Yetiştirdiğimiz Çocuklar Sahip Olmayı İstediğimiz Çocuklar Değil
Toplum olarak, gözlerimizi geleceğe ve bir sonraki neslin yaratacağı dünyaya çevirmekten vazgeçemeyiz ve vazgeçmemeliyiz de. Biz emekli olduğumuzda, toplumu ayakta tutacak önemli kararların ve hazırlıkların sorumluluğunu onlar üstlenecekler. Bugünün çocukları yarının yetişkinleri.
Bu yüzden çocuklarımızı yetiştirme şeklimizle ilgili endişelenmemiz çok normal. Dünya değiştikçe onlar için koyduğumuz kurallar da değişiyor. Tıpkı oyuncakları, ilgi alanları, korkuları ve istekleri gibi, her geçen nesille birlikte çocukları yetiştirme şeklimiz de evrim geçiriyor.
Örneğin fiziksel olarak ceza vermenin uygun bir disipline etme şekli olduğuna artık inanmıyoruz. Böylece sınıflarda şiddet de son buldu. Bunu, öğretmenlere, otoritelerini gösterebilecekleri ve cetvelle vurmak gibi bir şiddetin yerini alan başka disipline etme yöntemleri sağlayarak yaptık. Bu sayede güç dengesi öğrencilerin lehine olacak şekilde değişmiş oldu. Çocuk oldukları için bilgisizler ve artık çok güçlüler.
Çocuklarımız için ne istiyoruz?
Kısa bir zaman önce, internette dolaşırken burada bolca bulunan meydanlardan birinin fotoğrafına denk geldim. Sıra dışı bir güzelliği yoktu ve fotoğraf profesyonel bir fotoğrafçı tarafından çekilmemişti. Daha çok hızlıca, neredeyse kazara çekilmiş gibi görünüyordu.
Fotoğrafla ilgili ilginç olan şey çekildiği anın ötesine geçmiş olmasıydı. Birkaç sokak lambasında “yasak” işaretleri asılıydı. Üst üste pek çok işaret. İlki top oynamayı, ikincisi bisiklete binmeyi, üçüncüsü ise patene binmeyi yasaklıyordu. Neden doğrudan “çocuklar yasak” yazmadıklarını merak ettim. Öyle yapsalar en azından birden fazla yasak işareti asmalarına gerek kalmazdı. Hem daha rahat hem de daha ekonomik olurdu.
İlki top oynamayı, ikincisi bisiklete binmeyi, üçüncüsü ise patene binmeyi yasaklıyordu.
Kısa bir süre sonra başka bir sahneye doğrudan tanıklık ettim. Öğleden sonrayı geçiyordu. Bir anne ve baba bebek arabasındaki sakin çocuklarını gezdirerek huzurlu bir yürüyüş yapıyorlardı. Çocukların her zaman yaptığı gibi (şimdi hatırlamasak da küçükken bizim de yaptığımız gibi) çocuk bir anda ağlamaya başladı. Anne ve babasının stratejisi çok netti – baba cebinden telefonunu çıkardı ve çocuk adeta beklediği oymuş gibi telefonu alıp sakinleşti.
Kendi kendime “çocuğun ağzına bir kalıp sabun koysaydı veya eskiden dediğimiz gibi ‘okkalı’ cinsinden bir tokat yapıştırsaydı da aynı şey olurdu” diye düşündüm. Çocuk ağlamayı bırakır, pasif duruma geçer ve anne babasının huzurunu bozmayı bırakırdı. Gerçek şu ki, çocuklar çok güzel ve sevimliler ama aynı zamanda gerçekten yaramaz ve huysuz da olabiliyorlar. En sakin yetişkinin bile sabrını zorlayabilirler.
İstediğimizi elde etmek sabır ister
Bu iki durumdan neden bahsettim? Çünkü şu anda istediğimiz şeyle gelecekte istediğimiz şeyi karşı karşıya getiriyor. Çocuklarımızın yaratıcı olmasını istiyoruz ama okulda aldıkları eğitim, öğretmen ne derse birebir yapanları ödüllendiriyor. Çocuklarımızın sağlıklı olmalarını istiyoruz ama yağmurlu bir günde su birikintilerinde oyun oynadıklarında sinirleniyoruz. Çocuklarımızın meraklı olmasını istiyoruz ama sorularını cevaplamak için çaba göstermiyoruz. Ama çocuklarımızın, istediğimiz gibi olmalarını istiyorsak bunun için emek vermeliyiz.
Çocuklar boş zamanlarında bir işler karıştırmanın peşinde değillerse bu hiç iyi değildir. Eve geldiklerinde aileleriyle oynamak istemiyorlarsa ve onların huzur içinde vakit geçirmelerine izin veriyorlarsa bu hiç iyi değildir. Yağmura veya kara hayranlıkla bakmıyorlarsa, havanın yağmurlu veya karlı olduğu günlerde dışarıda oynamak istemiyorlarsa bu hiç iyi değildir. Konfor kötüdür. Onlara sabun yedirmek, onlara bağırmak ve onlara vurmak kötüdür. Onlara meydanlarda başkalarına saygılı olmayı ve başkalarıyla o alanları paylaşabilmeyi öğretmek yerine, onların oralarda oyun oynamalarını yasaklamak kötüdür. Her şey hakkında şikayet etmeyi alışkanlık haline getiren komşunun en ufak bir rahatsızlık verme durumuna karşı hoşgörülü davranamaması kötüdür.
Çocukların disipline ve sınırlara ihtiyaçları vardır. Ancak her şeyden önemlisi kendilerine sabır ve anlayış gösterilmesine ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden bizler düşünenleriz onlar ise oyun oynayanlar veya en azından oynaması gerekenler.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.