Anomi Nedir?

Anomi, kurallara uyma konusunda kişilerin ya da grupların birbirleri arasında gerilim yaşamasını ifade eden bir kavramdır. Bunlar sosyal birlikteliğin sürdürülmesi açısından önemlidir. Ancak aynı zamanda kişisel hedeflerle uyumlu olmadıklarında çatışma ortaya çıkar ve çoğu kez işe yarar bir araç olmaktan çıkarlar.
Anomi Nedir?

Son Güncelleme: 04 Şubat, 2021

Anomi kavramı, Orta Çağlara kadar uzanan ve o dönemlerde “tanrı tanımaz ya da kural tanımaz” insanları tarif etmekte kullanılan çok eski bir kavramdır. Ancak bu kavram üzerinde sistematik çalışmaları ilk yapan kişi sosyolog Emilio Durkheim’dır. Durkheim’dan sonra anomi kavramı sosyolojide sıklıkla kullanılan bir terim halini almıştır.

Anomi kelimesi, kuralların yokluğu ya da kuralları çiğneme eğiliminin bulunması anlamına gelmektedir. Topluca ya da bireysel olarak ortaya çıkabilir. Aynı zamanda insan davranışların düzenlenmesi için gerekli kurallar bütününün ya da ahlaki değerlerin eksikliğini de ifade eder.

Anomi terimi sosyolojide doğmuş olsa da, siyasi bilimler, antropoloji ve psikoloji alanlarında da kendine yer bulmuştur. Tüm bu bilim dallarında tarihsel şartların bir sonucu ya da ahlaki evrim sürecinin bir parçası olarak suçla ya da “sapkın” fiiller ile ilişkilendirilmektedir.

“İnsan aktivitelerinin tamamı toplum içinde gerçekleşir. Bunların hiçbiri toplumsal etkiden kaçamaz.”

– George Simmel

kapüşonlu adam

Anomi ve Uyumsuzluk

Anomi deyince grupla kişi arasındaki gerginlik ve çatışmadan bahsediyoruz. Temel olarak bu kavramda kurallara bağlılık yoktur. Bunun nedeni ya bu kuralların kişi açısından gerçekten uyulmasının mümkün olmaması ya da kişinin mantıklı olsa dahi bu kurallara uyamamasından kaynaklanmaktadır.

Durkheim’e göre anomi sosyal bağların ortadan kalkması ya da kötüleşmesinin sonucu olarak ortaya çıkar. Bu ayrılma birlikteliğin zayıflamasına yol açar. Yani aile içinde, belirli bir grupta ya da toplumun genelinde güçlü bir bağ yoksa, bireyler bu grupların birlikteliğini sağlayacak olan normlara uymaları gerektiğini düşünmezler.

Durkheim, iş dağılımı ve sınıfsal ayrımların sosyal bağların kötüleşmesine neden olan temel sebepler arasında olduklarını ifade etmiştir. Eşitsizlik ve dışlamaya neden olan bu tür bölünmeler sonuçta o toplumun normları haline dönüşür. Yani oluşan bu normlar zaman içinde bireyin isteklerinin aksine bir tür yasal kurallar bütünü olarak karşısına çıkar. Sonuç olarak bu kurallara uyma konusunda büyük bir gerginlik ve direnç oluşur.

Anomi ve Hüsran

Anomi kavramı Amerikan kaynaklı yapısal fonksiyonel yaklaşım kapsamında yer alan bir kavramdır. Bu bağlamda, Durkheim tarafından üzerinde çalışılmış olan fikir farklılaşmış ve vurgu sadece birey üzerine yoğunlaşmıştır. Ortak olarak yapılan aktiviteler ya da grup dinamiklerinin doğru bir biçimde işlediği ve eğer bir insan bu dinamiklere adapte olamıyorsa problemin sosyal değil bireysel olduğu fikrinden ortaya çıkmıştır.

Bu yaklaşımla yüzleşen pek çok yazar eğer bir içerik bir yandan normlar ve gerçeklik modelleri sunuyor, ancak aynı zamanda bunlara ulaşmak için var olma yolları ya da yöntemlerini kısıtlıyorsa bu durumda büyük bir hüsranın ortaya çıkığını ifade etmektedir. Örnek olarak başarılı olmak ve çok para kazanmak üzerine bahse girebilir ancak aynı zamanda bu hedeflere ulaşmak var olan kurallar nedeniyle son derece zor olabilir.

Bu şartlar altında sadece sosyal ilişkiler zayıflamaz, aynı zamanda pasif ya da aktif çok güçlü bir direncin tohumları da atılır. Bunun sonucunda ise depresyon, kentsel şiddet, suç ve hatta intihar gibi pek çok davranış biçimi ortaya çıkar.

kapüşonlu çocuk düşünüyor

Ne Ya Da Kim Değişmeli?

Anomi ve kurallara uyma konusu oldukça karmaşıktır. Aslında hiçbir toplumda kurallara tam olarak uyulduğu söylenemez. İdeal şartları konuşmak gerekirse, kurallara uyma oranının son derece yüksek olduğu ve aynı zamanda bireysel ahlaki sorumluluklar temelinde otonominin de bulunduğu bir toplum olması arzu edilir.

Böyle bir toplum inşa etmek çok kolay değildir. Bunun en büyük nedeni ekonomik ve sosyal eşitsizliklerdir. Bu durum aynı zamanda fırsat eşitsizliği anlamına da gelmektedir. Bu noktada akıllara önemli bir soru gelebilir. Acaba gerçek koşullar altında kural ihlallerine ya da hüsrana yol açan gerilimi azaltmak için normlarda mı yoksa bireylerde mi bir değişiklik olması için çaba göstermek gerekir?

Bu soruya bir cevap vermek pek de kolay değildir. Mantıklı bir bakış açısıyla, her ne kadar keyfi de olsa gerçek dünyaya adapte olmanın öneminin farkında olmak gerekir. Aynı zamanda bu adaptasyon sürecinin pasif olmaması, tam tersine eleştirel ve aktif olması gerekir. Bu açmazla başa çıkmak, hüsran ve hayal kırıklığına karşı toleranslı olma konusunda daha esnek olmak ve ayrıca güçlü kalarak değişime istekli olmak gerekir.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Girola, L. (2005). Anomia e individualismo: del diagnóstico de la modernidad de Durkheim al pensamiento contemporáneo (Vol. 46). Anthropos Editorial.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.