Hofstede'nin Kültürel Boyutlar Teorisinin Etkisi
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Tüm toplumların birbirlerinden farklı belirli kuralları, değerleri ve sembolleri vardır. Bu sebepten dolayı farklı toplumların farklı kültürleri bulunur. Konu kültürel farklılıklar olunca Hofstede’den bahsetmemek mümkün değildir. Hofstede beş maddeden oluşan kültürel boyutlar modelini ortaya atan araştırmacıdır.
Hofstede insanların bölgesel ve ülkesel seviyede bazı özellikler paylaştıklarını belirtmiştir. Bu özelliklerin davranışları etkilediğini ve zamanla değişmediğini söylemiştir. Bu kültürel kalıplara kültürel boyutlar ismini vermiştir.
Beş boyut arasında güç mesafesi, bireysellik ve kolektiflik, maskülenlik ve feminenlik, belirsizlikten kaçınma ve uzun dönemli oryantasyon ve kısa dönemli normatif oryantasyon yer alır. Her kültürel boyut iki zıt gruba ayrılır. Bir toplum bu boyutları fazlasıyla ya da az bir şekilde yaşatıyor olabilir ve bu da farklı özellik ve davranışlara yol açar.
Kültürel Boyutlar Kavramında Güç Mesafesi
Güç mesafesi bir toplumun kurumların ve organizasyonların ortaya koyduğu güç dengesini kabul etmektir. Güç mesafesi az olan ülkeler genellikle merkezileşmemiş bir organizasyona sahiptir. Diğer bir yandan, güç mesafesi fazla olan ülkeler merkezi otoriteyi tercih eder.
Bu boyut toplumun güç açısından en zayıf üyesinin gücü nasıl kabul ettiği ve güç dengelerinin eşit bölünüp bölünmediği üzerine düşünceleri ile ilgilidir. Buradaki temel mesele toplumun insanlar arasındaki eşitsizlikle nasıl başa çıktığıdır.
Toplum içindeki güç mesafesi fazla olan insanlar hiyerarşik düzeni kabul edecektir. Herkesin bir yerinin olması ve bunun bir açıklamasının olmaması kabul edilen bir durumdur. Güç mesafesinin az olduğu toplumlarda insanlar güç dengelerindeki dağılımın eşitlenmesi için çaba sarf eder.
Herhangi bir eşitsizlik olduğunda bunun açıklanmasını beklerler. Güç mesafesi fazla olan ülkelerden bazıları, Malezya, Guatemala ve Panama’dır. Tam tersinin geçerli olduğu ülkelerden bazıları ise Avusturya, İsrail ve Danimarka’dır.
Bunu da okuyun: Geldiğiniz Ülke Kişiliğinizi Etkiliyor Mu?
Bireysellik ve Kolektiflik
Bu boyutta, bireyselliği yapısallaştırılmamış bir sosyal çevre tercihi olarak tanımlayabiliriz. İnsanlar kendi başlarının çaresine bakmalı ve aile yakınlarıyla ilgilenmelidirler. Kolektiflik tam tersidir. Bu toplumlarda sosyal çevre oldukça bağlantılıdır. İnsanların akrabaları ya da gruplarındaki insanlar için endişelenmeleri gerekmez. Yapmanız gereken tek şey sorgulanmayan sadakatinizi sunmaktır.
Bu iki boyut arasındaki farkı insanın kendini nasıl yansıttığına bakarak anlayabilirsiniz. Bazı insanlar kendilerini “ben” olarak tanımlarken bazıları kendilerini “biz” olarak tanımlar.
Son olarak, bireysellik ve kolektiflik, kültürel boyutlar arasında vatandaşların bağımsızlığa, toplum kurallarına bağlılığa ve içinde bulundukları gruba sadakatlerine ne verdikleri değeri de gösteren bir boyuttur. Bireysel insanlar kendileri ile ilgilenir, kişisel başarıya önem verir ve kendi faydalarını önceliklendirirler.
Diğer bir yandan, kolektif insanlar gruplarına aidiyet gösterirler. Kolektif çıkar insanların bireysel çıkarlarından daha önemlidir. Hiyerarşi ve diğer insanlarla olan ilişkileri önemserler. Bu boyut ile ilgili çalışmalara göre, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Birleşik Krallık en bireysel ülkeler arasında yer alırken, Guatemala, Ekvador ve Panama kolektif ülkelerdendir.
Bunu da okuyun: Kolektif Bilinçaltı Var Mıdır?
Maskülenlik ve Feminenlik
Maskülenlik toplumun başarıları, kahramanlıkları, girişkenliği ve başarı için materyal ödülleri tercih ettiğini gösterir. Bu tarz bir toplum genellikle yarış halindedir. Tam tersi, feminenlik işbirliği, alçak gönüllülük, güçsüzleri önemseme ve yaşam kalitesi gibi kavramları önemser. Bu toplumlar genellikle anlaşmaya odaklanır. Tüm bu özellikler sebebiyle, bazen sert kültürler ve yumuşak kültürler terimlerini kullanırız.
