme modelini takip ederek aradığınız cevabı bulmak cesaret isteyen bir kendini keşfetme hareketidir. Takip etmeniz gereken önemli adımı olan basit ve ilham verici bir teoridir:
- Cesur ve pozitif bir tutum takının. Bir sorunla yüzleşirken en önemli şey takındığınız tutumdur. Yazının başında tüm davranışlarınızı kendinizi düşünerek kazanım odaklı yönlendirmeniz hakkında söylediklerimizi hatırlayın. Verdiğiniz karar sonucunda bir kaybınız olmamalı. Her zaman bir kazanım, mutluluğunuzu ve iç dengenizi pekiştirecek bir sonuç çıkmalı.
- Hayatınızı yeniden düzenleyin. Kendinizi yeniden keşfetmekten, hikayenizi yeniden yazmaktan, gelişmeye devam etmek için ileriye doğru bir adım atmaktan ve sonunda daha güçlü, yenilenmiş ve pırıl pırıl birine dönüşmekten başka bir seçeneğin kalmadığı bir dönem her zaman gelir.
Bu yüzden bu ebedi “Kalmalı mıyım gitmeli miyim” sorusuyla yüzleştiğinizde, bu sorunun her zaman tek bir doğru cevabı olmadığını bilin. Seçeceğiniz yollardan biri altın taşlarla döşeli, diğeri sivri uçlu dikenlerle bezeli değildir. Önceliklerinizin neler olduğundan eminseniz seçtiğiniz yolda en iyi şekilde ilerleyebilirsiniz. Kendi çabanızla, daha mutlu olmak üzere kendi gerçeğinizi şekillendirebilirsiniz.
Sonunda hepimiz kendi yolumuzu seçeriz.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.