İşbirlikçi Zeka - Düşünce Kuruluşları

İşbirlikçi zeka insanlar için dönüştürücü bir güç olabilir. Düşünce kuruluşları insanların fikirlerini, düşüncelerini ve yaklaşımlarını tek bir ortak amaç ile paylaşabilecekleri gruplardır: kamu yararı. Birçok insan bu tür zihinsel yatırımların şirketlerin, enstitülerin ve herhangi bir sosyal senaryonun en çok ihtiyaç duyduğu şey olduğunu düşünür.

Ortak hedefler için beraber çalışmak ve düşünmek ilham vericidir. Ancak, bunları başarmanın her zaman kolay olmadığını da itiraf etmelisiniz.

Örneğin, bir ekip olarak çalışmak, doğası itibariyle zorluklar ve anlaşmazlıkları ortaya çıkarır. Benzer şekilde, kimse size işbirlikçi bir zihniyeti nasıl geliştirebileceğinizi; yaratıcılık, motivasyon ve heves gibi içsel kaynakları nasıl başkalarına yönelik bir şekilde hareketlendirebileceğinizi ve herkesin kazandığı bir ortak uyumu nasıl sağlayabileceğinizi öğretmemiştir.

Ancak, geleceğin anahtarı da budur. Daha zeki şirketlere ve egoları yollarını engellemeden birlikte çalışabilecek insan gruplarına ihtiyacımız var. Diğer bir deyişle, sürtüşmeler olmadan ve ilerleme ve refahın önüne bu kadar fazla engel koymanıza neden olan katı düşünme şeklini devre dışı bırakarak hareket etmelisiniz.

İnsanlar, çabaları ve kaynakları aynı yönde ayarlamanız gereken, giderek daha da karmaşık hale gelen bir şimdi ve geleceğe doğru ilerliyorlar. Peki bunu nasıl yapabilirsiniz? Anahtar işbirlikçi zeka olabilir.

“Hiç kimse her şeyi bilmez, herkes bir şeyleri bilir, tüm bilgi insanlıktadır.”

– Pierre Levy

İşbirlikçi Zeka: Dayanakları

İşbirlikçi zeka ya da işbirlikçi zihniyet psikoloji ve sosyoloji gibi alanlar ile iş dünyasının hep ilgilendiği bir konu olmuştur. Dahası, biyoloji alanı da bu kavramı yüzyıllardır hem bakterilerin mikro-evrenini, hem de size daha yakın ve daha görünür olabilecek yerleri gözlemleyerek incelemektedir.

Örneğin, hayvanların işbirlikçi davranışları şüphesiz ki bunlardan en çarpıcı olanıdır. Aynı yönde, ve her zaman mükemmel bir senkron ile uçan o kuş sürülerini düşünün. Ayrıca bir balık sürüsünü, kril sürülerini, yunus gruplarını ve herhangi bir bahçe, teras ya da parkta sizinkine paralel hayatlar yaratan o karınca topluluklarını gözünüzün önüne getirin.

Tüm bu türleri simbiyotik yapan şey nedir? Sadece hayatta kalma güdüsü mü? Mümkün. Hatta, MIT’de öğrenme, liderlik ve yetenek süreçlerinde uzman olan Dr. Dawna Markova İşbirlikçi Zeka: Farklı Düşünen İnsanlarla Düşünme adlı kitabında büyük önem taşıyan ve herkesin göz önünde bulundurması gereken bazı şeylere dikkat çekiyor.

Farklı Düşünen İnsanlarla Birlikte Düşünmeyi Öğrenin

Kolektif zekanın prensiplerinden bir tanesi, diğer insanların farklı düşündükleri bir ortamda nasıl bulunacağınızı ve bu ortama nasıl bir katkıda bulunabileceğinizi bilmektir. Bunu çözmek hiçbir zaman kolay değildir, çünkü Dr. Markova’ya göre insanlar kendi bireyselliklerinin derinliklerinde yaşamaya alışıktırlar.

