Logo image
Logo image

Doğum: Bir Kadının Yapabileceği En Sevgi Dolu Hareket

4 dakika
Doğum: Bir Kadının Yapabileceği En Sevgi Dolu Hareket
Son Güncelleme: 19 Mart, 2018

Doğum yapmanın, annenin hayatının aşkı olacak kişiyle tanışacağı bir tanışma randevusu gibi olduğu söylenir. Bu dünyada bir çocuğu dünyaya getirmek gibi, aynı zamanda hem acı veren, hem kutsal olan hem de inanılmaz duygular yaşatan çok az şey vardır. Gerçekten de özel muamele gerektiren çok önemli bir andır. Eğer hamile kalmak sevgiyle meydana gelen bir durumsa, doğum yapmak da aynı şekilde sıcak ve sevgi dolu olmalıdır.

Her yıl, Mayıs ayının ortasında tüm dünyada Saygılı Doğum Haftası kutlanır. Dünya Sağlık Örgütü‘nün dikkate almamız gereken bir uyarısı var. Son yıllarda, pek çok kadın çocuk doğurma konusunda çok fazla protokol olduğundan ve bu süreçlerin onlar için zorluk yarattığından hatta bazen travmatik olduğundan şikayet ediyor.

Dünyada bir çocuğu dünyaya getirmekten daha yoğun acı veren bir şey yoktur. Aynı şekilde, bir annenin henüz dünyaya getirmiş olduğu çocuğuna karşı hissettiği sevgiden daha derin ve saf bir sevgi de yoktur.

Özellikle fetüs döneminde sinir bilimi çalışmalarıyla tanınan çocuk doktoru ve yenidoğan uzmanı Nils Bergman’a göre, anne ile çocuğun aralarındaki bağı inşa edebilecekleri en önemli anlar, hiç şüphesiz bebeğin “hayatının ilk bin dakikası.” Eğer anne ve çocuk kendilerini fazla stresli hissediyorlarsa, bu, yeni doğan bebeğin ilk duygusal izleniminin kalitesini etkileyebilir.

Bu yüzden, bir çocuğun bu dünyaya gelişi, oldukça sevgi dolu bir şekilde gerçekleşmelidir. Sizi bunun hakkında düşünmeye davet ediyoruz.

Some figure

Doğum: sancı, duygular ve tıbbi protokoller

Doğum, hem anne hem de çocuk için kritik bir andır. Bunun yanında, son yıllarda, kadınların daha geç anne olduklarını da göz önüne alırsak, gösterilen tıbbi ilginin ve alınan müdahalelerin doğumların sorunsuz gerçekleşmesini garantileyebilecek derecede iyi olmadığını görebiliriz.

Tanınmış tıp merkezlerinde çalışan tıp alanında profesyonel isimlerin ilgisinin ve desteğinin önemli olduğu en başından beri bellidir. Bu konuda Dünya Sağlık Örgütü yıllardır uyarılar yapıyor ve pek çok kadın da aynı konudan şikayetçi. Şimdi sizlere çocuğun doğumunda gösterilen tıbbi özenle ilgili bazı konuları açıklayacağız.

Çocuk doğumlarına duyulan saygı gün geçtikçe azalıyor

Saygın doğumun savunucularından tanınmış doğum uzman Michel Odent, “çocuk doğumu sevgi dolu bir iştir ve yapılması gereken en doğru şey, hem annenin hem de çocuğun en başından itibaren bu duygunun tadını çıkarmasını sağlayabilmektir.” diyor. Ancak son yıllarda şunlara tanıklık ediyoruz:

  • Sezeryan bölümlerinin sayısı önemli ölçüde arttı. Resmi rakamlara göre, doğumların yüzde 21’i bu yöntem kullanılarak gerçekleştiriliyor. (Fetüsün ya da annenin ölüm riski taşıdığı durumlarda sezeryanın vajinal doğumun yerini aldığını unutmayın)
  • Pek çok kadın doğum esnasında oldukça rahatsız hissetiklerini dile getiriyorlar: Pek çok profesyonel ismin onlara dokunmasına, gözlemlemesine, traş etmesine, sentetik oksitosin kullanarak çektikleri zorluğu artırmasına ya da litotomi(kalçalar yukarıda, kayış kullanılarak) pozisyonunda doğum yaptırılmasına izin veriliyor. Bu duygusuz protokollere maruz kalmak annelerin stres seviyesinin yükselmesine sebep oluyor.

