Logo image
Logo image

Carl Jung ve Kolektif Bilinçaltı

3 dakika
Freud'a göre bilinçaltı, bastırdığınız ve unuttuğunuz tüm deneyimleri depolayan zihnin bir parçasıydı. Ancak Jung, bu fikri bireysel düzeyin ötesine taşıdı.
Carl Jung ve Kolektif Bilinçaltı
Tarafından yazılmıştır Valeria Sabater
Son Güncelleme: 22 Aralık, 2022

Duygular, düşünceler, anılar, ritüeller, mitler… Carl Jung, kolektif bilinçaltı teorisiyle, insanlığın bu ortak ögelerinin bir tür zihinsel miras olduğunu savundu. Sosyal bir grup olarak bu anlamları miras alıyoruz. Jung’un teorisine göre, bu anlamlar bir şekilde davranışlarımızı ve duygularımızı etkiler.

Carl Jung’un felsefe ve psikoloji dünyasına yaptığı bu katkıyı kuşkusuz duymuşsunuzdur. Bu fikir onu psikanalitik teoriden uzaklaştırdı. Aynı zamanda onu Sigmund Freud’dan daha da uzaklaştırdı. Freud’a göre bilinçaltı, bastırdığınız ve unuttuğunuz tüm deneyimleri depolayan zihnin bir parçasıydı. Ancak Jung, bu fikri bireysel düzeyin ötesine taşıdı.

“Zihnin sarkacı, doğru ile yanlış arasında değil, anlamlı ile saçma arasında salınır.”

– Carl Jung

Bu psikiyatrist, psikolog ve deneme yazarı, bilinçaltını bireyin kişisel bir tezahürü olarak görmedi. Aksine, klinik pratiğinde ve kişisel deneyiminde, çok daha derinlere inen bir tür evrensel bilinci sezdi. Kolektif bilinçaltı daha çok yıldızlı bir geceye ya da arketiplerin ortaya çıktığı ilkel kaosa benziyordu. Bu, tüm insanların paylaştığı zihinsel mirastır.

Psikolojide bu kadar tartışmalı çok az teori vardır. Jung’un teorisi, düşüncelerimizi ve davranışlarımızı etkileyen bilinçaltı mekanizmalarını anlamaya çalıştı.

Some figure

Jung’un kolektif bilinçaltı teorisinin herhangi bir pratik uygulaması var mı?

Carl Jung’un kendisi bir keresinde kolektif bilinçaltı teorisinin o kadar üstün ve önemli ki, neredeyse saçma görünen fikirlerden biri olduğunu söyledi. Bununla birlikte, bu fikirde daha derine inerseniz, tanıdık ve hatta açıklayıcı unsurlar bulmaya başlarsınız.

Bu, Jungçu düşüncenin temel taşlarından biridir. Yine de, Carl Jung’un birçok sorununun kaynağı da buydu. Kitaplarında açıkladığı gibi, ömrünün yarısını kolektif bilinçaltı teorisini, onu geliştirmek için bilimsel yöntemi kullanmadığı için eleştirenlerden korumak için harcadı.

Bu noktada, kolektif bilinçaltının tam olarak ne olduğunu merak ediyor olabilirsiniz. Bunu anlamanın en basit yolu bir benzetme kullanmaktır. Carl Jung’un kolektif bilinçaltını miras alınan bir veri tabanı olarak düşünebilirsiniz. İnsan deneyimimizin özünü saklayan ve hepimizin bilinçaltımızla eriştiği bir bulut veritabanı gibidir.

Aynı şekilde, kolektif bilinçaltı da belirli unsurlardan oluşur: Bu unsurlar arketiplerdir. Bu zihinsel fenomenler bilgi birimleri gibidir. Hepimizin çevremiz hakkında sahip olduğu içgüdüsel zihinsel imgeler ve düşüncelerdir. Bunun bir örneği, “annelik” fikri ve bizim için ne anlama geldiği olabilir. Başka bir örnek, kendimizin başkalarıyla paylaşmak istediğimiz imajı olan “kişi” ve başkalarından, hatta kendimizden saklamak istediklerimizi temsil eden “gölge”dir.

Some figure

Arketipler, duygular ve Carl Jung’un teorisinin amacı

Carl Jung’un kolektif bilinçaltı, hayatın bir gerçeğini sınırlamaya çalışır. Hiçbirimiz kapalı bir kutu içinde gelişmeyiz, hiçbirimiz toplumdan ayrı değiliz. Bizler kültürel bir makinenin dişlileriyiz. Bize hayatın planlarını besleyen ve bizden öncekilerden miras aldığımız anlamları içimize aşılayan sofistike bir varlık vardır.

Bu nedenle, daha önce bahsettiğimiz arketipler bize hepimizin sahip olduğu duygusal kalıpları hatırlatır. Bu dünyaya geldiğimizde annelerimizle bir bağ kurarız. Aynı zamanda, kimliğimizi geliştirirken, başkalarının da bunun için bize değer vermesini ve takdir etmesini isteriz. Ayrıca sevmediğimiz veya bizi rahatsız eden şeyleri saklamayı da seçiyoruz.

Carl Jung’un teorisi ve kolektif bilinçaltı hakkındaki fikirleri, en derin insan içgüdülerimizin çoğunu yansıtır. Orada sevgiyi, korkuyu, sosyal yansımayı, cinsiyeti, bilgeliği, iyiyi ve kötüyü buluruz. Bu nedenle, bu İsviçreli psikologun hedeflerinden biri, insanların tüm arketiplerin uyum içinde var olabileceği otantik ve sağlıklı bir benlik oluşturmalarına yardımcı olmaktı.

Carl Jung’un kolektif bilinçaltının bir başka ilginç yönü de, zihinsel enerjimizin zamanla değiştiğine inanmasıdır. Her neslin kültürel, sosyolojik ve çevresel farklılıkları vardır. Bütün bunlar zihni ve yeni arketiplerin şekillendiği bilinçaltı düzlemini etkiler.