Logo image
Logo image

Huzur ve Sakinlik Nörotransmiteri İle Tanışın

5 dakika
Sakin ve rahat hissetmek istiyorsanız uzağa bakmanıza gerek yok. Nörotransmiterler iç huzurunuz için çok şey yapabilir.
Huzur ve Sakinlik Nörotransmiteri İle Tanışın
Son Güncelleme: 28 Kasım, 2020

Huzur ve sakinlik hakkında düşündüğünüzde, muhtemelen dinlendiğinizi, cömertlik ve açık yüreklilik gibi duyguları hissettiğinizi hayal ediyorsunuz. Aynı zamanda bu iki kavram muhtemelen pastoral bir his veriyor ve size potansiyel olarak ulaşılamaz bir gelecekten bir sahne gibi görünüyor. Ancak doğru araçlara sahipseniz, olduğunuz yerde ve şimdi bu huzuru kendinize sağlayabilirsiniz.

Aklınızda tutmanız gereken önemli bir şey var; gerçek hayatta çoğunuzun her gün başına dert olan stres yüksek kortizol seviyelerine neden olur. Aşırı uyarıcı bir ortamın kaosuna uyum sağlamak istediğinizde aslında böbrek üstü bezleriniz iş başındadır. Bu stresi azaltmak ve sakin kalmanıza yardımcı olmak için vücudunuz serotonin adı verilen bir madde salgılar.

Merkezi sinir sistemi ve belirli hücreler bu nörotransmitteri üretir. Serotoninin çeşitli işlevleri vardır ve bunların çoğu genel vücut sağlığı ve sakinlikle ilgilidir. İnsanlar sağlık için oynadığı önemli rol nedeniyle serotonini “mutluluk hormonu” olarak da adlandırır.

Some figure

Serotonin: Bir nevi Nobel Barış Ödülü

Merkezi sinir sisteminde görev alan serotonin, öfkenin engellenmesinde ve saldırganlığın bastırılmasında önemli bir rol oynar. Bu nedenle, günlük yaşamınızdaki sayısız kavga ve tartışmanın önlenmesinden bu maddenin sorumlu olduğunu söyleyebiliriz.

Serotonin seviyelerindeki artış, iyi hissetmenize, rahatlamanıza, daha fazla öz saygıya sahip olmanıza, konsantrasyon ve motivasyon hissine neden olur. Bu saydıklarımızın hepsi size huzur ve sükunet hissi verir.

Serotonin kaygıyı düzenleyerek sizi daha iyi bir ruh haline sokar ve daha mutlu eder. Hayatınızda olan biten şeyleri daha iyi anlamanıza, yer yer bazı gerçekleri aydınlatmanıza yardımcı olur.

Serotoninin temel işlevlerinden bazıları şunlardır:

  • İştahı kontrol eder (kendinizi tok hissetmenizi sağlar)
  • Cinsel arzuyu dengeler
  • Vücut ısısını kontrol eder
  • Motor aktiviteye yardımcı olur
  • Algısal ve bilişsel işlevleri düzenler

Ayrıca, dopamin ve noradrenalin gibi diğer iyi bilinen nörotransmiterlerin etkilerini de azaltır. Noradrenalin, kaygı, korku, saldırganlık, yeme bozuklukları ve bağımlılıklara neden olabilir.

Serotonin mide ve bağırsakta büyük miktarlarda bulunur ve sindirim sürecine yardımcı olur. Bu yeterli değilmiş gibi, mide bulantısını kontrol etmenize de yardımcı olabilir. Bunun nedeni en basit haliyle şudur; serotonin düzeylerindeki artış, bağırsaktan toksik maddelerin (örneğin ishal yoluyla) atılmasına yardımcı olur ve bu madde beynin bulantıyı kontrol eden bölgesini uyarır.

Bunlara ek olarak, serotonin kan damarlarının daralmasına neden olur ve bu da kanın pıhtılaşma sürecini kolaylaştırır; kandaki trombositler, yaraların iyileşmesine yardımcı olmak için serotonin salgılar.

Serotonin ve uyku döngüsü

Sizi dikkatli ve tetikte tutan kortizol seviyeleriniz geceleri doğal olarak düşer. Bu durum, uyku hormonu melatoninin salgılanması için kapıyı açan serotonin ile kortizolün olumsuz bir etkileşime girmesine neden olur. Epifiz bezi, melatonin üretiminden ve uyku döngülerinizi düzenlemekten sorumludur.

Güneş yükselmeye başladığında, böbrek üstü beziniz sizi uyandırmak ve güne hazırlamak için ‘süper yakıtınız’ olan kortizolü pompalamaya başlar. Bu eylem melatonin düzeyinin düşmesine neden olur; bu da vücudunuzun artık serotonini melatonine dönüştürmediği ve vücudunuzda daha fazla serotoninin mevcut olduğu anlamına gelir.

Serotonin, uyku döngüsünün biyolojik işlevlerini koordine etmekten sorumludur. Vücut ısısını düzenlemeye, kortizol pompalamaya ve melatonin üretmeye yardımcı olur. Bu maddeler vücudunuzda olması gerektiği gibi dengelendiğinde, daha derin uyursunuz. Bu şekilde yeni bir güne hazırlamak için yeterince dinlenmiş olursunuz.

