Anın Keyfini Çıkarmayı Öğrenin, Hayatınızın Geri Kalanı Boyunca Sizinle Birlikte Olacak

Anın Keyfini Çıkarmayı Öğrenin, Hayatınızın Geri Kalanı Boyunca Sizinle Birlikte Olacak

Son Güncelleme: 29 Ağustos, 2017

Mutluluğun anahtarı, tüm duyularımızı kullanmak ve onlardan aldığımız bilgilere dikkat etmekten, tam ve mevcut bir bilinç geliştirmekten geçer. Pozitif psikoloji alanında yapılan çok sayıda çalışma psikolojik olarak iyi olma halinin, bulunduğumuz ana aklımızı odaklama yeteneğinden geçtiğini göstermiştir.

Şu anda yaşamak aklımızda devamlı bir çaba gerektirir; ki bu da doğal bir şekilde dikkat dağıtıcı olma eğilimindedir. Birçoğumuz gelecekte olacak bir şey için yaşıyoruz ve bu bize duygusal zorluklar yaşatıyor.

Aklımız sürekli olarak geleceğe dair endişelerle dolu olduğunda, kaygı bugünümüzü ele geçirir ve zihnimiz geçmişe demir atarak üzüntü ve umutsuzluğun günlerimizi doldurmasına yol açar.

Geçmiş ve gelecek hakkında kendimize sorular sormak için durup düşünmediğimizde kırılgan oluyor ve aynı şekilde korkmadan her yeni güne başladığımızda güçlü oluyoruz. Geçmiş ve gelecek sadece düşüncelerimizde var olur; Bu nedenle, gerçekler şu anımızdadırlar, başka bir yerde değil.

“Geçmişte kalmayın, geleceği hayal etmeyin, sadece şimdiki zamana konsantre olun”

– Buddha Gautama

Anda yaşamak beynimizi değiştirir

Thomas Jefferson Üniversitesi’nde nörobilimci Dr. Andrew Newberg ve iletişim uzmanı Mark Robert Waldman, şu ana odaklanarak yaşamanın beynimizi değiştirebileceğini savunuyor. “Şimdi” kelimesi, fiziksel ve duygusal gerginliğin düzenlenmesini etkileme gücüne sahiptir.


Mevcut görevlere odaklandığımızda beynimizin çalışma biçimini değiştirebiliriz. Yaşamımıza bu şekilde yoğunlaşarak, frontal loblardaki alanların güçlenmesine katkıda bulunan bilişsel akıl yürütmeyi güçlendiririz.

Yaptığımız şeyleri tarif ederken olumlu sözcükler kullanmak, beynin motivasyon merkezlerini uyararak onları harekete geçirir. Tam tersi durumlarda, bize geçmişi hatırlatan veya ne yapacağımızı hatırlatan kelimeleri kullandığımızda, kortizol gibi bazı nörokimyasallar, stres ve kaygıya neden olur.

Geçmişimizi hatırlamak için negatif sözcükler kullandığımızda beynimizin korku merkezi amigdala harekete geçer. Bu sözler düşünceler haline geldiğinde, korku, her ne kadar olay geçmişte kalmış da olsa, harekete geçer.

İnsanlar endişelenmeye programlanmıştır. Tehlikeli durumlardan bizi koruyan bu ilkel içgüdü beynimizin bir parçasıdır. Aslında, hayatta kalmamız için esas olan 10.000 yıl önce geliştirdiğimiz alışkanlıktan dolayı şu anda çok uğraşıyoruz; bu alışkanlık, bizleri belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecek ve gerçekleşecek olsa bile herhangi bir şey yapamayacağımız olasılık ve durumlara karşı bizleri korkutup endişe etmemize yol açıyor.

Her zaman ne yaptığınızı bilin; Gerçek güç bundadır.

Mutluluğu sadece şu anda yaşayabiliriz

Bir gün mutlu olacağımızı ve gelecekte mutlu olacağımız günleri hayal edebiliriz, ama gerçek şu ki bizler sadece yaşadığımız anlarda mutlu olabiliriz. Bu, hedefler koymamamız ya da hayatımızı organize etmememiz gerektiği anlamına gelmiyor, ancak bunu yapmamak da her zaman bir şeyleri ertelediğimiz anlamına gelmek durumunda değil, bazen sadece hayattan zevk aldığınız ve anınızın tadını çıkarttığınız anlamına da gelebilir.

Bazı şeyleri oldukları gibi kabul etmek, onlar hakkında düşünmeden, doğru olup olmadıklarına dair bir yargıda bulunmadan kabul etmek, aklımızı karıştıran düşünceleri kontrol etmenin bir yoludur ve bizi tamamen farkındalıktan uzaklaştırır. Bu tip düşüncelerden uzaklaşamıyorsak bile en azından onların farkında olmalı ve ortaya çıktıklarında kendimizi kaptırmamayı bilmemiz gerekiyor.


Geçmişteki olumsuz anıları hatırlamak, coşkumuzu ve iyimserliğimizi azaltır ve bu nedenle mevcut anı tatsızlaştırır, potansiyelimizi sınırlayabilir ve enerjimizi azaltabilir. Olumlu anılar bile yarattığı nostalji hissiyle birlikte geçmişin günümüzden daha iyi olduğunu düşündürtüp insani mutsuzluğa sürükleyebiliyor.

Şu an, gerçeklik üzerinde oynamalar yapabileceğimiz ve fırsatlar bulduğumuz tek yerdir. Buna alışmanın ilk adımı nefes alma gibi eylemleri kontrol etmeyi öğrenmeyi içerir. Sadece bu bilinçli çaba sayesinde duyularımız açılacaktır.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.