Dürtü Kontrol Bozuklukları

Dürtü kontrol bozuklukları insanların büyük bir bölümünün yaşadığı sorunlar arasında yer almaktadır. Bu yazımızda, bu çerçevede yer alan bozukluklardan en yaygın olanlarını ve bunların temel özelliklerini konu alıyoruz.
Dürtü Kontrol Bozuklukları

Son Güncelleme: 02 Ocak, 2021

Her insanın birbirinden farklı pek çok dürtüsü vardır. Ancak bunlar her zaman kapasitemizin sınırlarını aşmaz ve bu dürtüleri kontrol altında tutabiliriz. Diğer yandan her zaman olmasa da bu tür olgular ne bizim ne de başkalarının hayatlarında önemli bir yer edinecek kadar yoğun bir biçimde hissedilmezler. Yani bu tip durumları dürtü kontrol bozuklukları ya da dürtü kontrolünde yaşanan eksiklikler nedeniyle ortaya çıkan bozukluklar olarak adlandıramayız.

Konuya giriş yapmadan önce bu alanda çok kritik bir kavramı tanımlamak doğru olacaktır: dürtüsellik ya da dürtülerine hakim olamama. Moller, Barrat, Dougherty, Schmitz ve Swann (2001)’a göre dürtüsellik, hızlı ve plansız hareketlerin yapılması için bir öneğilimdir. Bu süreçte içsel ya da dışsal uyarıcılar rol oynayabilir. Bu tür hareketler hem dürtüsel davranan kişi hem de diğerleri açısından olası olumsuz sonuçlar düşünülmeden yerine getirilir. Bu reaksiyonlar örneğin bir telefon görüşmesi gibi görünür ya da açık olabilir. Ancak öte yandan bir kişiyle konuşmayı hayal etmek gibi gözlemciden gizli bir biçimde de gerçekleşebilir.

Eğer vaka hafifse ortaya çıkan olumsuz sonuçlar da alarm verecek seviyede ciddi noktalara ulaşmaz. Bu aşamada dikkat edilmesi gereken en önemli konu uzun süreli vakaların ciddi anlamda acıya yol açma potansiyelidir. Rahatsızlık vardır ve bilinmektedir ancak hafif olarak yaşandığı için bu durumu yaşayan kişi ya da etrafındaki insanlar bu konuda herhangi bir girişimde bulunmazlar. İşte bu nedenle de bir tür kronikleşme durumu ortaya çıkar ve sonuçta soruna müdahale konusunda önemli bir direnç oluşur. Sorunun varlığını sürdürme yoğunluğu incelendiğinde erkeklerde daha uzun süre devam ettiği görülmektedir. Ancak erkekler ve kadınlar arasındaki farkın azaldığı ve bu sürenin rahatsızlığın özel niteliklerine bağlı olarak değiştiği de gözlenmektedir.

Bu yazımızda, DSM IV’te yer alan dürtü kontrol bozuklukları ile ilgili temel rahatsızlıkları konu alıyoruz.

bağırdan bir adam

Aralıklı Patlayıcı Bozukluk (APB)

Bu bozukluğun baş aktörleri öfke ya da kızgınlıktır. Bu vakalarda görülen duygusal enerji kişinin kapasitesini tam anlamıyla aşar. Bu yüzden de kişi içinde bulunduğu durumdan çıkmak için agresif davranabilir ve etrafında önemli ölçüde zarara neden olabilir.

Bu noktada hem fiziksel hem de sözlü agresiflikten bahsettiğimizin altını çizmek gerekir. Bu durumu bazı istismarcı kişilerde gözlemlemek mümkündür. Ancak böyle davranan her insanın bu bozukluğu taşıdığı da söylenemez. Bu bağlamda, kişide çocukluk döneminden kalma öfke nöbetlerinin bir tür devamını görürüz. Ancak verdiği zarar derecesi elbette aynı değildir. Çünkü bir çocuğun kuvveti ile bir yetişkinin kuvveti arasında önemli oranda bir fark bulunur.

Bu tür vakalarda kişilerin, aynı enerjiyi başka konulara yönlendirme konusunda yardım aldıklarında ciddi anlamda ilerledikleri görülmektedir. Bu bağlamda, egzersiz, beslenme dengesi ya da uyarıcı etkenlerden uzaklaşma gibi bazı önleyici faktörler uygulamaya konulabilir. Ancak bunun yanında kontrolü kaybettiklerini düşünüyorlarsa doğrudan mücadele yöntemleri de devreye sokulabilir. Çünkü bu tür durumlarda artık gerçek anlamda müdahale etme ihtiyacı ortaya çıkmış olabilir.

Kleptomani (Çalma Hastalığı)

Bu tür vakalarda, kişinin kaygılarını yatıştırması ve bastırması için bir şeyleri çalma yöntemini tercih ettikleri görülür. Bu hareket, pek çok kez sakinleştirici bir faktör olarak araçsal davranış kategorisi içinde kendisini gösterir. Bu nedenle çalışan şeyin kişinin ihtiyaçlarına cevap vermesi ile herhangi bir şekilde ilgisi yoktur.

