Kötü Haber Bağımlılığı Nedir?
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Dünyanın her yerinde psikologlar, gittikçe daha yaygın (ve aynı zamanda daha endişe verici) bir gerçek konusunda bizleri uyarıyorlar. Negatif ya da depresif haber okuma takıntısı anlamına gelen kötü haber bağımlılığı ya da felaket kaydırması (doomscrolling), son yılların en ciddi problemlerinden biri olarak ön plana çıkıyor. Doğal afetler, bazı hastalıklar nedeniyle sevdiklerini kaybeden insanların hikayeleri, endişe verici son dakika gelişmeleri vs. bu tür haber kategorisine giriyor.
Pek çoğumuz başımızı iki yana sallar ve bu alışkanlığa kapıldığımızı kabul etmeyiz. Ancak farkında olmasak bile aslında bu her gün yaptığımız bir rutin haline gelmiştir. Bunun en büyük nedeni son dönemlerde olumsuz haber akışının olumlu olanlardan çok daha fazla olmasıdır. Diğer bir deyişle, neredeyse hiç farkında bile olmadan bu olumsuz psikolojik uyarıcıya maruz kalırız.
Belki de her birimiz bu tür haberleri “tüketmeye” o denli alışmışız ki, artık bunları normal olarak algılıyoruz. Günümüzde sosyal ağlara girmek artık bir alışkanlık haline gelmiş durumdadır. Bu tür yerlerde de hayatın olumsuz gerçeklerine rastlamamak neredeyse imkansızdır. Ancak tüm bunlara rağmen kötü haberlere alıştığımızı söyleyemeyiz. Çünkü beynimizin bu tür girdilerden olumsuz etkilendiğini açık bir biçimde söyleyebiliriz. Bu sonuca ulaşmamızı sağlayan en belirgin faktör, anksiyete bozuklukları ya da depresyon problemi yaşayan insanların sayısının günden güne artması olarak görülebilir. Çünkü kötü haberler bu tür rahatsızlıklara yol açan nedenlerden biri konumundadır.
Kötü Haber Bağımlılığı Nedir?
Sürekli bir değişimin ve belirsizliğin bulunduğu günümüz dünyasında, akıllı telefonlarımız ve özellikle sosyal medya üzerinden olan biteni çok daha yakından takip ediyoruz. Bu bağlamda, geçtiğimiz yıl twitter’da Türkçe’ye kötü haber bağımlılığı olarak tercüme edilen ve “doomscrolling” adı verilen yeni bir terim kullanılmaya başlamıştır. Bu terim, ani bir biçimde depresif ya da olumsuz haber okuma eğilimi olarak tanımlanmaktadır.
Los Angeles Times gazetesinde konuyla ilgili çıkan bir yazı sonrasında son aylarda bu kavram çok daha popüler bir hale gelmiştir. Bu kavramın bir anlamda şu anki durumumuzu tanımlayan tüm o olumsuz kelimelere atıfta bulunduğunun altı çizilmiştir. Sonuçta dil, insanların sosyal gerçekliklerinin yansımasından başka bir şey değildir. Böylece bu gerçekliklerin zenginliğini, değişimini, dinamizmini ve özelliklerini kavrama şansını yakalarız.
Kötü Haber Bağımlılığı Nasıl Ortaya Çıkar?
Kötü haber bağımlılığı, yeni teknolojilere erişimi olan neredeyse her jenerasyonu etkileyen bir problemdir. Ancak bunun yanında kötü haberler sürekli olarak televizyonda da yer alır. Bu yüzden daha yaşlılar da bu tür olumsuz, üzücü ya da endişe uyandıran bilgilerle dolu “ürünlere” maruz kalırlar.
- Bu durumu durup iç karartıcı bir haberin tamamını okumaya ya da dinlemeye karar verdiğimizde yaşarız.
- Bu tür haberler genellikle kısa süreli bir duygusal etkiye sahiptir.
- Asıl sorun bu haberlere sürekli maruz kaldığımızda başlar. Böylece yavaş yavaş olumsuz duygular birikir.
- Benzer şekilde çok açık bir gerçek daha vardır. Hemen hemen hiçbirimiz filtreler kullanmayız. Sosyal ağlarda karşımıza çıkanları kaydırırken en sonunda o endişe verici ya da üzücü haberde dururuz. Bakışlarımız o twitter gönderisine ve orada yazılı olan olumsuz kişisel yaşanmışlığa takılıp kalır.
- Neredeyse farkında bile olmadan zihnimiz psikolojik olarak sağlığımızı olumsuz yönde etkileyen aşırı büyük boyutlarda bilgi, görsel ve hikaye biriktirir.
