Fernando Pessoa'dan 7 Anlamlı Söz
Fernando Pessoa, tüm zamanların en büyük şairlerinden biridir. Portekiz’de doğdu ve 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında yaşadı. Bazıları için edebiyattaki en esrarengiz figürlerden biridir. Kimilerine göre ise insan ruhunun derinliklerine dalmış bir sihirbaz. Bizlere miras olarak zeka ve bilgelikle dolu dizeler bıraktı.
Pessoa’nın en gizemli yönlerinden biri, onun heteronim dediği karakterleri adeta takıntılı bir şekilde kullanmasıydı. Bunlar, eserlerinin yazarları olarak öne çıkan hayali karakterlerdi. En iyi bilinenlerden bazıları Alberto Caeiro, Alvaro de Campos, Bernardo Soares ve Ricardo Reis idi. Bu sözde yazarlar hakkında eleştiriler yayınladı oysa bu hayali yazarlar kendinden başkası değildi.
“Bence bir şey söyleyerek, o şeyin erdemini devam ettirmesini ve korkulardan arınmasını sağlıyoruz. Onlardan söz ettiğimizde çayırlar olduğundan çok daha yeşil olur. Çiçekler, onları hayal gücümüzün nefesinde tanımlayan ifadelerle anlatılırsa, hücresel yaşamın izin vermediği bir kalıcılığı olan renklere sahip olacaktır.”
– Fernando Pessoa
En ilginç olan şey, bu heteronimlerin sadece takma ad olmaması. Her birinin kendi kişiliği, karakteri ve stili vardı. Çalışmasını incelemiş olanlar, bazen Fernando Pessoa’nın yazarın gerçek kimliği olup olmadığını sorguluyorlar. Durum ne olursa olsun, bize olağanüstü eserler bıraktı. İşte, bu yazımızda en akılda kalan sözlerinin yedisini vurgulayarak sizi bu sözler üzerinde düşünmeye davet ediyoruz.
Bilinçdışı – Fernando Pessoa ile yinelenen bir tema
Fernando Pessoa’nın çalışması, içeriği bakımından çok felsefidir. Onun düşünceleri varlığımızın mantığına derin içgörüler sunar. Örneğin, aşağıdaki alıntıda,düşünmenin ve düşünmemenin paradoksunu gösterir, “Yaşam bilinçsizliğinin bilincinde olmak, insan zekamızın en eski görevidir.”
Bu alıntı çarpıcıdır çünkü ilginç bir çelişki ortaya çıkarır. Bilinçaltının varlığını zeka ve bilinçle keşfederiz. İkincisine ulaşılamaz, çünkü bilinçsizliktir ve bu nedenle akla tam erişime sahip değildir. Ve böylece, bu şekilde, sadece daha önce gözden kaçırdığımız şeyleri öğreniriz.
Çevremizdeki dünyayı nasıl gözlemleyeceğimize dair
Bir bakış, kimliği tanımlar. Aynı zamanda kimlik, görünüşü tanımlar. Yani her iki gerçek daima kol kola yürür. Bu yazarın en güzel sözlerinden birinde yansıtılan şeydir, “Benim büyüklüğüm, kendi fiziksel boyutlarıma değil, baktığım şeye bağlıdır.”
Bu demektir ki bakış açınız ne kadar geniş olursa, baktığınız kişi o kadar büyük olur. Ve bunun tersi de doğrudur – dar bir görüşe sahip bir kimse, darlığın istilasına uğramıştır. Mecazi anlamda yükseklik, gerçekliği görme şeklimizi tanımlar.
Kendini bil ve düşün
Pessoa her zaman düşüncelerine karşı mücadele ediyordu. Bunu yapmak bizi özgürleştirebilir, ama aynı zamanda hapsedilebilir. Bize anlamanın neşesini sunar ama öte yandan hayatın tazeliğini alıp götürür. Şair bu gerçeği aşağıdaki sözle kabul ediyor. “Kendimiz hakkında bir şeyler bilmemek yaşamaktır. Kötü noktalarımız üzerine kafa yormak ise düşünmektir.”
