Kriz Neden İçimizdeki En İyiyi Ortaya Çıkarır

Kriz Neden İçimizdeki En İyiyi Ortaya Çıkarır
Beatriz Caballero

Yazan ve doğrulayan psikolog Beatriz Caballero.

Son Güncelleme: 22 Aralık, 2022

Kriz kelimesi Yunanca “krino” fiilinden türemiştir ve “yargılarım ve seçerim” anlamına gelir. Bu kavram, farklı bakış açıları ve fırsatlarla yüzleşmemiz gereken bir seçeneği veya anı önermektedir (Onnis, 1900). Krizleri, birey ile çevresi arasındaki doğal bir homeostazi süreci olarak düşünebiliriz. “Ölçeklerimizin ağırlıklarını değiştirerek” ya da çerçevelerimizi yeniden bir araya getirerek bir denge elde edebiliriz. Bu da bize yeni adaptasyon biçimleri sunan değişiklikler üretme imkanı sunabilir.

Bir kişinin veya bir ailenin işlevselliğini belirleyen şey krizin yokluğu değil, ortaya çıktığında ele alınma biçimidir. Siz de bu krizlerin bireyin ve ailenin büyümesine ve gelişmesine nasıl katkıda bulunduğuna bakabilirsiniz. Bununla birlikte, doğaları ya da ortaya çıktıkları zaman nedeniyle bizim için ağır olabilen ve zarar verebilecek olaylar da vardır.

İnsan krizlerinin türleri

Hayatları boyunca, her birey, farklı şekillerde sınıflandırabileceğimiz bir dizi kritik anla yüzleşmelidir. Genel olarak, bu kritik anları iki tür halinde sınıflandırabiliriz:

  • Normatif (beklenen): bunlar normal yaşam döngüsüne özgüdür ve beklenir (evlilik, iş veya ev aramak, emeklilik vb.)
  • Normatif olmayan (beklenmedik): bunlar, bir ya da daha çok sayıda olayın neden olduğu duruma bağlı, öngörülemeyen, kazara ve beklenmedik krizlere atıfta bulunur. Bu olaylar aniden ortaya çıktığında, derhal bir yanıt gerektirirler.

Bu nedenle, bir kişi veya bir ailenin krizleri öngörülebilir olabilir ya da olmayabilir, ancak hepsinin ortak bir noktası vardır. Bu krizlere neden olan sorunun çözülmesi çok zordur. Akıl sağlığı söz konusu olduğunda, herhangi bir krizin sonuçları aynıdır, ancak kişisel deneyim değişiklik gösterir.

Bir krizi ne belirler?

kriz yaşayan ve dalgalara bakan genç adam

Biz kendi su geçirmez balonumuz içerisinde kişisel krizlere sahip olan izole insanlar değiliz. Yaşanılan krizlerin evrimini belirleyen faktörleri üç tip halinde gruplandırabiliriz:
  • Krize zemin hazırlayan olayların ciddiyeti.
  • Aile kaynakları: esnek roller, sosyal-ekonomik ve fonksiyonel özellikler, bakım, duygusal destek
  • Sosyal destekler: aile, arkadaşlar, toplum ya da herhangi bir zararlı etkiyi en aza indirmek konusunda yardımcı olabilecek diğer insanlar.

Farklı odak noktalarını kullanarak bu krizleri açıklamaya çalışan çeşitli teoriler mevcuttur. Bunlar: Hayati Olayların Teorisi, Bilişsel Teori, Başa Çıkma Mekanizmaları Teorisi ve Geçmiş Olayların Yeniden Etkinleştirilmesi Teorisi’dir. Novack (1978, Slaikeu tarafından referans gösterilen, 1996), bir kriz üreten bir olayın olasılığının bir takım faktörlere bağlı olduğunu önermektedir. Bunlar, krizin meydana geldiği anı, yoğunluğunu, süresini ve bir bireyin gelişimine müdahale ettiği dereceyi içerisinde barındırır.

İnsanlar: dirençli bir tür

İnsan ırkı, zamanın başlangıcından bu yana sürekli olarak ardı arkası kesilmeyen savaşlar, büyük krizler, felaketler ve şiddetten kendini kurtarmaya çalışıyor gibi görünüyor. Krizler izlerini bırakır ve nesilden nesile geçer. Ayrıca, zihinlerimiz ve duygularımız üzerinde de kalıcı birer etki bırakırlar.

Neden bir kriz yaşayan bazı insanlar ciddi derecelerde etkilenmiyor ama diğerleri etkileniyor? Bunun nedeni akıl sağlığındaki en büyük sorunlardan biri ile ilişkilendirilir: kroniklik. Başka bir deyişle, birinin hayatındaki kritik olayların tekrarlanması ve onlarla başa çıkmak için birkaç kaynağa sahip olmasıdır.

Her kriz hayatımız için bir mesajdır

papatya

Kriz deneyimleyen herkes hayatı adına bir mesaj alır. Bu mesaj bilinçli olarak işlenebilir ya da işlenmeyebilir, ancak bireyin hayatının “senaryosunun” bir parçası haline gelir. Caplan, bireye krizin ilk üç gününde neler olacağına dair yazmıştır. Bunun krizin tanımıyla nasıl bir bütünlük oluşturduğuna ve bilişsel işleyişini nasıl etkilediğine bakar. Dyregrov da bu konu hakkında yazdı. Bu unsurların kombinasyonunun, farklı insanların adaptasyon mekanizmalarındaki varyasyonu açıklayabileceğini fark etti.

Bu kritik anların izlenimlerini nasıl özümsediğimiz, nihayetinde hayatımızın gelecekteki “senaryosuna” yansıtılır. Hissettiğimiz şeyden ve bu olayların bizim için ne anlama geldiğinden kaçmak imkansızdır. Daha sonra, ancak, bu izlenimleri yeni, daha olumlu mesajlarla değiştirebiliriz.

Bu krizlerden sonra bir bireyin temel ihtiyaçlarının katıldığı farklı yollar, genelleştirilmiş bir negatif senaryo oluşturmayı zorlaştırır. Ayrıca kişinin karşısına çıkan herhangi bir kriz nedeniyle ulaştığı sonucu da dikkate almak çok önemlidir. Bir birey kriz yaşadığında, onu kurban olarak düşünmemeliyiz. Bu krizlerin “kurbanları” bu olaylarla baş etmek ve hayatlarına devam etmek zorundalar. Burada bahsettiğimi şey kurbanlar değil aksine mücadele ederek sağ kalanlardır.

Bibliyografik referanslar

  • Van der Kolk, B. A. (2015). The body keeps track: brain, mind, and body in the overcoming of trauma. Eleftheria
  • Góngora, J. N. Reflections on the crisis in Haiti: from the individual to the community.
  • Góngora, J.N. Crisis, concepts, and procedures.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.