İnsanların işbirlikçi olmaktan ziyade rekabetçi olmayı öğrendikleri söylenebilir (buradaki ima başkalarının görüşlerini kabul etmemektir), bu da diğer insanları hedeflerinize ulaşmak için bir yarışmada yenmeniz gereken bir rakip olarak gördüğünüz anlamına gelir. Peki, bireysel olarak ve rekabetçi bir şekilde hareket ettiğinizde nereye varırsınız? Bariz bir şekilde, hiçbir yere.

Benzer şekilde, eğer işbirlikçi bir zihniyet benimseyerek yeteneğinizden faydalanırsanız bir şeyler değişecektir. Çünkü iki zihin birden daha iyi düşünür. Ve bazen, farklı bir şekilde düşündüğünüzde kendi spesifik bakış açınızı daha büyük, daha görkemli ve ilham verici bir şey ile birleştirebilirsiniz.

Bundan dolayı, entelektüel çeşitlilik tüm bireysel güçlerin uyumlu bir şekilde çalıştığı kolektif bir ortamda güçlü yanlarınızın ortaya çıkmasına izin vermek anlamına gelir.

Kendi Niyetlerinizi Başkalarının Niyetleri İle Hizalayın

Ortak bir hedef uğruna paylaşılan yetenekler daha ileriye gitmenize olanak tanır. Hedeflerinizi başkalarının hedefleri ile hizalamak kadar ilham verici bir şey günlük motivasyonunuz olmalıdır.

Ancak, bunu başarmanın çok zor olduğunun da farkında olmalısınız, çünkü hala “öğretmenin gözdesi”, en zeki olan, en fazla şeyi yapan, diğerlerinden daha yüksek bir yere erişmeye çalışan ve herkesin üstünden geçmek isteyen bir kişi olacaktır.

Bundan dolayı, işbirlikçi zekanın dayanaklarından bir tanesi kendinizi değişmeye teşvik etmektir. Bu tip bir rekabetin gelişebileceği en uygun koşulları belirlemenin zamanı geldi. Bunu nasıl yapacağınızı öğrenmek için okumaya devam edin.

İşbirlikçi Zekanın Anahtarları

José Ortega y Gasset “Medeniyet, yalnızca birçok insan çabalara katılım gösterirse dayanır. Diğer yandan, eğer herkes sonucun keyfini çıkarmayı tercih ederse o halde medeniyet batacaktır,” demiştir. Bu erdemli sözler şimdi hiç olmadığı kadar alakalıdır, çünkü eğer yolumuza çıkan zorluklar ile savaşmak için herkesin ihtiyaç duyduğu bir şey varsa o da birlikte çalışmayı bilen parlak beyinlerdir.

Diğer bir deyişle; aynı hedeflere yönelik daha büyük bir varlık yaratabilmek için herkes kendi mükemmelliklerini, yaratıcılıklarını, deneyimlerini ve özel vizyonlarını katmalıdır. Bu hedefler ilerleme ve ortak refahtır. Ancak, bunu başarmak için gerekli mekanizmalar nelerdir? İşte anahtarlar.

• Bilgi ve kaynakları paylaşma isteği ve motivasyonu.
• Hem fiziksel hem de sanal ortak çalışma alanları yaratmak.
• Rekabet, gurur ya da kontrol arzusunun olmadığı yeterli güveni başka insanlar ile nasıl oluşturacağınızı bilmek.
• Bundan dolayı gruplar dikey değil yatay olmalıdır.
• Bir grubun dinamiklerini anlamak elzemdir (nasıl iletişim kurulacağını, problemlerin nasıl çözüleceğini vs. bilmek).
• Daima yeni fikirlere açık olun.
• Doğru araçlara sahip olun (fiziksel alanlar, eğitim ve ayrıca iletişimin gelişebileceği sanal alanlar).

Sonuç olarak, tutum, işbirlikçi zekanın ihtiyaç duyduğu bir diğer unsurdur. Bireyciliğin ve grup vizyonunun daha az ağırlığı olduğu, değişime adanmış bir tutumu olan ve daha iyi bir ilerlemeye doğru yatırım yapılan bir toplum gereklidir.