Logo image
Logo image

Her Şeyi Kontrol Etmeye Çalışmak Sağlıklı Değildir

3 dakika
Her Şeyi Kontrol Etmeye Çalışmak Sağlıklı Değildir
Son Güncelleme: 15 Haziran, 2018

Her şeyi kontrol etmeye çalışmak, modern zamanların hayallerinden biridir. İnsanlık tarihi, doğa güçleri üzerinden ilerleyen fetihlerin hikayesidir. Bizim yarışımız, güçsüz bir memeli olarak başladı. O zamandan bu yana, çevremizde var olan gizemleri keşfetmek adına, büyük bir sıçrama yaptık.

Şimdi zor zamanlarda yaşıyoruz. Her şey çok hızlı gerçekleşiyor ve buna ayak uydurmakta oldukça zorlanıyoruz. Bununla birlikte, her şeyi kontrol edemiyor oluşumuzda gayet normal bir durumdur. Bu hayalin altında, ayaklarımızı sağlam bir zemine oturtma isteği bulunuyor. Kendi yaşamlarımızı, tamamen kendimiz yönlendiriyormuş gibi hissetmek istiyoruz.

“Bu ikilemin üstesinden gelmeye, tutarsızlık ile başa çıkmaya, kaosu evcilleştirmeye, bilinemezi bilinir kılmaya ve serbestçe dolaşmaya zincir vurmaya çalışmak gibi eylemlerin hepsi, sevginin ölüm ilanıdır.”

– Zygmunt Bauman

Zor olan şey, her şeyi kontrol etmeye çalışmanın bir hayalden ibaret olduğunu her zaman anlamamamızdır. Bu imkansız bir hedeftir. Bunu unuttuğumuzda, anksiyete dalgaları yaratacak şekilde davranırız. Sürekli olarak kendi kontrolümüzü kaybeder ve hayal kırıklığına uğrarız.

Her şey sürekli olarak bir hareket halinde ve kontrolümüz dışında gelişen yüzlerce faktör var. Canlı olan varlıklar, sürekli değişir. Bugün seçtiğiniz yol, sizi yarın başka bir yola sokacak. Ölüm, kesinlikle kesin olan tek varlık halidir. Hayat belirsizlikler ve beklenmedik akışlar arasında gidip gelir.

Kontrol hayali

Artık hayatı yavaş bir şekilde yaşayabileceğimiz bir yaşta değiliz. Gün içerisinde yüzlerce uyaranla sürekli olarak bombardıman altında kalıyoruz. Uyanır uyanmaz, hemen aklınıza birbirinden tamamen farklı fikirler ve hisler dolar da durur. Yapacak çok şey olduğunu ve yapmak için yeterli zaman olmadığını hissedersiniz.

Her gün birbiriyle çelişen duygu ve hisler yaşıyoruz. Bazen onları tam olarak anlamak için, yeterli zamanı ayırmadan onları yeniden yönlendirmek zorunda kalıyoruz. Sadece harekete geçmemize ihtiyacımız var. Bunu yapmak için de, kendinize sınırlar koyabilirsiniz. Üretim ve eylem alanlarınıza müdahale eden rahatsız edici düşünceleri ve duyguları hızla kafanızdan söküp atmalısınız.

Some figure

Bu şekilde düşünmesek de, her şeyi kontrol etmek istiyoruz. Bu yüzden bir şey planlandığı gibi gitmediğinde ya da bir engel ile karşılaştığımızda, öfkemiz artabilir. Hedeflerimize aykırı bir gerçekliğe karşı bir tür isyan haline gireriz.

Bu durumda, genellikle bir paradoksa dönüşür. Maliyemizi kontrol ederken, uykusuzluğumuzu kontrol edemeyiz. Yorgunluğumu kontrol edebiliyorken, önemli ilişkilerimiz parmaklarımızdan kaçıp gidiyor. Ne kadar denersek deneyelim, her şeyi kontrol edemeyiz.

Bilinçli gözlem ve pür dikkat

Batılı olmayan kültürlerde, sıklıkla unuttuğumuz bir gerçeklik vardır. Hayat akılla değil, duyularla birlikte yaşanır. Düşünce hep oradadır, gerçeği yorumlar. Akıl, hayatımızı ön yargılara, korkulara, hırslara ve uzun bir maratona dayandırır. Aynı zamanda, bizi her günün tadını çıkarmaktan alı koyar.

Peki tüm bunların, her şeyi kontrol etme arzusuyla ne ilgisi var? Burada meydana gelen olay, düşüncenin şu şekilde çalışmasıdır: her şeyi sınırlar, bir şekilde uyarlar ve yönlendirir. Algı, duygular ve hisler ise farklı çalışır. Daha isyankar ve kaotik, aynı zamanda daha özgür ve daha otantiktik. Bunlar, her şeyi kontrol etme girişimlerimizi sabote eden bölgelerdir. Onlar, aynı zaman da mutlu bir şekilde yaşamamıza da olanak sağlarlar.

Some figure

Sıklıkla kendi kendimize anlamsız bir savaş veririz. Düşüncelerimiz bize biraz bilgi verir ve ardından biz bundan kurtulmaya çalışırız. Anlamaya çalışmaktan daha ziyade, en kısa sürede bu düşünceleri vicdanımızdan çıkarmaya bakarız. Örneğin, biraz endişe duyuyorsak, hemen onu zorlamaya ve ortadan kaldırmaya çalışırız. Belki de bir kabullenme ve gözlem tutumu benimsemiş olsaydık, kendimizi farklı bir bakış açısıyla bulabilirdik.

Kendinizi yargılamadan veya çok düşünmeden önce, algılamayı öğrenin. Sadece düşünceli olun… Her şeyi kontrol etmeye çalışmayın. Bunun yerine, yaşadıklarınızın içsel ve dışsal olarak akmasına izin verin. Bu, yaşamı, endişe duymadan, daha gerçek bir şekilde tecrübe etmenize izin verecek yoldur. Kendinizi öğretici bir dersten daha ziyade, bir yaşam dersi olarak ifade eden yeni bir anlama biçimi ortaya çıkarın. Dengeli bir yaşam tarzı sürmenize olanacak sağlayan daha yüksek bir farkındalıktır.