Anoreksi: Aşırı Zayıf Olmak, Buzdağının Görünen Kısmıdır
Anoreksi, sadece aşırı zayıf olma isteğinden ibaretmiş sanılıyor, oysa buzdağının sadece görünen kısmı bu. Anoreksi, yüksek ölüm oranına sahip karmaşık bir hastalıktır. Bu sebeple, hastalığı belirtisiyle karıştırmamamız gerekir.
Çoğu insan, bu zayıf olma ihtiyacının bir tür kendine zarar verme çabası olduğunun farkında değil. Çoğu insan için kontrol edemedikleri bir problemle başlar her şey ve böylelikle kendilerini korku ve savunmasızlıktan korumak için beslenme şekillerini sıkı bir şekilde kontrol etmeye çalışırlar. Beden imajlarında pozitif teşvik bulabilme ihtiyacını duyarlar. Bu, kendi yaşamları ve hayatta kalmalarının bile önüne koydukları bir ihtiyaçtır.
Anoreksi, her gün bütün gün yemeği düşünmektir.
Peki bu neden yaşanır? Ruhsal bir sorun mudur, yoksa kişinin kontrolü dışında olan ve beyni etkileyen başka faktörler mi var? Bugün bu sorulara cevap bulacağız ve zayıflık takıntısının, anoreksi hastalığının yalnızca küçük bir parçası olduğunu göstermeye çalışacağız.
Anoreksik bir kişinin aklından neler geçer?
Anoreksik insanlar, gıda tüketimlerini bilinçli bir şekilde azaltırlar. Bu durum öyle bir boyuta ulaşır ki kimi zaman hiç yemek yemezler.
Peki, buna bir bozukluk diyebilir miyiz? Gerçek şu ki bu terim, biraz kafa karışıklığına yol açabilir. Ama bildiğimiz bir şey var ki bu durum, kişinin zihninin sürekli olarak yemek yemenin sonuçlarıyla meşgul olduğu kompülsif bir davranıştan kaynaklanmakta.
Bu durum, anoreksik bir kişinin beyninin sağlıklı bir insanınkiyle aynı şekilde çalışmadığını gösterir. Hepimiz, zevk ve ödüle karşı cevap verme sistemine sahibiz ve bu yaşamımızın devamı için çok önemli. Anoreksiden muzdarip insanlar için ise sistem değişmiş durumda.
Mesela, sağlıklı bir insan acıktığında yemek yer ve beyni, olumlu bir tepki verir. Bu şekilde, yemekle sağlıklı bir ilişki kurarlar. Ama anoreksiden muzdarip insanlarda aynısı olmaz çünkü onlar pozitif ve negatif uyarıcı arasında ayrım yapamazlar.
Açlığa dayanmak, asla bir zafer olarak algılanmamalıdır.
Ama hepsi bu değil. Bir çok nörobiyolog, anoreksik insanlarda açlığı tespit eden beyin kısmıyla iletişim kuran nöronların işlevinde değişim olduğunu belirlemiştir. Bu alan ilginç bir şekilde duygular, hisler ve beden algısıyla ilişkilendirilen bölgeye rastlar.
Hormonların da bu durumda payı vardır. Anoreksik insanlarda iştah ve kiloyu uyaran hormonlar, düşük seviyelerdedir ve bu durum, ciddi yeme bozukluklarına yol açar.
Zayıf olmayı istemek
Anoreksinin, beyinde değişmiş bir ödül sistemini yansıtan değişiklikleri nasıl yarattığını gördük. Peki, hepsi bu mu?
Bu hastalıktan muzdarip insanlar ayrıca benzer psikolojik özellikler göstermektedir. Bunların bir kısmı, bazı insanlarda daha fazla öne çıkmaktadır. Bir kişide bütün özelliklerin mevcut olması gerekmez.
- Düşük öz saygı. Bu özellik, beden imajıyla ilişkilendirilmekte ve takviyelerden bağımsız görülmektedir.
- Her şeyi kontrol etme ihtiyacı. Bedenleri ve yedikleri yemeyi kontrol etmeye çalışırlar ve bunun kontrol edebildikleri tek şey olduğunu düşünürler.
- Kimlik arayışı. Bu durum, kişide çok fazla endişeye yol açar.
- Ruh hâlinin sürekli değişmesi. Aşırı sevinçle depresyon arasında gidip gelirler.
Anoreksik insanların ortaya koyabileceği birkaç özellik böyledir ama çok daha azla belirti vardır. Görebileceğiniz gibi öz saygı çok önemlidir. Kişinin yemek yemeyi bırakmasını istemesine neden olan başka nedenlerle ilgilidir.
Anoreksi, yemekten kaçmakla başlar ve binlerce bahaneyle devam eder.
Bir uzmanın yardımı olmaksızın ve teşvik gibi başka unsurlar üzerinde çalışmadan kişiye yemek yedirmek gibi tek bir stratejiyle müdahale etmeye çalışmak, kişinin davranışını saklayarak sizi kandırmada daha başarılı olmasından başka işe yaramaz.
Bu, bir yardım çığlığı ya da daha derin bir problemin kendini gösterme şekli olabilir. Sorun sadece dış görünüşle, yemek yiyip yememekle ilgili değildir. Anoreksinin ardında boğulmakta olan bir insan vardır. Derin iç sorunlar söz konusudur ve bunların da tedavi edilmesi gerekmektedir. Elbette, beslenme eksikliği, ölümcüldür ama sadece bu sorunla ilgilenmeniz gerektiği anlamına gelmemektedir bu durum. Bunun yerine hastalığa yol açan acıyla ilgilenmeniz gerekmektedir.
Anoreksi, daha güzel gözükmek için zayıf olmak demek değildir problemler, güvensizlikler, acı ve üzüntü demektir. Yemek yememek, kendinizi kötü hissetmenin yollarından biri olduğu gibi kötü hissetmekten kaçmanın da yoludur. Bu davranışı teşvik eden şey, acı çekmekten kaçmak ve kişinin iradesinin zayıfmış ve değersiz biriymiş gibi hissetmekten uzaklaşmak istemesidir.
Böylece anoreksik kişiler tıpkı bir aslan ya da yılandan korkar gibi yemek yemekten korkmaya başlar çünkü kurmaya çalıştıkları kontrol edilebilir dünyanın en azılı düşmanı olarak görürler onu. Bütün o kara günlerin içinde bir kere olsun gri bir gün yaşamanın tek umutları olduğu bir dünyadır bu.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.