Viktor Frankl'ın Psikolojik Dayanıklılık Hakkındaki Öğretileri

Viktor Frankl'ın psikolojik dayanıklılık hakkındaki öğretileri bizlere etrafımızdaki şartları değiştiremediğimizde kendimizin değişmesi ihtiyacından bahseder. Konuşma terapisinin kurucusu, psikolojik dayanıklılığın bize zorlukları aşmak için amaç ve güç verebileceğinin bir örneğidir.
Viktor Frankl'ın Psikolojik Dayanıklılık Hakkındaki Öğretileri
Valeria Sabater

Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater.

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Bu günlerde, Viktor Frankl’ın psikolojik dayanıklılık hakkındaki öğretileri hiç olmadıkları kadar gerekliler. Bu ünlü psikiyatr, toplama kamplarında olduğu süreçte gerçek bir zihinsel efor göstermesi gerekmiş olduğunu açıklamıştır. Kendisini, çok da uzakta olmayan bir gerçeklikte, büyük bir topluluğun önünde bir ders verirken, savaşın travmaları ile nasıl başa çıkılacağını açıklarken hayal etmiştir.

Bu strateji Frankl için iyi çalışmıştır. Ona, içinde umutlarını, hayallerini ve psikolojik gücünü sakladığı içsel bir sığınak bulması için olanak tanımıştır. Frankl bu hedefi kendi ufkuna koymuş ve bunu tutunabileceği bir dayanak haline getirmiştir.

Frankl açıklanamaz olan bir şeyin mantığını çözmeye çalışmıştır. Arzusu, deneyimlediği korkunç şeylerin ve ıstırapların yaşamın içerisinde gerçek bir anlamı olması, ve diğer insanlara duygusal acılarla nasıl başa çıkabileceklerini öğretmektir.

Derslerinin ve psikolojik terapisinin asla modası geçmemiştir. Bundan dolayı, Viktor Frankl’ın kendisi tam olarak psikolojik dayanıklılık kelimelerinden bahsetmemiş olsa da (o, dirençten bahsetmiştir) hala derslerini tüm bu konsepti daha iyi anlamak üzere bir temel olarak kullanabiliriz. Hadi bunlara daha yakından bir bakalım.

“Asıl nokta bizim hayattan ne beklediğimiz değildir, daha ziyade hayatın bizden ne beklediğidir.”

– Viktor Frankl

Psikolojik dayanıklılık kavramını temsil eden, kuşları serbest bırakan bir çift elden oluşan bir görsel.

Viktor Frankl’ın Psikolojik Dayanıklılık Hakkındaki Öğretileri, Üzerinde Düşünülmesi Gereken Bir Miras

Psikolojik dayanıklılık kavramının kökenleri fizik ve mühendislik dünyalarında yatar. Bu, belirli materyallerin bir tür darbe aldıktan sonra orijinal durumlarına dönebilme özelliğidir (örneğin, bir lastik bandın elastikliği). Sonrasında psikoloji alanı bu terimi almış ve 1940lı yıllardan bu yana bu terimi kendi çalışma alanlarında kullanmıştır.

An itibariyle Minneapolis’teki Minnesota Üniversitesinde Fahri Profesör olan Norman Garmezy gerçek bir fiziksel fenomenden alınan bu metaforu kullanan ilk kişilerden bir tanesiydi.

Garmezy şizofreni dünyası ile ilgili araştırmasında dikkate değer bir şey keşfetti. Bu durumdan muzdarip olan hastaların çocukları genellikle bu hastalığı miras almadılar. Hatta, bu çocuklar son derece dayanıklı, yetkin ve bir şeylerin üstesinden gelebilen kişiliklere sahip olma eğilimindeydiler.

Bu çocukların evlerinde yaşadıkları deneyimler onların Garmenzy’nin “psikolojik dayanıklılık sahibi kişilikler” adını verdiği şeyi oluşturmalarını sağladı. Benzer bir şekilde ve yaklaşık aynı zamanda, Boston Psikanaliz Cemiyeti ve Enstitüsünün eski başkanı Maurice Vanderpol de Alman toplama kamplarından kurtulan insanların çoğunun da bu aynı özelliğe sahip olduğunu gördü. Hatta, Viktor Frankl da bunların içerisine dahil olan bir örnekti.

