Logo image
Logo image

Çocuklukta Disintegratif Bozukluk

4 dakika
Çocuklukta disintegratif bozukluk durumunu duymuş muydunuz? Bugünkü makalemizde bu konsepti açıklayacak, nedenlerini anlatacak ve mevcut tedavi seçenekleri hakkında sizi bilgilendireceğiz.
Çocuklukta Disintegratif Bozukluk
Son Güncelleme: 25 Ocak, 2021

Çocuklukta disintegratif bozukluk nadir görülen bir durum ve 2 ile 10 yaşları arasında önceden edinilmiş becerilerde önemli kayıplara neden oluyor. Aynı zamanda Heller sendromu, demans infantilis, simbiyotik psikoz ve disintegratif psikoz olarak da biliniyor.

DSM-IV-TR’de otizm, Rett bozukluğu ve Asperger bozukluğu ile birlikte yaygın gelişimsel bozuklukların bir parçası olarak tanımlanmıştı. Bununla birlikte, DSM-5 yayınlandığında ortadan kayboldu ve doktorlar, hastada yalnızca otizm spektrum bozukluğu kriterleri de “bilinen bir tıbbi durumla ilişkili otizm spektrum bozukluğu” (çocuklukta disintegratif bozukluk) olarak mevcutsa bu durumu teşhis edebilir hale geldi.

Bugünkü makalemizde, size çocuklukta disintegratif bozukluk durumunun semptomlarını, doktorların bunu nasıl teşhis ettiğini, neyin sebep olduğunu ve bu durumdaki çocuklar için en iyi tedavi yöntemlerini anlatacağız.

“Otizm geni gen havuzundan çıkarılırsa ne olur? Bir mağarada duran, sohbet eden, sosyalleşen ve hiçbir şey yapmayan bir sürü insan ortaya çıkar.”

– Temple Grandin

Some figure

Biraz tarih

1905 civarında, İtalyan bir doktor, psikolog ve psikiyatrist olan Sante de Sanctis (1862-1953), çocuklarda disintegratif bozukluğa benzer bir tablo tanımladı. De Sanctis, semptom olarak zihinsel geriliği olan çeşitli bozuklukları dahil ettiği erken demans kategorisini oluşturdu.

Daha sonra, 1908’de Avusturyalı bir eğitimci olan Theodor Heller birkaç disintegratif psikoz vakasını tanımladı. Bu, normal gelişim döneminden sonra dört yaş civarında başlayan bir durumdan oluşuyordu. Bu nedenle, çocuklarda disintegratif bozukluk, Heller sendromu olarak da biliniyor.

“Simbiyotik psikoz” adı, yapısal faktörlerin üç ile altı yaşları arasında ortaya çıkan bir tür çocuk psikozuna katkısını vurgulayan Margaret Mahler’in yaptığı tanımdan ileri geliyor. Bu bilim insanı, buna, az önce de belirttiğimiz gibi, simbiyotik psikoz adını veriyordu.

Çocuklukta disintegratif bozukluk durumunun teşhisi

Yukarıda da okuduğunuz gibi, DSM-5, bu bozukluğu tıbbi hastalık listesinden çıkarmış durumda. Bununla birlikte, otizm spektrum bozukluğu “bilinen bir tıbbi durumla ilişkili” tanıya sahip. Bu da, çocuklukta disintegratif bozukluk durumunun yanı sıra bu durumun (bir çocuk tanı kriterlerini karşılıyorsa) teşhisine izin veriyor.

DSM-IV-TR, bu bozukluk için tanı kriterlerini içeriyordu. Görünüşe göre hayatın ilk iki yılında normal bir gelişme söz konusu olacaktır. Bu durum, iletişim, sosyal ilişkiler, oyun ve çağına özgü uyarlanabilir davranışların varlığıyla birlikte kendini gösteriyor.

Bununla birlikte, aşağıdaki alanlardan en az ikisinde iki yaşından itibaren ve 10 yaşından önce ortaya çıkan önemli beceri kayıpları gözlemlenebilir:

  • İlk olarak, ifade edici ve algılayıcı dil yeteneği.
  • Sosyal beceriler veya uyarlanabilir davranış.
  • Bağırsak veya mesane kontrolü.
  • Oyun.
  • Motor beceriler.

Ek olarak, aşağıdaki alanlardan ikisinde de farklılıklar olmalı. Bunlar otizmin karakteristik değişimleriyle de örtüşüyor: sosyal etkileşim ve iletişimin niteliksel değişimi veya tekrarlayan ve basmakalıp davranış kalıpları, ilgi alanları ve faaliyetler.

Son olarak, bu belirtiler diğer yaygın gelişimsel bozuklukların varlığıyla veya tanı koymak adına şizofreni varlığından bahsedilmesiyle de daha iyi açıklanamıyor. Bu bir ön şart olarak değerlendiriliyor.