Bu rahatsızlık belki de toplum içinde en fazla bilinenler arasında yer almaktadır. Çünkü bu hastalıktan mağdur olan kişiler arasında herkesin sinemadan ya da televizyondan tanıdığı ünlü insanlar da bulunmaktadır. Bunlar arasında belki de en ironik olanlarından biri Breaking Bad adlı yapımdan tanıdığımız Marie Schrader‘dir. Gerçekliği tam anlamı ile gözler önüne seren bu vakada, problemin bir yandan sistematik bir biçimde reddedilmesi, ancak aynı zamanda utanç duygusunun tehditkar davranışlar üzerinden nasıl bir enerjiye dönüştüğünü gözlemlemek mümkündür.

Öte yandan kleptomani rahatsızlığı bulunan kişiler, en zor adım olan bu sorunu yaşadıklarını kabullenmeyi başardıkları anda davranışlarını da önemsizmiş gibi göstermeye başlarlar. Çaldıkları şeyin basit bir detay ya da bir dükkana, bir süpermakete ya da bir aileye hiçbir şekilde ciddi zarar vermeyecek bir şey olduğunu ileri sürebilirler. Bu davranışın kendilerine çok iyi geldiğini – kaygılarından kurtulduklarını – ve aynı zamanda kimse için büyük bir sorun yaratmadığını düşünürler. Bu noktada, insanı teşvik eden şeylerin devamını sağlamak için gerekli nedenleri üretme ve bunları gerçek şekillere sokma konusunda beynin inanılmaz bir işleve sahip olduğunun altını çizmek gerekir.

Dürtü Kontrol Bozuklukları: Patolojik Kumar Bağımlılığı

Patolojik kumar bağımlılığında kaygıların yatıştırılması amacıyla kullanılan yöntem, bu aktivite nedeniyle insan bedeninin ürettiği adrenalindir. Kumar bir tür bağımlılık olarak işlev görmeye başlar ve bu bağımlılık maddi anlamda oldukça pahalıya patlayabilir. Bir kumar oyuncusu belirli bir anda kazanabilir ancak günümüze dek derlenmiş olan sayılar ve istatistikler uzun dönemde her zaman kaybettiklerine işaret etmektedir. Zaten aksi halde bu alanın bu denli karlı olduğu söylemek mümkün olmazdı.

Sonuçta bu karaktere sahip oyuncular ekonomik olarak doğrudan, ilişkiler anlamında ise dolaylı olarak kumar bağımlılığının birer kurbanı olurlar. Bu sorun genellikle sonuçları ciddi boyutlara ulaştığında fark edilir. Başlangıçta hem çevre hem de kişi açısından bu aktivitenin son derece normal olduğunu öne sürmek kolaydır. Çünkü harcanan rakamlar ufaktır. İlk ciddi uyarı işareti geldiğinde ise kişi genellikle bu davranışını gizlemeye çalışır. Böylece kendisi ile oynadığı oyun arasına kimsenin girmemesini sağlamayı amaçlar.

Diğer yandan bu aktivitenin kendisi de kişinin hem fiziksel hem de mental anlamda enerjisini sömürmeye başlar. Boş zamanlarını nerede ve nasıl oynayacağını düşünmekle geçirir. Her durumda kazanacaktır ve hiç kimse onu yakalayamayacaktır. Ancak kişi oynamaya devam ettikçe her geçen gün daha fazla para yatırmaya başlar ve bu sayede büyüyen deliği kapatmaya çabalar. Bu süreçte gittikçe gerçekçi olmaktan uzaklaşan fikirlere kapılır. Uzun zamandır kaybettiği için her şeyi bir anda tersine çevirecek o oyunu oynamaya gitgide daha da yaklaştığına inanır. Bu tür düşünceler tüm kayıplarını kabul edip anlama sürecindeki duygusal etkiye karşı bir tür yumuşatıcı yastık görevi görür.

Yukarıda detaylarını verdiklerimiz rahatsızlıklara ek olarak dürtü kontrol bozuklukları arasında piromani (yangın çıkarma hastalığı), trikotilomani (saç çekme bozukluğu), Diyojen sendromu ya da belirli olmayan dürtü kontrol bozukluklarını da saymak mümkündür. Ancak her durumda yukarıdaki üç temel rahatsızlık teşhisin hangi kategori içinde olması gerektiğini anlama konusunda fikir sahibi olmamıza yardım edecektir.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Moeller, F. G., Barratt, E. S., Dougherty, D. M., Schmitz, J. M., & Swann, A. C. (2001). Psychiatric aspects of impulsivity. The American journal of psychiatry, 158(11), 1783–1793. https://doi.org/10.1176/appi.ajp.158.11.178


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.