Serotonin miktarının düşmesi huzurunuzu ve sakinliğinizi bozar mı?

Erkekler kadınlara oranla % 50’ye kadar daha fazla serotonin üretir. Sonuç olarak, kadınlar serotonin seviyelerindeki değişikliklere daha duyarlıdır. Östrojen ve progesteron, serotonin ile bağlantılıdır. Yumurtalıkları daha fazla östrojen ve progesteron üreten kadınlar, daha fazla serotonine sahip olduğu için strese karşı daha dirençlidir.

Bununla birlikte, daha düşük östrojen ve progesteron seviyelerine sahip kadınlar daha düşük serotonin seviyelerine sahiptir. Bu durum, özellikle adet döngüsünün başlangıcında, asabiyete, depresyona ve öfkeye neden olabilir.

Stres, kan şekeri seviyeleri ve hormonal değişikliklerin tümü serotonin miktarını etkileyebilir. Düşük serotonin seviyeleri ruh halinizde kendini gösterir. Bu düşük serotonin seviyeleri bazen saldırganlığa, sabahları kötü bir ruh haline sahip olmanıza, genel anksiyeteye ve depresyona neden olur. Düşük serotonin seviyeleri kan damarlarının genişlemesine neden olduğu için migrene bile yol açabilir. 

Düşük serotonin seviyelerinin diğer sonuçları

Düşük serotonin, depresyonu olan kişilerde daha belirgindir (örneğin olumsuz düşünceler ve genel rahatsızlık hissi). Buna ek olarak, fibromiyaljili hastalar da düşük serotonin seviyelerine sahiptir; çok fazla ağrı hissetmelerinin nedenlerinden biri de budur. Düşük serotonin seviyeleri ayrıca uyku bozukluklarında da önemli bir rol oynar.

Öğrenme güçlüğü çeken, hafıza ve konsantrasyon sorunları olan kişiler bazen düşük serotonin seviyelerine sahip olabilir. Yeterli serotonin olmaması cinsel istek ve iştahta değişikliklere yol açar. Serotonin azlığı, tatlı yiyecekleri arzulamanıza veya sık sık yemek yemenize neden olabilir.

Her zaman sizde neyin eksik olduğunu ve başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğüne odaklanan olumsuz düşünceler yalnızca yıkıcı değildir, aynı zamanda bu durum serotonin eksikliğinin de bir kanıtıdır. Serotonin eksikliğinden kaynaklanan bu düşüncelere göre hareket etmek, kötü sonuçlar doğurabilir.

Some figure

Bahar geldiği zaman vücudunuzda ortaya çıkan değişiklikler

İlkbahar ve yazın gelişiyle birlikte serotonin, artan ışık durumuna uyum sağlar. Bu durum ise genel refah, mutluluk ve cinsel istekte aşamalı bir artışa neden olur.

Serotonin, cinsel istekte ve sekste oynadığı rol nedeniyle “zevk hormonu” olarak da adlandırılır. Orgazma ulaşmak için beynin en büyük iletkeni olan hipotalamus, endokrin sisteme (özellikle hipofiz bezine) oksitosin (aşk hormonu) salgılamasını emreder. Boşalmadan sonra beyindeki serotonin seviyelerini yükselterek huzur ve sakinlik hissini sağlar.

Bazı yiyecekler serotonin seviyelerini etkileyebilir. Örneğin triptofan, serotonini destekler. Bu madde, vücudun sadece yiyeceklerle elde edebileceği temel bir amino asittir (süt ve süt ürünleri, yumurta, tavuk veya hindi, soya, fasulye, muz, ananas, domates, makarna, tahıllar, pirinç, peynir, bitter çikolata ve yağsız etler).

Serotonin ve egzersiz yapmak arasında nasıl bir ilişki var?

Muhtemelen fiziksel aktivitenin endorfin salgılamaya yardımcı olduğunu biliyorsunuzdur, ancak bu tür aktivitelerin aynı zamanda serotonin salınımını da tetiklediğini biliyor muydunuz? Spor yapmak, kalp damar, solunum, kas ve iskelet sisteminize fayda sağlar. Yoga, meditasyon, dışarıda vakit geçirmek, dans etmek ve oyun oynamak gibi aktiviteler de serotonin seviyelerini ciddi bir biçimde artırır. Belki inanmayacaksınız ancak yeni şeyler öğrenmek ve her zamanki rutininizi değiştirmek de serotonin artışını tetikleyebilir.

Sonuç olarak, mutluluğunuz ve huzurunuz serotonin ile doğrudan ilgilidir. Serotonin seviyelerinizi yükseltmek için elinizden geldiğince çok şey yapmak sizin yararınızadır. Peki o zaman bunu başarmak için neyi bekliyorsunuz? Günün sonunda her zamankinden daha iyi hissetmek aslında tamamen sizin elinizde! Huzur ve sakinlik, mutlulukla doğrudan bağlantılı ve bunu elde etmenin yolu tamamen sizden geçiyor.

“Huzur, içinden dünyayı gördüğünüz bir mercek olabilir. Bunu yapın, yaşayın ve mutluluğu dışarıya yayın. Huzurlu olmak, aslında tamamen iç dünyanızla ilgili bir iştir.”

– Wayne Dyer

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.