Elbette, her annenin yaşadığı deneyim kendisine özel ve benzersiz. Pek çok anne keyifle doğum yapıyor. Ancak bazı anneler, yeni doğan bebeğine dokunarak bağlantı kuramadığı hayal kırıklığıyla dolu anılara da sahip olabiliyor.

Saygın doğumlar: anne ve çocuk arasındaki duygusal bağı desteklemek

Doğum yapmak, belli bir amacı olan sinir taşıyıcıları ve özel hormonlarla yönetilen sancılı ve büyülü bir an. Beyinde, annenin, bebeğiyle arasındaki bağı inşa etmesinde gerekli olan o ilk dokunuşu yaratması için anneye yardım eden nörobiyolojik bir senaryonun gerçekleştiğini göz önüne almak zorundayız.

Doğum yapmak, yalnızca bir çocuk dünyaya getirmek demek değildir aynı zamanda annenin de yeniden doğuşudur.

Eğer kadın, stresli ya da korku dolu hissederse, bu onun sütünün kalitesini etkileyebilir. Eğer bebek de stresliyse ve kuluçkaya konması için annesinden çok erken ayrılırsa, küçük metabolik ve bilişsel değişimler olması ihtimali artabilir.

DNA’mız, anne ve çocuk arasında hemen gerçekleşmesi gereken bu birlikteliği bekler. Eğer bu bağ hemen kurulmazsa, bebek dünyayı “acımasız ve soğuk” bir yer olarak algılayabilir. Bu yüzden, bu bağı, bebeği sevgi ve sıcaklıkla karşılayarak kuracağımız, saygın bir doğumu nasıl gerçekleştirebileceğimizle ilgili adımları aklımızda tutmakta fayda vardır.

Some figure

Sevgiyle dolu bir doğumun anahtarları

Pek çok farklı doğum yapma türü var, tıbbi yardım almadan ebelerin yardımıyla doğal doğum yapmanın mı yoksa çcuğun doğumunu bile “planlayabileceğimiz” hastaneyi tercih etmenin mi daha iyi olduğu konusuna hiç girmeyeceğiz. En önemli olan şey, bu muhteşem olayın iki “yıldızını” riske atmamak: anne ve çocuk.

Her aile çocuğunu nasıl dünyaya getireceğini seçmekte özgür ancak bu basit noktaları akılda tutmakta fayda var:

  • Dünya Sağlık Örgütü (WHO), “insani doğum” olarak adlandırılan konsepti savunuyor, bu konseptte kadın, risk olmadığı sürece, hangi pozisyonda doğum yapmak istediğini seçme hakkına sahip.
  • Annenin her daim rahat hissetmesi için sevgi dolu, sıcak ve özel bir ilgiye ihtiyacı var.
  • Göbek bağının hemen kesilmemesi gerekiyor. Göbek bağında, yüzlerce kök hücre, besin ve çocuğun gelecekteki gelişimine katkı sağlayan ve “aşı” görevi görebilen çeşitli maddeler bulunuyor.
  • Çocuğu koruyan plasentanın da yıpratılmaması gerekiyor. Bu doku, vücuda oksijen dolu kan yollamaya devam ediyor. Eğer mümkünse, kendisinin doğal olarak kopmasını beklemekte fayda var. Böylece bebek daha doğal ve rahat bir şekilde akciğerlerini kullanarak nefes almaya başlayabilecektir.
  • Yenidoğanın annesiyle iletişime geçip hemen ona dokunması sağlanmalı. Saatlerce bu şekilde durabilirler. Bu, bebeğin strese kapılmamasına yardımcı olacaktır. Ayrıca süt salgılanmasının başlamasını sağlar, kalp atışını, vücut sıcaklığını, kandaki glükoz seviyesini düzenler ve bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir…
Some figure

Sonuçta, bir bebeği dünyaya getirmek, protokole uyulması, riskten ve tehlikeden kaçınılması gereken, basit bir “tıbbi olay” olmanın ötesindedir. İlk andan itibaren, anne ile çocuğun arasındaki bağın kurulmasını destekleyen saygın, ilgi ve sevgi dolu doğumların artmasını sağlamalıyız.