Logo image
Logo image

Ayrımsal Epidemiyoloji: Zeka ve Ölüm Oranı

4 dakika
Ayrımsal epidemiyoloji, sağlık sistemini kullanan insanların tedavilerine devam edip etmemesinde rol oynayan faktörleri araştıran yeni bir bilim alanıdır. Araştırmaların odağında yer alan iki konuyu bugün sizlerle paylaşıyoruz: beş büyük kişilik faktörü ve zekanın G faktörü.
Ayrımsal Epidemiyoloji: Zeka ve Ölüm Oranı
Son Güncelleme: 08 Aralık, 2019

Ayrımsal epidemiyoloji dalının esas amacı zeka (ya da G faktörü), karakter özellikleri ve ölüm oranı arasındaki bağlantıları kurmaktır. 

Edinburgh Üniversitesinde 2017 yılında yürütülen bir araştırmada, çocuklukta gösterilen zeka belirtisi ile muhtemel ölümler arasında bir bağlantı olduğu keşfedildi. Bu, kişinin 11 yaşındaki zekası ne kadar yüksekse 80 yaşından fazla yaşama ihtimali de o kadar yüksek demekti.

Yani bu araştırmalar; G faktörü ile sağlıklı alışkanlıklara göre yaşamak, verilen ilaçları kullanmak, tedavileri aksatmadan uygulamak, egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek arasında bir bağlantı olduğuna işaret ediyor.

Ayrımsal Epidemiyoloji

Bu da demek oluyor ki; mantık yürütme, plan yapma, problem çözme, soyut düşünme ya da komplike fikirleri anlama gibi bilişsel işlevlerimize yardımcı olan zekamız, ömrümüzün ne kadar uzun olduğunu belirleyen faktörlerden biri olabilir. Eğer G faktörünüz 85’in altında kalıyorsa, araştırmacılara göre bu durum risk teşkil ediyor.

Görünüşe göre G faktörü sadece hasta olunduğunda tedavi almaktan ibaret değil. Bunun yanı sıra, beklenmedik kazaları öngörmek ve önlemek için de önemli. Bazı araştırmalardan elde edilen bulgular, IQ’su 85’in altında olanların 115 ve üstü olanlara göre üç kat daha fazla araba kazası geçirme ya da ölme riski olduğunu destekler nitelikte.

Bu gibi sonuçları çıkarmanın zor kısmı ise her insanın aynı tedavileri alamaması ve sağlık sistemimizin G faktörünü herhangi bir şekilde hesaba katmaması. Ancak eğer bunları yapmak mümkün olsaydı, IQ’su düşük insanları daha iyi bir şekilde tedavi etmek de mümkün olurdu.

Bunu gerçekleştiriyor olsaydık bile mevcut sağlık sistemimizde erişilebilirliğin olmaması sorunu ile baş ediyor olurduk. İlk başta bu tam anlaşılmayabilir, fakat sağlık hizmetini geliştirmenin yolu daha fazla hizmet sağlamak değil. Bunun çözümü, G faktörü ve kişilik özelliklerine göre kişiye özel doğru hizmeti verebilmek.

Some figure

Ölüm oranı ve kişilik

G faktörü kişinin ölüm oranını etkileyen tek faktör değil. İşin bu kısmını çalışan alan da sadece ayrımsal epidemiyoloji değil. Goldberg’in beş kişilik özelliğinde listelediği; yeni deneyimlere açık olmak, sorumluluk duygusuyla hareket etmek, dışadönüklük, uyumluluk ve nevrotiklik özellikleri de tıbbi bakımda önemli rol oynuyor.

Kişilik özellikleri bağlamında, bu özelliklerin bazı bozuklukların kökeninde yatıyor olabilme ihtimalini araştıranlar da oldu. Örneğin, sorumluluk duygusu alkol, kenevir ve tütün kullanımıyla ilgili. Nevrotiklik ise depresyon, anksiyete ve fobilerle. Cana yakınlık da obsesif kompulsif bozukluğu (OCD), takıntılı olma ve şizofreniyle ilişkilendiriliyor.

Aynı şekilde bu kişilik özellikleri genel sağlık durumuyla da oldukça ilintili. Kişiliğin bütüncül modelini göz önüne aldığımızda, bazı faktörlerin diğerlerine göre daha önemli olduğunu görebiliriz.

