Logo image
Logo image

Mutluluk Paradoksu: Nedir Ve Nasıl İşler?

3 dakika
Mutluluk Paradoksu: Nedir Ve Nasıl İşler?
Son Güncelleme: 04 Kasım, 2018

‘Mutluluk’ dünyanın en çok kullanılan sözcüğüdür. Bugünün kültüründe, çok sayıda insanın nihai hedefini temsil eder. Öte yandan, her zaman durum böyle değildi. Eski zamanlarda, hayatın asıl amacı; erdem, çocuk ya da mal mülktü. Modern çağlarda ise mutluluk paradoksu, başı çeker.

Mutluluk paradoksu, neredeyse herkesin mutlu olmak istemesidir. Öte yandan, insanlara mutluluğun ne olduğu sorulunca, onu zar zor tanımlarlar. Eğer biraz daha ileri gider ve kendinize neden mutlu olmak istediğinizi sorarsanız, cevap muhtemelen net değildir. Hedefimize ulaşmayı ne kadar çok istediğimizi düşünürsek aslında cevabın çok açık olması gerektiğine inanırız. Buna rağmen…

“Hayatın büyük olmazsa olmazları; yapacak bir şey, sevecek bir insan ve umut edecek bir hayaldir.”

– Thomas Chalmers

Eğer hayatınızı zorlaştırmaya devam etmek istiyorsanız, üçüncü bir soru da sorabilirsiniz: Mutluluğa nasıl ulaşılır? Her insanın kendi inancına göre bu sorunun pek çok yanıtı bulunmaktadır. Belki profesyonel başarılar, iyi bir kariyer ve mutlu bir evlilik en sık verilen yanıtlar olur. Öte yandan, bu şeylerin mutluluğa nasıl katkı sağladığını ya da mutluluğu bulduğunuz zaman ne olmasını beklediğinizi somut bir şekilde tanımlamak zor olacaktır.

Yani, kısacası, bu modern günümüz ve çağımızda, neredeyse herkes mutluluğu arar, fakat çoğu onun nerede olduğunu ya da onu neden istediğini bilmez. Dahası, ona ulaşmak için hangi yolun takip edilmesi gerektiği ile ilgili sadece hafif bir önseziye sahiptir. İşte bu da büyük mutluluk paradoksudur.

Some figure

Mutluluk paradoksu ve tatminsizlik

Denver Üniversitesinde profesör Dr. Iris B. Mauss, mutluluk konusunun insanlarda nasıl işlediğini bulmak için iki araştırma yürüttü. Bu çalışmaların sonuçları, oldukça beklenmedikti ve bizi mutluluk paradoksunun ne olduğuna biraz daha yaklaştırdı.

İlk çalışmada, üç yaklaşım üzerinden bir analiz yürütüldü:

  • Her insanın mutluluğa verdiği önemin derecesi
  • Katılımcıların içinde yaşadığı şartlar. Örneğin, sosyal ve profesyonel pozisyon, temel ihtiyaçların tatmin edişi vb.
  • İyi dış koşullar ve mutluluk hissi arasındaki bağ

Sonuç, mutluluğa aşırı fazla değer veren insanların, hayatlarında mükemmel dış koşullara sahip olsalar bile daha tatminsiz hissetmesidir. Öte yandan, daha nötr olan ya da mutlu olmaya o kadar çok önem vermeyenler, daha tatmin olmuş hisseder. Bu, hayat şartları daha zor olsa bile geçerlidir. Bu sonuçlar, mutluluk paradoksunun özünü gösterir.

Some figure

Mutluluk ve yalnızlık

Araştırmacılar, Denver Üniversitesinde benzer bir diğer deney yürüttüler. Bu durumda, tatmin ölçülemez, fakat onun yerine mutluluğa müthiş önem veren kişilerle vermeyen kişilerin yalnızlığı nasıl yaşadığı ölçülebilir.

Sonuçlar, ilk çalışmanın sonuçlarına çok benzerdi. Mutluluğu daha yoğun bir biçimde arayan insanlar, daha yalnız hissederken, buna o kadar çok önem vermeyen insanlar, bu duyguyu deneyimlememiştir. Yani, özellikle yalnız hissetmemişlerdir.

Bu konudan çıkarılan ilk sonuç, çok yoğun bir şekilde mutluluğu arayan kişilerin, kendilerine aşırı odaklandıklarıdır. Başarı ve tatmin arayışı, diğer insanlarla olan bağı kırar. Bu da, yalnızlık hissini güçlendirir. Ve işte bir kez daha, mutluluk paradoksu doğrulanmış olur.

Some figure

Mutluluğun koordinatları

Bu çalışmalardan bazı enteresan sonuçlara varabiliriz. İlk ve muhtemelen en önemli sonuç şu ki dıştan gelen başarılar, aslında mutluluk kaynağı değildir. Bu nedenle çok sayıda insan, çok fazla istediği bir şeyi elde ettikten sonra çok kısa bir tatmin yaşar ve ardından kendilerini yeni bir hedef bulmaya iten bir malez hissederler, sonu olmayan bir döngü yaratırlar.

Bu yüzden mutluluk, içimizde hazır olan bir süreçtir. Dıştan gelen başarıların sadece bir parça dahil olduğu bir gerçekliktir. Belki de pek çok kişi, içlerinde yaşayan “sonsuz” tatminsizliğe bir son verme gizli arzusu ile, yorulmadan mutluluğu ararlar. Fakat fark etmezler ki aradıkları cennet, aslında içlerinde yatar.

Diğer yandan, çalışmalar sonucunda, mutluluk kavramını idealleştirmenin, sadece hayal kırıklığına neden olduğu sonucuna varabiliriz. O mutluluğu kabul eden kişiler ise daha tatmin olmuş bir hayat yaşamayı ve mutluluğu bir amaçtan ziyade devamlı bir hal olarak görmeyi başarır, çünkü onun var oluşunu engelleyen şey tam olarak budur. Bu, bizim gerçekliği olduğu gibi kabul etmemize yardımcı olur ve bu sayede daha sık tatmin olmuş hissetmemizi sağlar.

Bizim belli belirsiz mutluluk diye adlandırdığımız şey, o tatmin olmuşluk ve keyif, sadece ara sıra yaşanan bir şeydir. Her durumda kendimizin en iyi versiyonu olma kararını vermek, bizi esas mutlu edecek şeydir.