Çocuklukta disintegratif bozukluk ve belirtileri

  • Dil ile ilgili becerilerin kaybı. Bir çocuk, edindiği kelime dağarcığını ve algılayıcı yetenek de dahil olmak üzere başkalarıyla iletişim kurma becerisini kaybeder.
  • Sosyal ilişkilerdeki sorunlar ve uyarlanabilir davranış problemleri. Çocukları izolasyona sürükleyen akranlar ve aileyle daha az etkileşim bulunacaktır. Bu, çevreye yönelik ortaya çıkan tam bir ilgi eksikliğinden kaynaklanmakta.
  • Motor becerilerin kaybı. Çocuklar, koşma (veya daha ağır vakalarda yürüme) gibi kaba motor becerilerde zorluklar yaşamaya başlar. Bu genellikle ince motor becerilerde (nesneleri el ile kavrama) açık zorluklarla birlikte ortaya çıkar.
  • Bağırsak ve mesaneyi kontrol edememe. Çocuklar genellikle iki ila dört yaşları arasında bağırsak ve mesane kontrolünü kazanır. Çocuklukta disintegratif bozukluk olanlar genellikle bu yeteneklerini kaybederler.
  • Sözlü olmayan iletişimde eksiklikler, sosyal ilişkiler kuramama veya sosyal veya duygusal karşılıklılık eksikliği vb. ile kendini gösterebilen sosyal etkileşimin niteliksel değişimi durumu da ortaya çıkar.
  • Belirli rutinlere esnek olmayan bağlılık durumu, değişime tahammülsüzlük, motor davranışlar, stereotipler ve yabancı nesnelere ilgi (nesnenin kendisine ilgi duymaktan ziyade nesnelerin kenarlarına yönelik bir zevk gibi) şeklindeki stereotipik davranış ve sınırlı ilgi türlerinin ortaya çıkması.
Some figure

Çocuklukta disintegratif bozukluk nedeni ve tedavisi

Çocuklukta disintegratif bozukluk durumunun kökenini ifade eden etiyoloji tam olarak açık değil. Bu konuyla ilgili somut mekanizmalar henüz bulunabilmiş değil. Bununla birlikte, bu bozukluğun ortaya çıkmasının, gelişim sırasında merkezi sinir sistemi problemleri ve tüberoskleroz gibi bazı nörolojik hastalıkların ortaya çıkması gibi bazı olası nedenleri var. Ancak, şu anda bunun da bir kanıtı yok.

Yukarıda da bahsedildiği gibi, çocuklukta disintegratif bozukluk nadir görülen bir hastalık (erkeklerde daha sık olarak ortaya çıkar) ve tedavisi de yok. Bu nedenle, doktorların yapabilecekleri, bu çocukların sağlığının ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesine olanak tanıyan bazı tedaviler sunmak ve sahip oldukları becerileri geliştirmek olacaktır.

Müdahaleler

Bütün bu müdahaleler genellikle multidisiplinerdirler:

  • Farmakoterapi, stereotipik davranışları (çoğu durumda kendi kendine uygulanan) ve diğer komorbid bozuklukların semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir.
  • Beslenme terapisi, besinlerin sağlanmasını garanti eder ve bu önemlidir; çünkü bu çocuklar genellikle yiyecekleri çiğneme ve yutma sorunları yaşarlar.
  • Davranışsal terapi, stereotipleme gibi istenmeyen davranışların azaltılmasına ve elde tutulan becerilerin geliştirilmesine yardımcı olur. Aslında, bu terapiyi gören bir çocuk bazı durumlarda kaybedilen bir beceriyi yeniden geliştirebilir.
  • Alternatif terapiler genellikle tıbbi ve davranışsal tedaviye eşlik ederler. Müzik ve at terapisi sıklıkla bu amaçla kullanılır ve bunların kanıtlanmış faydaları var. Sadece disintegratif bozukluk olan çocuklar için değil, aynı zamanda diğer nörogelişimsel bozuklukları olanlar için de bu terapilerden faydalanmak mümkün.

Tanımlanma şekli gereği, bu semptomlar iki ila 10 yaşları arasında ortaya çıkar. Bu durumlar, aniden veya sinsice ortaya çıkabilir ve bunlara sinirlilik, hiperaktivite, kaygı veya bazı becerilerde küçük kayıplar gibi prodromal semptomlar eşlik edebilir.

Yerleşik bir karmaşıklık olduğunda, bazı küçük iyileşmeler meydana gelebilir, ancak sosyal, iletişimsel ve davranışsal eksiklikler yaşam boyunca devamlı ve sabit olacaktır. Bu nedenle, bu çocukların semptomlarında ve yaşam kalitesinde ne kadar küçük olursa olsun iyileşme sağlayan herhangi bir tedavi memnuniyetle ve olumlu karşılanır.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


APA (2013). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fifth Edition (DSM-V). American Psychiatric Publishing: Washington, DC; London.

APA (1995). Manual Diagnóstico y Estadístico de los Trastornos Mentales Cuarta Versión (DSM-IV). Masson: Barcelona