Sabır ve Serotonin Arasındaki Bağlantı

Birkaç çalışma, serotoninin, bireylerin sabır geliştirmesine izin veren bir nörotransmiter olduğunu göstermiştir. Sabrınızı nasıl geliştireceğinizi öğrenmek için okumaya devam edin.

Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater.

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

İnsanlar sabrın bir erdem olduğunu söylüyor. Ancak bilim, bir erdemden çok, herkesin geliştirmesi gereken nörolojik bir yeterlilik olduğunu söylüyor. Bir saniye düşünün: Daha çok sabır sahibi olsaydınız hayatınız ne kadar farklı olurdu? Gerileme ya da hayal kırıklığına uğramadan aksiliklere daha iyi dayanabilmek ve geleceği beklemek ister misiniz?

Elde edeceğiniz ilk şey psikolojik anlamdaki esenliktir. Her şeyi hemen istemek zihninizi daha da endişelendirir. Gerçek şu ki, bugünün toplumunda, sabırlı olmanın antitezi haline geldiğimiz noktaya varacak kadar, insanlar her zaman ve her şey için çok acele ediyor. Çoğu insan acelenin kurbanıdır. Onlar için sürekli bir biçimde yeterli zaman yok gibi görünüyor, bu da onların her zaman her şeyi kontrol altında tutmak istemelerine neden oluyor.

1970’lerde Heinz ketçap hala cam şişelerde satılıyordu. Bir gün bu ünlü markanın yöneticileri, müşterilerinin bu kabı kullandıklarında hayal kırıklığına uğradıklarını keşfettiler. Cam onları ürünü ters çevirmeye ve sosun kapağa ulaşmasını beklemeye zorluyordu. Sabırsızlık bu konuda onları oldukça rahatsız etti ve sonuç olarak satışlar düştü.

Temel olarak, bu onları yenilikçi bir reklam kampanyası oluşturmaya zorladı. Onları iyi şeylerin sabır gerektirdiğine ikna etmek için “Yavaş iyidir” sloganını yarattılar. Bu noktada, bu kampanyanın oldukça başarılı olduğunu söylemek doğru olacaktır.

Hiçbir şey için sabrı olmayanlar, sürekli olarak hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Gerçekte, hayattaki hiçbir şey, sabrınızı geliştirecek şekilde kendinizi eğitmekten ve beklemenin bazen buna değdiğini anlamaktan daha büyük bir zenginlik olamaz.

Sabır ve serotonin: Aralarındaki ilişki nasıl?

Hepimiz her gün ve her durumda sabırlı olmayı aslında çok isteriz. Ancak beyin bu tür bir rekabete hazırlıklı değildir. Temel olarak, beyni iki temel mekanizma kontrol eder. Birincisi, anında takviye almak ve zevk, ödül ve esenlik aramak. Örneğin, hiç kimse bir restoranda yemeklerini aşırı uzun bir süre ile beklemekten hoşlanmaz.

Ancak, dikkate alınması gereken başka bir gerçek var. Vücut belirsizlikle kontrol edildiğinde beyin alarm ve ıstırapla tepki verir. İşler planladığınız gibi gitmezse, büyük olasılıkla acı çekmeye başlayacak, endişeli hissetmeye başlayacak ve endişelenmeyi bırakamayacaksınız. Hiç kimse beklemekten hoşlanmasa da, er ya da geç, hayatın tam da bunu yapmaktan ibaret olduğunun farkındayız.

Sabır, hayal kırıklığına ve rahatsızlığa düşmeden günlük yaşamın karmaşıklığından geçmenize izin verebilecek koruyucu bir ağdır. İlginç bir şekilde bilim, bu erdemi artırmayı mümkün kılan belirli mekanizmaları keşfetti. Şimdi bu mekanizmaları birlikte görelim.

Serotonin ve sabretmeyi öğrenmek anlamındaki rolü

Japonya’daki Okinawa Bilim ve Teknoloji Üniversitesinden Katsuhiko Miyazaki ve Kayoko Miyazaki, Science Advances dergisinde yayınlanan bir çalışma yürüttü. İçinde sabır ve serotonin arasındaki ilişkiden ve bunun bir kişinin esenlik ve refahını nasıl etkilediğinden bahsettiler. Şimdi bu konuyla ilgili bazı gerçekleri keşfedelim.

• Duyguları düzenlemek için, tatmin olma dürtüsünü bastırmayı öğrenmenin gerekli olduğunu biliyoruz. Bu aynı zamanda davranışı iyileştirmeye ve uzun vadeli faydalar elde etmeye hizmet eder. Sabırsızlık, kaygının kaynağı ve psikolojik rahatsızlığın köküdür.
• Şimdiye kadar, sabırlı insanları dürtüsel olanlardan ayıran mekanizmaları kimse bilmiyordu.
• Okinawa Bilim ve Teknoloji Üniversitesinde yapılan araştırma, serotoninin sabrı modüle eden nörotransmiter olduğunu buldu. Araştırmacılar bunu farelerde kanıtlamayı başardılar.
• Serotonin, ruh hali ve uyku ve uyanma döngülerinden iştah döngüsüne kadar birçok süreci düzenlemekten sorumlu çok amaçlı bir nörotransmitterdir. Artık dürtü kontrolü ve sabrı desteklemenin de anahtar olduğunu biliyoruz.
• Daha fazla araştırmacı, beynin farklı alanlarını nasıl etkilediğini öğrenmek için bu serotonin mekanizmasını inceliyor.

Sabır doğuştan değildir, eğitilebilir bir özelliktir

Aziz Augustine bir keresinde “Sabır bilgeliğin yoldaşıdır” demişti. Ancak, bu çalışmanın detaylandırdığı bir yön, bu yeterliliğin öğrenmenin sonucu olmasıdır. Yavaş yavaş sabrı teşvik etmek yaşam kaliteniz üzerinde çok olumlu bir etkiye sahip olabilir.

Pek çok insan, çevrelerindeki dünyayı sevmedikleri için yardım ister. Sinirli hissediyor ve sadece bu durumdan çıkmak istiyor olabilirler. Kuşkusuz, bu bireyler bir sabırsızlık havuzunda boğuluyor olacaklardır. Sakin kalmak ve gelecekte bir şeylerin değişmesi için her gün çalışmak yerine, kızgınlardır, çünkü işler şu anda olmasını istedikleri gibi değildir.

Bu tür bir durumla karşı karşıya kaldığınızda, kendinizi daha sabırlı olmak için nasıl eğitebileceğinizi merak ediyor olabilirsiniz. Beyninizin daha fazla serotonin salmasını nasıl sağlayabilir? Aşağıdaki ifadeler bunu düşünmenize yardımcı olabilir:

• Sabır, zorluklar karşısında sakin olma yeteneğidir.
• Optimal ve etkili bir şekilde geliştirmek için, olumsuz duyguları tolere etmeyi öğrenmeye başlamalısınız. İç duygusal evreninizi kabul etmeniz, anlamanız ve düzenlemeniz gerekir.
• Kendini kontrol, dürtüselliğin panzehiridir.
• Sabrınızı kaybetmenize neden olan her şey hakkında düşünme şeklinizi yeniden şekillendirin.
• Amacınızı hatırlayın. Gelecekte iyi bir şeyin yolunuza çıkacağını bildiğinizde, sabırlı olmak için daha fazla ilham alırsınız.

Sonuç olarak, belirsizlik ve öngörülemeyen değişikliklerle tanımlanan bir dünyada sabırlı olmak bir zorunluluktur. Beyninizi en zor günlerde bile sakin kalması için eğitin.