Bunu Neden Yaparız?
Özellikle bazı medya platformlarında insanların bu tür tatsız haberleri okumaya karşı yeni bir eğilimleri oluştuğu İfade edilmektedir. Aslında bu tam olarak doğru değildir. Son dönemde bu tür bilgiler çok ciddi bir biçimde yayılmaya başlamıştır. Genel olarak bakıldığında bu tür haberlere daha fazla maruz kalıyoruz ve beynimizin “olumlu” olanlardan daha çok “kötü” haberlere bakma eğilimi bulunmaktadır.
- Günümüzde her zamankinden daha fazla bilgi sahibi olmak isteriz ve bu yüzden de sosyal medyaya daha yoğun bir biçimde maruz kalırız.
- Bu bilgileri edinmek için daha fazla vakit harcarız. Bu bağlamda açık bir gerçek vardır: Kendimizi daha endişeli hissederiz, belirsizlik çok yoğun bir biçimde hissedilir ve her saniye dünyada neler olup bittiğini bilmek isteriz.
- Bu durum olumsuz haberlerin daha fazla farkında olmamıza yol açar. Çünkü zihnimiz her zaman alarm durumunda ve aşırı derecede heyecanlıdır.
Ruh Sağlığı Üzerinde Ne Tür Etkileri Bulunur?
Kötü haber bağımlılığı özellikle psikolojik sağlık üzerinde ciddi etkileri bulunan bir problemdir. Bu ayrıntının gözden kaçırılmaması gerekir. Sussex Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışma ve benzerleri, olumsuz haberlerin sadece endişelerimizi artırmakla kalmadığını, aynı zamanda ruh halimizi de değiştirdiğini söylemektedir.
Pek çok kez bu durum depresyon ya da anksiyete bozukluğuna varacak seviyelere ulaşabilir. Çözülmesi en zor durum ise bunun bir kısır döngü olduğu gerçeğidir. Yani yaratacağı etkileri bilsek bile bu tür haberleri dinlemekten ya da okumaktan kendimizi alamayız. Çünkü neler olup bittiğini merak ederiz.
Diğer bir gerçek ise olumsuz haberlerin olumlu haberlere göre daha uzun süre hatırlanmasıdır. Eğer bu da yeterli değilse sosyal medya ve internetteki algoritmalar biz farkında olmadan bu tür haberleri karşımıza çıkarmaya devam eder. Bunun sonucunda da ciddi derece olumsuz sağlık sorunları ortaya çıkabilir.
Kötü Haber Bağımlılığını Nasıl Azaltırız?
Kötü haber bağımlılığını azaltmak ve bu sorundan kurtulmanın yolu çok açıktır: Sosyal ağlarda geçirdiğimiz zamanı kısıtlamak. Ancak bu kadar net ve basit gibi görünen şey aslında oldukça zor olabilir. Teknolojiye olan psikolojik bağımlılığımız o denli fazladır ki genelde bunun farkında bile olmayız. Bu bağlamda bir düşünce egzersizi yapmamız ve sosyal medyada geçirdiğimiz zamanı azaltmaya başlamamız önemlidir.
Bu sayede sosyal ağların sadece zamanımızı değil, aynı zamanda ruh sağlığımızı da çalmasını engellememiz gerekir. Bu yüzden haberleri gözden geçirmek için günün belirli bir zamanını ayırmak en fazla tavsiye edilen çözüm yöntemleri arasında yer almaktadır. Sadece çok önemli mesajlara cevap vermek de bir diğer seçenektir. O nedenle, örnek olarak sabah kalktığımızda ya da gece uyumak için yatağa gittiğimizde ilk iş olarak cep telefonuna bakmayı bırakmamız gerekir.
Son olarak kötü haber bağımlılığı, daha olumlu ve fayda sağlayan işlere, ilgi alanlarına ve aktivitelere odaklandığımızda azalacaktır. Küçük bir sohbet ya da bir yürüyüş, ruhsal sağlığımızı dengeleyen rahatlatıcı egzersizler arasında bulunmaktadır. Bu nedenle bu tür alanlara daha fazla yatırım yapalım ve çok ihtiyacımız olan dengeyi ekranların ötesinde bulmaya çalışalım.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Johnston, Wendy & Davey, Graham. (1997). The psychological impact of negative TV news bulletins: The catastrophizing of personal worries. British journal of psychology (London, England : 1953). 88 ( Pt 1). 85-91. 10.1111/j.2044-8295.1997.tb02622.x.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.