Değişken duyguları kontrol eden sorumluluk duygusu ya da öz-denetim bu şekilde işliyor. Örneğin, uyumluluk özelliğine sahip olmak mantıksız inançlar, agresiflik ve dürtüsellikle daha çok ilgili.

Bu durumda, bir doktorun tedavi planı çıkarırken kişinin sorumluluk duygusuyla hareket etme eğilimini de hesaba katması gerekiyor. Elbette diğer kişilik özelliklerine de bakarak yine aynı temele dayalı bir süreç belirlemeli.

Psikolojik profillerle fenokopiler

İnsanların G faktörüne göre tedavi planlama fikrini iyice kavradığımızda ayrımsal epidemiyolojinin önemini daha iyi görebiliriz. Eğer araştırmacılar bu alanda çalışmalar yapmaya devam ederse, kişinin genlerine ve çevresiyle olan etkileşimine göre profiller oluşturmak mümkün olacaktır.

Bu da kişinin zekasının ve kişilik özelliklerinin hayatını yaşama şeklini nasıl etkilediğini daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Böylece ameliyat, belirli ilaçların kullanımı ya da sağlık kontrolü gibi prosedürleri planlamak için ideal yolu bulmamıza rehber olacak psikolojik profiller geliştirebileceğiz. 

Some figure

Uygulamaya geçirebileceğimiz şeyler

Ayrımsal epidemiyoloji ve bireysel genetikler üzerindeki çalışmalar henüz yeterli seviyeye ulaşmamış olsa da; sağlık kontrolleri, ameliyatlar ve ilaç kullanımı konusunda bazı uygulamaları hayata geçirmeye başlamak mümkün. İlk adım olarak farklı IQ birimleri olan herkes adına fırsat eşitliği sağlamaktan başlayabiliriz.

G faktörüyle alakalı bir başka konu ise uygulamasının kolay olması. Örneğin, tedavi talimatlarını sadece belirli bir okuma seviyesindekilerin anlayacağı şekilde vermemek, hastanın tam olarak ne yapması (ve yapmaması) gerektiğini doğru bir iletişimle aktarmak, halkın genelinin kolayca anlayabileceği bir düzeyde yönlendirmeler yapmak, daha basit bir dil kullanmak ve gereksiz bilgiler dahil etmemek.

Kişilik özellikleri konusunda ise her hastanın belli başlı özellikleri dikkate alınarak kişiselleştirilmiş tedaviler uygulanmalı. Kişiliğine göre doğru ilacı vermek gibi geniş çaplı bir konu ele alınabilir.

Örneğin, dışadönüklüğü fazla olan birine sosyal hayatını etkileyecek ilaçlar vermemek gibi. Sorumluluk duygusu fazla olan birine ise konsantrasyon bozan bir ilaç vermek yan etkisiyle başa çıkmasını zorlaştıracaktır. Uyumluluk konusunda başarısız biriyle de direkt olarak tedaviyi takip etmeye yönelik bir ilişki kurmak üzerine çalışmak işe yarayabilir.

Bütün bunlar sağlık sisteminden maksimum fayda almaya yardımcı olmaktan çok daha fazlasını sağlar. Bunların yanı sıra, sistem daha etkili ve hızlı işler, hastaların tedavilerini uygun şekilde uygulama oranı artar.

Hastanın zeka seviyesini ve kişilik profillerini bilmek, doktorların sağlıksız davranışları önlemeye yönelik planlar geliştirmesine yardımcı olur. İnsanların bilgiyi nasıl ve ne kadar kavradığını bildiklerinde, bu bilgiyi aktarmanın en iyi yolunu da bulabilirler.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Colom, R. y Flores, C. (2001). Inteligencia y Memoria de Trabajo: La relación entre factor G, Complejidad Cognitiva y Capacidad de Procesamiento. Psicologia: Teoria e Pesquisa, 17(1), 037-047.
  • Colom, R. (2017). Epidemiología cognitiva: un estudio poblacional prospectivo. España. Recuperado de: https://robertocolom.wordpress.com/2017/12/15/epidemiologia-cognitiva-un-estudio-poblacional-prospectivo/

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.