İmkansız Aşk Neleri Saklıyor?
Hiç şunu yaşadığınız oldu mu? Birlikte olamayacağınız birine aşık oldunuz mu hiç? Belki ikinizden birinin halihazırda bir ilişkisi vardı, ya da aranızdaki yaş farkı çok fazlaydı, belki de karşılıksız aşk yaşıyordunuz vs. Nedeni ne olursa olsun, uygunsuz sayılan bir kişiye aşık oldunuz.
Hayatın belli bir noktasında bunu yaşamanız normal çünkü ulaşılmaz olan çekici gözükür ve bu durum öncelikle ergenlik döneminde yaşanır: öğretmenine aşık olan öğrenci. Ama asıl sorun, sürekli olarak birlikte olamayacağımız kişilere aşık olduğumuzda ortaya çıkar. Çünkü artık kötü şans söz konusu değildir, farkında olmadan bunu arama söz konusudur.
İmkansız Aşkın 3 Türü
Hayalet aşk
Hep hayalini kurduğumuz özellikleri vererek bir kişiyi idealleştiririz. Buna hayalet aşk denir çünkü gerçekte bu kişi sandığımız gibi biri değildir. Olmasını istediğimiz kişi olduklarını düşünerek kendimizi kandırırız. Dolayısıyla, aslında var olmayan bir kişiye aşık oluruz.
Psikanalitik psikolojide buna anaklitik aşk denir. Yani belli birini sevmeyi seçeriz çünkü çocukluğumuzda bizi çok etkilemiş ve ihtiyaçlarımızı gidermiş bir kişinin özelliklerine sahiptirler.
Bu durumda, aşık olduğumuz kişinin hiç de düşündüğümüz gibi olmadığını fark ettiğimizde çok mutsuz olur ve hayal kırıklığına uğrarız. Ardından ayaklarımız yine yere basar ve idealleştirici körlüğümüz nedeniyle ilk başta göremediğimiz kusurları görmeye başlarız.
Narsist aşk
Bize benzeyen ya da sahip olmak istediğimiz özelliklere sahip birini aramak, bu aşk türüne girer. Abartılı bir bencillik gibidir.
Bu kişiler sürekli olarak ideal kişiyi ararlar ve hiç kimse onlar için yeterince iyi gözükmez. Kendimize benzeyen birini bulmak, çok güçtür çünkü hepimiz eşsiz bireyleriz. Bu yüzden bu tür aşkı arayan kişi, genellikle başarısız olur.
Zor aşk
Bu noktada aşkı somut hale getirmek çok güçleşir. Örnekler: bir öğretmen ve öğrenci, aralarında büyük yaş farkı olan iki kişi, hasta ve doktoru, bekar ve evli bir kişi.
Normalde bu tür aşk çekicidir çünkü zordur ve gerçekleştiğinde ise kişilerin birbirine olan ilgisi çok çabuk kaybolabilir zira bu gelip geçici bir fiziksel çekimden ibarettir. Diğer bir deyişle, duygusal değil tutkulu bir şeydir.
Aşkın bu üç türü, ‘imkansız’ olarak sınıflandırılabilir çünkü çelişkiler yaratırlar. Birinci türde, sandığımız gibi olmadıklarını gördüğümüzde karşımızdaki kişiyi idealleştirdiğimiz için hayal kırıklığına uğrarız. İkinci aşk türünde tamamen bize benzeyen birini alsa bulamayacağımız için mutsuz oluruz. Üçüncü başlıktaki aşkı elde etmek çok güçtür ve elde edildiğinde ise uzun vadede yürümeyecek bir ilişkiyle baş başa kalmamız muhtemeldir.
Psikanalitik psikolojiye göre imkansız kişilere aşık olmamızın nedeni çözülmemiş bir Oedipus kompleksidir: Çocukluğumuzun ilk yıllarında, bunun doğru olmadığını bilmemize rağmen annemiz ya da babamıza aşık oluruz ve bu kompleksin nasıl çözüldüğüne ve anne babamızın bu durumun sonucunda bize karşı davranış şekline bağlı olarak sahip olamayacağımız kişilere aşık olma döngüsünde sıkışıp kalabiliriz.
Nasıl daha iyi seçimler yaparız?
Kendimize sormamız gereken ilk şey şu: Sahip olamayacağım kişilere neden aşık oluyorum? Bağlanmaktan mı korkuyorum ve imkansız aşkta ısrar ederek bağlanmaktan kaçmış mı oluyorum? Romantik bir birlikteliğe başlarken stres, korku ve tehlike yaşayan insanlar vardır. Bu yüzden, imkansız aşkta ısrar ederek sakin bir aşkın tadını çıkarırlar ve bu aşkı bir ilişkiye dönüştürmeyerek rahat bölgelerinde kendilerini güvende hissederler.
Sorunun kökenini araştırırken sorulacak bir diğer soru ise şu: Çocukluğumdan kalma bir boşluğu mu doldurmaya çalışıyorum? Mesela, çok katı ve otoriter bir annemiz varsa ve bize değer vermemişse, çocukluktan kalma bu rolü yeniden yaşamak için farkında olmadan birlikte olamayacağımız birine gözlerimizi dikeriz. Bu sefer bize dikkat etmelerini ya da eksikliğini duyduğumuz duygusal bir şeyi vermelerini isteriz.
Önemli olan, daha ulaşılabilir kişilerle neden ilgilenmediğimize yanıt bulmaktır. En geniş neden, güvensizlik ve korkularımız nedeniyle romantik bir ilişkiye başlamaya hazır olmadığımızdır, zira ilişkiler güllerle süslenmiş bir yola benzemez. İlişkiler, bağlılık ve sorumluluk gerektirir. Dolayısıyla, birlikte olamayacağımız insanlara aşık olarak aşkın getirdiği duyguları yaşar, adrenalin salar, hayal kurarız ve bir süreliğine mutlu oluruz ama içten içe karşımızdakinin de aynı şekilde hissedeceğinden ödümüz kopar. Çünkü sakin aşk çok güzeldir ama gerçeklikle yüzleşmek gerçekten korkutucudur.
İlk önce kendiniz üzerinde çalışın, sonra bir partner bulun
Kendinizi hazır ve iyi hissetmiyorsanız, başka biriyle olmaya hazır değilsinizdir. İnsanların kendileriyle olan çelişkileri yüzünden pek çok kişi, gerçeklik haline getiremedikleri aşkla ilgili sorunlar yaşıyor.
Hiç istikrarlı bir ilişki yaşamamış olan ve imkansız umut ve idealler dünyasında yaşayan bir tanıdığınız illa ki vardır. Gerçekten meselelere bakıp incelersek, bu kişinin bazı kişisel sorunlar yaşadığını görürüz.
Yapacağımız en iyi şey, öz güvenimiz üzerinde çalışmak ve kendimizi kabul etmeyi öğrenmektir. Kendimizi iyi hissettiğimizde, kendimizi sevdiğimizde ve kusurlarımızla birlikte kabul ettiğimizde, romantik bir ilişkiye hazırız demektir ve artık hayatımızı paylaşacağımız doğru adayları seçebiliriz.
Resim: Pink Sherbet Photograph
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.