Frankl’ın tasarladığı ve hastalarına uyguladığı terapi türünün amacı buydu. Bu insanların hayatlarında yeni anlamlar yaratmalarına ve daha fazla psikolojik dayanıklılık sahibi bir kişilik yaratmalarına yardımcı oldu. Bu insanlar daha sonra bu psikolojik dayanıklılığı gerçek bir amaç bulmak ve yaşamlarında ilerlemek için kullanabilecek hale geldiler. Bu da, her şeyin anahtarıydı.

“Bir insanın kim olduğunu belirleyen şey koşullar değil, kararlardır.”

– Viktor Frankl

Gerçekliği Kabul Etmek

Viktor Frankl’a ve onun dayanıklılık konusundaki öğretilerine geri dönmek için her zaman iyidir. Onun kitaplarını ve derslerini okuduğunuzda yapabileceğiniz en belirleyici şeyin içerisinde yaşamak zorunda olduğunuz gerçekliği kabul etmek olduğunu keşfedeceksiniz. Çoğu durumda, başınıza gelen şeyleri kontrol edemezsiniz. Sıkıntının, çoğu zaman başa çıkabilmeniz için çok fasla gelecek kaotik bir bileşeni vardır.

Bu bağlamda, yapabileceğiniz tek şey gerçekliği kabul etmektir. Bir şeylerin neden olduğu konusunda takıntılı hale gelmenin pek bir anlamı yoktur. Onun yerine, nasıl ve ne soruları üzerine odaklanmalısınız. Bu zorluk ile nasıl yüzleşirim? Bunun amacı ne? Bu deneyimden ne öğrenebilirim? Nasıl tepki verebilirim?

“Benim hayatımın anlamı, diğer insanların kendi hayatlarında bir anlam bulmasına yardımcı olmaktır.”

– Viktor Frankl

Kendi Anlamlarınızı Bulun

Viktor Frankl, toplama kampında yaşamın, bir kase çorba için bir sigara takas mı etmeliler, yoksa o gün ya da sonraki gün altında çalışmak zorunda oldukları müfettişi mi öldürmeler, gibi şeylerden ibaret olduğunu söylemiştir.

Sürekli olarak anlamsızlık ve dehşet ile çevrili olan bu devamlı ıstırap ortamının içerisinde, Frankl bir tür hayatta kalma mekanizması aramaya karar verdi.

Gördüğü, hissettiği, ve çektiği her şeyde anlam bulmak istiyordu. Kendisine her gün bir şeyler öğrenebileceğini söyledi, ve sonra, ertesi gün, bu öğrendiği şeyleri diğer insanların bu travmanın üstesinden gelmesine yardımcı olmak için kullanabilecekti. Bu onun amacıydı ve hayatta kalmasına yardım eden şey de buydu.

Bundan dolayı, yüzleşiyor olabileceğiniz tüm zorlukların ortasında, sizin stratejiniz de bu olabilir. Amaçlarınızın ne olduğunu net hale getirin ve bunlar için savaşın. Sonrasında, Frankl’ın kendisinin de açıkladığı üzere: “Bir bireyin anlam arayışı başarılı olduğunda, bu sadece onu mutlu etmek ile kalmaz, aynı zamanda ona acı ile başa çıkma becerisi de verir.”

Viktor Frankl’ın Psikolojik Dayanıklılık Hakkındaki Öğretileri: Tutum ve Dönüşüm

Frankl’a göre, hayata ve kendi zorluklarınıza karşı tutumunuz, neredeyse her şey ile başa çıkma yeteneğinizi belirleyen şeydir. Dahası, doğru tutumu seçmek ve pes etmemek de size kalmış olan bir şeydir. Umut etmenin ve geçmişinizin geleceğinizi belirlemek zorunda olmadığına inanmanın sorumluluğu da sizin üzerinizdedir.

Tam da bu tutum, ve kendinizi dönüştürme ve zorluklar ile başa çıkma yeteneğin, Viktor Frankl’ın bizlere psikolojik dayanıklılık konusundaki öğretilerinde bıraktığı mirasın bir parçasıdır. Kendisinin de açıkladığı üzere, bir şeyler ile nasıl başa çıkacağınızı belirleyen şey bağlam ya da koşullar değil, aksine kararlarınız ve düşüncelerinizdir.

Bunların bilincinde olduğunuzdan emin olun. Bu fikirleri aklınızda tutun, ve konuşma terapisinin kurucusunun bu derslerini mümkün olduğunca yaşamınıza uygulamaya çalışın.

“En büyük özgürlüğümüz, tutumumuzu seçme özgürlüğümüzdür.”

– Viktor Frankl


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.