Logo image
Logo image

Duygusal Diyabet Gerçekten Var Mı?

4 dakika
Genler, yaşam biçimi... Tip 2 diyabetin gelişimine etki eden pek çok faktör bulunmaktadır. Peki duygularımız bu hastalığın ortaya çıkmasında rol oynuyor olabilir mi? Duygusal diyabet diye bir şey var mı? Aşağıda bu konuyu analiz ediyoruz.
Duygusal Diyabet Gerçekten Var Mı?
Tarafından yazılmıştır Valeria Sabater
Son Güncelleme: 14 Aralık, 2021

“Bende duygusal diyabet mi var?” Çok çarpıcı bir cümle gibi görünse de, tip 2 diyabet tanısı konan pek çok hasta doktorlarına bu hastalığın nedeninin belki de yaşadığı endişeler, stres, her gün karşılaştığı sıkıntılar ve günlük hayatın kalitesini, hatta sağlığı bile etkileyen o duygulardan kaynaklanıp kaynaklanmadığını sorar. Peki böyle bir şey mümkün müdür?

Konu hakkında bilgisi olmayanlar için, tip 2 diyabetin temel olarak tek bir gerçeğe dayanan bir hastalık olduğunu ifade edebiliriz. Vücut, pankreas tarafından üretilen temel ve gerekli bir hormon olan insülini yeterince salgılamaz. Bu hormon sayesinde yediğimiz besin maddelerinde bulunan şeker enerjiye dönüştürülür. Bu hormona vücudun direnç göstermesi (ya da düşük miktarlarda üretimi) kandaki şeker miktarının yavaş yavaş artmasına ve ciddi sağlık sorunları çıkmasına yol açar.

İşte bu durum diyabet ya da yaygın bilinen adıyla şeker hastalığı bulunan kişilerde görülür. Eğer bu hastalıkla ilgili stres faktörünü işin içine katarsak, örnek olarak stresin pek çok metabolizma sürecini olumsuz yönde etkilediğini söyleyebiliriz. Çok güçlü duyguların kandaki kortizol seviyesini yükselttiği ve bu nedenle glikoz salımını artırdığı da bir gerçektir.

Ancak yine de bir düşünelim. Eğer bu gerçek olsaydı toplumun neredeyse %90’ının diyabet hastası olması gerekirdi. Yani eğer bu hastalık “sadece” duygusal faktörlere dayanan bir rahatsızlık olsaydı büyük bir çoğunluğumuz diyabete yakalanmış olurduk. Yine de çok iyi bilinen ve net olan şey, strese neden olan faktörlerin genellikle insanların yaşam stillerinde değişikliklere sebep olduğu ve o nedenle de bu sağlık problemine yol açabileceği gerçeğidir.

Şimdi konunun detaylarını birlikte inceleyelim.

Some figure

Duygusal Diyabet Yoktur… Peki Neden?

İnsanlık tarihi boyunca sürekli bir biçimde var olsalar da halen problem yaratmaya devam eden hastalıklar vardır. Bunlardan biri olan diyabet, toplumsal sağlığı ciddi derecede etkileyen ve her geçen gün daha fazla sayıda kişiyi etkisi altına alan önemli bir rahatsızlıktır. Manchester Üniversitesi’nden Dr. Juliana Maina tarafından yapılan araştırma ve benzerlerine göre, tip 2 diyabete yol açan nedenleri bilmek günümüzde her zamankinden çok daha önemli bir hale gelmiştir.

Hastalığın büyüme hızı ve yaşam süresi beklentisi üzerindeki etkileri, bu gerçeğin farkına varmamızın gerekliliğine işaret etmektedir. Diyabetin gelişimi sessiz ve ilk başlarda aşamalı bir biçimde gerçekleşebilir. 55 ya da 60 yaşı geçince ilk semptomları görülmeye başlar. Ancak diğer yandan bu kronik hastalık çocuklarda ve gençler arasında da daha sık bir biçimde ortaya çıkmaya başlamıştır. Peki bunun nedenleri neler olabilir?

Diyabete Yol Açan Nedenler

Yazımızın başlangıç kısmında da belirttiğimiz gibi diyabet belirli bir sorundan kaynaklanır: Ya kişinin vücudu yeterli oranda insülin üretmez ya da bunu olması gerektiği gibi işlemez. Günümüzde bu hastalığa yol açan pek çok nedenin varlığı bilinmektedir:

  • Sağlıklı beslenme alışkanlıklarından tamamen uzaklaşmak. Çeşitliliği olmayan, yoğun şeker ve işlenmiş gıdalar içeren beslenme şekli bu hastalığa neden olan çok önemli bir faktördür.
  • Vücut kitle endeksinin artması ve aşırı kilolu olmak.
  • Hipertansiyon.
  • Durağan bir yaşam şekli.
  • Genetik faktörler.

