Arkadaşlık Gülmek Demektir
Dostluk, beklenmedik ve şiddetli bir şekilde gülmek demektir, çok güldüğün için kızardığın ve gözlerinden yaş geldiği için insanların sana baktığı, içindeki derdi tasayı alıp götüren bir kahkahadır.
Arkadaşlığın birçok iyi etkisi vardır, ancak bunların arasında en can alıcı kısmı, şüphesiz birisi ile doya doya gülmekten zevk almaktır. Tıpkı ağlamak, olan biten her şeyi içine atıp, sessiz sessiz ağlamaktan daha iyi olduğu gibi, kahkaha atmak, gülümsemekten daha da faydalıdır.
Çılgınlıklarımızı, kahveyi, yüksek sesli kahkahaları paylaşabileceğim arkadaşlarımı seviyorum. Onları seviyorum çünkü bu arkadaşlıklar nasıl olup bittiğini bilmeden, tesadüfen meydana geliyor ve o güzel insanlar gerçek ailemizin bir parçası haline geliyorlar.
Aslına bakacak olursanız, çok güldüğünüz için karnınızın ağrımasından daha tatlı bir acı yoktur. Bu durum, sosyal açıdan uyumlu bir karakter olduğunuzu ve mutlu olduğunuzu yansıtır ve dostlarınız ile dolu dolu gülmek, üzüntünüzü ve hayal kırıklığınızı mutluluğa çevirir.
Ağrıyı hafifleten kahkahalar
Mizah, sıkıntıdan ortaya çıkabilecek en takdire şayan şeydir ve bu güzelliği bizim için önem arz eden insanlarla paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Kadınlar söz konusu olduğunda, dostluk kolayca sahip olduğumuz en iyi günlük desteğimizdir ve duygusal rahatlamayı ve içimizi boşaltmayı sağlamaktadır.
Aslında, Psychology Today’de yayınlanan bir araştırmaya göre, erkekler arasındaki dostluk, kadınlar arası dostluktan daha etkilidir ve daha az duygusaldır. Kurulan bağı, kadınlarınki kadar yakın ve anlamlı olsa da, erkekler arası kurulan dostluk ve arkadaşlıklar, anlayış, samimiyet ve moral açısından desteğe bu kadar derin bir seviyede ulaşmaz.
Zor zamanlarda, bir arkadaşın bize vereceği tavsiye karanlıkta parlayan bir ışık gibi, düşüncelerimizin uçup gitmesine ve gerginliğin hafiflemesine olanak sağlar. Ardından başka birisi içinde bulunduğumuz durum ile ilgili komik bir laf eder ve böylece yaşam boyu çektiğimiz sorunların yegane ilacı ortaya çıkar: kahkaha.
Bir beyin yapıştırıcısı olarak kahkaha
Kahkahalar önemsiz, bazen kısa ömürlü, bazen de kaotik, sarsıcı veya saçma olarak görünebilir, ancak beynimiz için bir tutkal görevi görür. Bir kahkahanın ardında her zaman bir anlam vardır ve bir duygunun bu tür sosyal manalara karşılık gelmesi nadir görülen bir olgudur.
California Los Angeles Üniversitesinde (UCLA) bir profesör olan Greg Bryant, bir şeye gülen iki insanın kahkahasını birkaç saniyesini dinleyerek, arkadaş olup olmadıklarının öğrenilebileceği ilginç bir çalışma yapmıştır. Bu çalışma, antropologların zaten bildiği bir şey ortaya koyan birçok farklı ülke ve kültürde gerçekleştirildi.
Kahkaha, evrimsel gelişimimizin bir parçasıdır; ayrıca insanlar arasındaki işbirliğini destekleyen içgüdüsel bir mekanizmadır. Beyin, bize sosyal bağlarımızın iyi düzeyde olduğunu, gülmenin hayatta kalmak için gerekli olduğunu, dolayısıyla kahkahanın muazzam bir duygusal mıknatıs gibi davrandığını bize sürekli olarak hatırlatır. Kahkahanın yoğunluğunu, müziğini ve ayarını belirleyebiliyorsanız, bunun ne tür bir ilişkiye dönüştüğünü anlayabilirsiniz.
Bununla birlikte, birbirlerinin gözlerinin içine bakarak anlaşabilmeyi ve kalpten gelen bir sıcaklık ile yakınlık kurmaya ek olarak görülen kahkaha, bir ömür boyu sürecek dostlukların temelini atar. Bunlar ayaklarımızı yerden kesen duygusal bağların, günün yorgunluğunu sindiren şeker gibi bir muhabbet, bu olağanüstü insanlar var olduğu sürece, dünyayı her zaman yaşanacak bir yer olduğuna bizi ikna eden sihirli bir formüldür.
Bu nedenle, kahkaha atmak hayata tutunmamıza yardımcı olur ve bizi birbirimizle birleştirir. Beynimiz mutlu oldukça, stresi, gerginliği ve korkuyu hafifletip, bizi endorfinle ödüllendirir.
Bununla birlikte, başta da söylediğimiz gibi, ne küçük gülümsemeler ne de içimizde tuttuğumuz göz yaşlarımızı bizi iyileştirmez. Ağlamak bizi iyileştirir ve kalbi mutlu eden de içten gelen bir kahkahadır.
Sonuç olarak, bir İngiliz psikolog ve LaughLab araştırmacısı olan Richard Wiseman’ın, yaptığı araştırmalarda katılımcılarının mizah anlayışını değerlendirmek için sıklıkla kullandığı küçük bir şakayı sizler ile paylaşacağız. Bu şakayı okurken, katılımcılara hiç bir zaman unutulmaması gereken en önemli şey hatırlatıldı: Gülmek için en uygun zaman şimdi.
“Sherlock Holmes ve Dr. Watson kamp yapmaya gitmişler. Çadırlarını yıldızların altına kurup, uykuya dalmışlar. Gecenin bir saatine, Holmes, Watson’u uyandırdı ve şöyle dedi: “Watson, yıldızlara bak ve bana ne gördüğünü anlat.”
Watson: “Ben sadece milyonlarca yıldız görüyorum.”
Holmes : “peki bu ne anlama geliyor?”
Watson: “Yani, eğer oralarda bir yerlerde milyonlarca yıldız varsa ve bunlarda bir kaçında yaşanabilecek bir ortam varsa, o zaman dünyamız dışında başka hayatlar ve yaşamlar da vardır demektir.”
Ve Holmes: “Watson, aptal mısın sen? Yıldızları görebiliyorsak, o zaman biri başımızın üstündeki çadırları çalmış demektir.”
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.