Bize anlatmaya çalıştığı şey, hayattaki en hakiki şeylerin sadece basitçe yaşandığıdır. Bu gerçek bolluktur. Öte yandan, her zaman düşünmek sınırlı bir alıştırmadır, bu da sadece kısmi sonuçları getirir ve bizi varlığımızı tam olarak deneyimlemekten alı koyar. Hayat düşünceden daha güçlüdür.
Aşk dediğin nedir hakikaten?
Pessoa, aşkı hayal gücümüzle düşünceler oluşturmak olarak tanımlar. Bunu şu alıntıda görebiliriz: “Asla kimseyi sevmiyoruz: sadece birisine dair sahip olduğumuz fikri seviyoruz. Biz sadece kendi aşk anlayışımızı seviyoruz, sadece kendimizi seviyoruz.”
Sonuçta, yazar sevginin bencil bir yansıtma hâli olduğunu düşünüyor. Diğer insanda ne istediğimizi ya da görmemiz gerekeni görüyoruz. O kişinin gerçekten nasıl olduğunu asla göremeyiz ve onu asla gerçekten tanıyamayız. Sadece kavramsallaştırıyor ve bu kavramsallaştırmaya aşık oluyoruz.
Standart olmayan bir istisna
Pessoa’ya göre her birey sonsuz bir gerçekliktir. Her insan için geçerli genellemeler oluşturamadığımızı söyler. İşte bu yüzden şöyle yazmıştır: “Kural yok. Tüm insanlar, var olmayan bir kuralın istisnasıdır.”
İnsan için ortak bir standardın reddi, bireysel bir özelliğin yüceltilmesi anlamına gelir. Ortak özellikleri ve özellikleri paylaşabiliyor olsak da, her insan farklı ve eşsiz bir dünyadır. Bu anlamda, herkese uygulanabilecek bir kural oluşturabilmemizin bir yolu yoktur.
Başarı ve gizemleri
Bu ünlü Portekizli şair için başarı, inşa edilmesi gereken bir şeydir. “Başarı, başarılı olmaktır, başarı için uygun şartlara sahip olmak değil. Büyük bir arazi parçası bir sarayın inşası için gerekli şartları taşır, ama oraya inşa edilmezse saray nerede olacak?”
Bu harika sözle ile Fernando Pessoa, yeteneğin potansiyeliniz olduğu düşüncesini küçümsüyor.
Bu harika ifade ile Fernando Pessoa, yeteneğin potansiyeliniz olduğu düşüncesini küçümsüyor. Yeteneğinizi tanımlayan şey, uygulamanız gereken erdemler ya da yetenekler değildir. Aksine, yeteneklerinizi belirleyen ve asıl önemli olan şey ne yaptığınızdır.
Ölüm, sonsuz bir tema
Ölümden söz ederken, “bir ölüyü gördüğümde,sanki bir ayrılık gibi geliyor bu bana. Ceset bana terk edilmiş bir takım elbise izlenimi veriyor. Birisi ayrıldı ve artık giydiği eşsiz kıyafetleri giymesi gerekmiyordu.” Bu güzel söz, bedenin gerçekten kim olduğumuzun yalnızca bir cephesi olduğunu vurguluyor. Ölümle beraber bir kişinin varlığı bizi terk eder. Ölü beden artık o kişiyi temsil etmiyordur. Ölen kişi artık orada değildir.
Fernando Pessoa, eserlerini okuduktan sonra asla unutamayacağınız şairlerden biridir. Şiirleri, hayranlık uyandıran bir zeka ile olağanüstü bir duyarlılığı bir araya getirir. Dizelerinde ve satırlarında, inançlarımızı gerçekten sarsabilecek harika fikirler vardır.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.