Neden Duygusal Diyabet Diye Bir Şey Yoktur?

Duygusal diyabet bir hastalık ya da bir diagnostik kategori olarak bulunmamaktadır. Bu rahatsızlık sadece tip 1 diyabet ve tip 2 diyabet olarak sınıflandırılabilir.

  • Kronik stres ile kan şekerinin yükselmesi arasında bir ilişki olduğu doğrudur.
  • Vücut yüksek miktarlarda adrenalin ve kortizol ürettiğinde beyin daha fazla enerjiye ihtiyacımız olduğunu düşünür. İşte bu aşamada kana daha fazla miktarda glikoz salımı gerçekleşir.
  • Ancak bu durum bizi diyabet hastası yapmaz.
  • Yani diyabet problemi yaşamayan insanların vücudu normal şeker değerlerine dönme konusunda herhangi bir problem yaşamazlar. Sonuçta şeker bir sorun yaşamadan metabolize edilir ya da başka bir deyişle özümsenir.
  • Buna karşın pankreası yeterince insülin üretmeyen ya da insülin direnci bulunan insanlar vardır. Bu durumda kanlarındaki yüksek oranlara çıkmış olan şekerin tekrar normal seviyelerine dönmesi konusunda problemler ortaya çıkar.

Diyabet ve Duygularımız Konusunda Bilim Ne Diyor?

Sadece stresli şartlarda yaşadığı için diyabet hastası olan insanların olmadığı konusunda ısrar ediyoruz. Bu konuda yapılmış olan çalışmalar üzerinde durmaya değer önemli ve ilginç veriler sunmaktadır.

2006 yılında Tel Aviv Üniversitesinde işle ilgili tükenmişlik ve diyabet arasındaki ilişki konusunda bir çalışma yapılmıştır. Buna göre bu ikili arasında aşağıda detaylarını vereceğimiz ciddi bir bağlantı olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Aynı durum Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi tarafından geniş çaplı bir katılımla yapılmış olan bir çalışmada da ortaya konmuştur. Bu bağlamda, duygusal diyabet diye bir hastalığın varlığından söz edemediğimiz doğrudur. Ancak ilginç bazı detayların bulunduğunun da altını çizmek gerekir. Buna göre, duygular kimi zaman hep birlikte hareket ederek diyabet hastalığının gelişiminde önemli rol oynayabilmektedir.

Depresyon ve Kronik Tükenmişlik Yaşam Şeklimizi Değiştirebilir ve Bu Durum Diyabete Yol Açabilir

İşyerinde yıllarca tükenmişlik problemi yaşayan bir kişiyi hayal edin. Bu kişi, zaman içinde ciddi bir depresyona girecek ve tüm yaşam tarzı önemli bir değişime uğrayacaktır. Beslenme düzeni değişecek, son derece durağan ve hareketsiz bir biçimde yaşayacak, uykusuzluk problemi çekecek vb… Tüm bunlar diyabet olma riskini artıran belirgin faktörler arasında yer almaktadır.

Sonuç olarak duygusal diyabet diye bir hastalıktan ya da olumsuz durumların diyabete yol açtığından bahsedemeyiz. Ancak depresyon gibi faktörler davranış biçimimizi ve yemek yemek alışkanlıklarımızı değiştirir. Bunlar ise bazı durumlarda bu kronik hastalığa yol açabilir. İşte bu yüzden bu detayları aklımızda tutmamız faydalı olacaktır.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Engum A. The role of depression and anxiety in onset of diabetes in a large population-based study. J Psychosom Res 62:31-38, 2007
  • Helgeson, V. S., Van Vleet, M., & Zajdel, M. (2020). Diabetes stress and health: Is aging a strength or a vulnerability? Journal of Behavioral Medicine43(3), 426–436. https://doi.org/10.1007/s10865-019-00106-4
  • Melamed S, Shirom A, Toker S, Shapira I. Burnout and risk of type 2 diabetes: a prospective study of apparently healthy employed persons. Psychosom Med 68:863-869, 2006.
  • Menninger WC. Psychological factors in etiology of diabetes. J Nerv Ment Dis 81:1-13, 1935.
  • Strandberg, R. B., Graue, M., Wentzel-Larsen, T., Peyrot, M., & Rokne, B. (2014). Relationships of diabetes-specific emotional distress, depression, anxiety, and overall well-being with HbA1c in adult persons with type 1 diabetes. Journal of Psychosomatic Research77(3), 174–179. https://doi.org/10.1016/j.jpsychores.2014.06.015
  • Wanjiru, J. M. (2018). Understanding the types and causes of diabetes mellitus. International Journal of Biology Research202, 202–207. Retrieved from www.biologyjournal.in

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.