Duygu Evinizi Havalandırın
Hepimiz, içimizdeki küçük bir duygu eviyle dünyaya geliriz. Hayatta kalmak için ihtiyacımız olan korku, öfke, mutsuzluk, iğrenme ve zevk alma gibi tüm temel duygular buradadır. Temizlenmeye ve bakıma ihtiyacı olan her ev gibi, bu küçük evin de arada sırada havalandırılmaya ihtiyacı vardır. Daha pek çok duyguya kapılarını açmak ve onları orada yaşatmak için daima hazır olmalıdır.
“Başkalarını tanımak bilgelik; kendini tanımak ise aydınlanmadır.”
– Lao Tse
Peki ya bu duygulardan biri bu eve yerleşir ve asla terk etmezse ne olur? Sebebi ister sizin gitmesine izin vermemiş olmanız ister bu duygunun bastırılmış oluşu olsun, bu durum dengenizi bozup sizi mutsuz ederek duygusal sağlığınıza zarar verir.
“Duygusal kabiliyetleriniz yoksa, kendinizin farkında değilseniz, olumsuz duygularınızı kontrol edemiyorsanız, empati kuramıyor ve ilişkilerinizi sürdüremiyorsanız; ne kadar akıllı olursanız olun çok yol kat edemeziniz.”
– Daniel Goleman
Bir belirip bir kaybolan duygular
Hayatınızın bu evresinde, duygu evinize giren çıkanlardan siz sorumlusunuz. Hangi duyguların burada yaşayacağını, hangi duygu ve etkilerin gelip gideceğini, birbirleriyle nasıl ilişkiler kurduklarını ve nasıl tepkilere yol açtıklarını bilmeniz gerekiyor. Bu eve giren duygular nasıl hissedeceğiniz ve nasıl tepki vereceğinizi belirler.
Burası, duyguların aktığı yerdir. Bu duyguları hissedip, tanımlayıp, kucaklayıp sonra da gitmelerine izin verdiğiniz yer… Hoş olsun veya olmasın, hissettikten sonra kaybolmalarına izin vermek zorundasınız.
Duygu evini havalandırmak
Duygu evinizin odalarını havalandırmaya kapana kısılmış duyguları serbest bırakmak da dahil. Örneğin, öfkeli hissetmeyi kendinize izin vermezseniz onu içinize kilitlemiş olursunuz. Ve eğer bu öfke yığınını kontrol edemezseniz hınca ve küskünlüğe dönüştürürsünüz. Kıskançlık, alınganlık, imrenme gibi istenmeyen duyguları kilitlemek daha sonra sizin ve çevrenizin canını yakabilir. Çünkü bir noktada dışarı çıkar ve negatif etki yapar.
Yeni duyguların girmesine izin vermek için pencereleri açmak, hayatın dinamik akışının bir parçasıdır. Kendinizi içinizde zincirlenmiş acılar yüzünden sevmeye ve zevk almaya kapatırsanız, gelecekte işinize yarayacak duyguları kapıdan çevirmiş olursunuz.
Kendinizi duyguları hissetmekten alıkoyamazsınız. Her ne kadar hoş olmayan duygular olsa da, bunlar durumdan ders çıkarabilmek için gereklidir. Hayatınıza yeniden yön vermek için ihtiyacınız olan duygulardır.
Duyguları anlamak
Bütün duyguların bizi yönlendirmek için söylediği şeyler vardır. Başkalarına, kendimize ve hayatımıza nasıl bağlı olduğumuza yönelik bilgi verirler. Tanımlayabilirsek bunları, isimlendirirsek, kabullenirsek ve gitmelerine izin verirsek onları anlayabiliriz. Bize engel çıkaramazlar böylece.
Doğru yönetebilirseniz bu duyguların hepsi güzeldir. Ama hayatın akışına karşı geldiğiniz zaman hoş görünmemeye başlarlar.
Doğru olduğunu düşündüğünüz bir şeyin aslında öyle olmadığını öğrendiğiniz zaman hayal kırıklığına uğrarsınız. Her şey sizin sandığınız ya da olmasını istediğiniz şekilde gelişemez ancak bu cesaretinizi kıracak bir duruma dönüşmemeli. Bu, öğrenmenize yardım edecek bir avantaj olmalı. Özenme ve yoğun, uzun süreli kıskançlık duyguları sosyal ilişkileri zorlaştırır. Bu duygulara alışılabilir ancak başkaları için mutlu olmaktan alıkoymaya başladığı zaman işler değişir.
Mutsuzluk, acı veren bir kaybın ardından gelir ve sizi bu durumla mücadele etmeye zorlar. Bunun farkında olmalı ve başka türlü yaşamalısınız. Öfke, birinin ya da bir şeyin, istediğinizi elde etme yolunda engel oluşturmasından kaynaklanır. İğrenme ve isteksizlik ise, sizin için sağlıklı olmayan bir şeyden uzaklaşma isteğidir. Korku, tehlikeyi işaret ederek savunmaya geçmeniz için sizi uyarır.
Mutluluk, yapmaktan keyif aldığınız şeyi tekrarlamaktan geçer. Sürpriz, öğrenmeye açık olmayı teşvik eder. Gördüğünüz gibi, her duygu bize bir şeyler anlatıyor ve belli şekilde hissetmemizi sağlıyor. Bu yüzden, duygularımızı nasıl yöneteceğimizi bilmek zorundayız.
Memnuniyet ise, her gün karşımıza çıkan onlarca küçük güzellikte saklıdır; bir arkadaşın gülümsemesi, bir şarkı veya güzel bir yemek…
Duyguları paylaşmak
Duygularınızı yönetme biçiminiz onları pozitif veya negatif olmaya yönlendiren şeydir. Her biri bir şekilde gerekli olsa da bazıları diğerlerinden daha iç açıcıdır. Ancak ister hoş olsunlar ister olmasınlar, paylaştığınız sürece güzelse çoğalacak; iç karartıcıysa azalacaktır. İyi bir sosyal desteğe sahip olarak, istenmeyen duyguları farklı bir pencereden görmeyi, diğerlerini ise paylaşarak çoğaltmayı başarabilirsiniz.
Belli bir duyguya hapsolduğunuzu düşünüyorsanız veya üzüntü ve öfke duyarak çok zaman geçirdiyseniz ve sosyal ilişkilerinizden artık zevk alamıyorsanız duygularınızın kontrolünü ele alma vakti gelmiş demektir. Böylece çevrenizden başlayarak bu duruma sebep olan unsurları değiştirebilirsiniz. Duygularınızı doğru şekilde düzenlemek tamamen sizin elinizde. Böylece içinizdeki bu küçük eve duygular girip çıkabilir ve içinde bulunduğunuz sıkışıp kalma hissinden kurtulabilirsiniz.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.