“Maskülenlik” cinsiyet rollerini açık bir şekilde ortaya koyar. Erkekler daha girişken, sert ve materyal başarıya odaklıdır. Kadınlar alçak gönüllü, hassas ve yaşam tarzı ile ilgilenen durumdadır. “Feminenlik” toplumsal rollerin örtüştüğü bir kavramdır. Bu tarz bir toplumda kadınlar da erkekler de alçak gönüllü, hassas ve yaşam tarzına önem verir haldedir. Bu açıdan en maskülen ülkeler Japonya, Macaristan ve Avusturya’dır. Bu tanıma göre en feminen ülkeler ise İsveç, Norveç ve Hollanda’dır.
Belirsizlikten Kaçınma
Belirsizlikten kaçınma toplumdaki bireylerin belirsizlik ve anlam karmaşası karşısında ne kadar rahat olduklarını gösterir. Buradaki temel mesele toplumun geleceği öngörememekle nasıl başa çıktığıdır. Geleceği kontrol altına almayı dener misiniz yoksa olayları akışına mı bırakırsınız?
Belirsizlikten kaçınma seviyesi yüksek olan ülkelerin düşünme ve davranış tarzlarına yönelik sert kuralları vardır. Bu toplumlar bu kuralların dışındaki düşünce ve davranışları asla kabul etmezler. Diğer yandan, belirsizlikten kaçınma seviyesi düşük olan toplumların davranışları daha rahattır. Bu toplumlarda pratiklik prensiplerden daha önemlidir.
Örneğin, bu boyutun düşük olduğu bir yerdeki insanlar kendi kendilerine motive olur, risk alır ve daha az bağımsızdırlar. Bu belirsizlikten kaçınma endeksi yüksek olan toplumlarda daha farklıdır. Değişmezliği, kuralları ve sosyal normları severler.
Bu sebepten dolayı risk almaktan mümkün olduğunca kaçınırlar (kendi alacakları risklerden kaçınıp daha yavaş gelişim gösterirler). Yüksek belirsizlikten kaçınma endeksi olan ülkeler arasında Yunanistan, Portekiz ve Guatemala yer alır. Düşük endekse sahip olan ülkeler arasında ise Singapur, Jamaika ve Danimarka yer alır.
Uzun Dönemli Oryantasyon ve Kısa Dönemli Normatif Oryantasyon
Tüm toplumlar geçmişleriyle bağlarını sürdürürken şu an ve gelecekle ilgili meydan okumalarla da başa çıkmalıdırlar. Fakat toplumlar genellikle bu iki amacı farklı şekillerde önceliklendirirler. Kısa dönemli oryantasyon eğiliminde olan toplumlar genellikle yerleşmiş gelenek ve kuralları korumaya çalışırlar. Sosyal değişime karşı oldukça şüpheci yaklaşırlar.
Uzun dönemli oryantasyona meyilli olan toplumlar ise genellikle daha pratiktirler. Modern eğitime yatırım yapmak için daha fazla çaba sarf ederler. Bunu yapmalarının sebebi kendilerini geleceğe hazırlamalarıdır.
Yani uzun dönemli oryantasyon gelecekteki ödüllendirmelerin getireceği değerlere odaklanır İnsanlar İnsanlar sosyal başarı ya da hatta duygusal memnuniyeti kısa vadede geri plana itmeye meyillidirler ki gelecek için hazırlanabilsinler. Bu tarz bir kültürel bakış açısına sahip toplumlar süreklilik, sebat, birikim ve yeni durumlara uyum sağlamaya daha çok önem verirler.
Kısa dönemli normatif oryantasyon geçmişe ve günümüze odaklanıp bunların gelecekten daha önemli olduğunu düşünür. Kısa dönemli normatif oryantasyon gelenek, anlık sosyal hiyerarşi ve sosyal sorumlulukları yerine getirmeyi daha çok önemser.
Anında memnun olmak uzun vadede memnun olmaktan daha önemlidir. Uzun vadeli oryantasyonu en çok sergileyen ülkeler Çin, Hong Kong ve Tayvan’dır. Kısa dönemli oryantasyon gösteren ülkeler ise Venezuela, Uruguay ve Birleşik Arap Emirlikleridir.
Nasıl Bir Ülkede Yaşıyorsunuz?
Belki şu an nasıl bir ülkede yaşadığınızı merak etmişsinizdir. Hofstede kendi ülkenizi inceleyip diğerleri ile karşılaştırabileceğiniz bir internet sayfası oluşturmuştur. Ama kültürel boyutlar yönünden skorunuz yüksek olsa da bu bunun toplumun her üyesi için geçerli bir sonuç olduğu anlamına gelmez.
Bu, genellikle çok fazla paylaşımı olan küçük toplumlarda geçerlidir. Bu sebepten ötürü kültürel boyutlar teorisi toplumlara ve büyük gruplara odaklanır. Sonuçta, bireyler her zaman ait olduğu gruptan farklı olabilir. Bu kültürel boyutlar dahilinde farklı skorlara sahip olabilirler.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.