Yeonmi Park: Canavarla Yüzleşen Kızın Biyografisi
Yeonmi Park ve sıra dışı hikayesi, henüz 13 yaşındayken kendisinin dahi farkında olmadığı olağanüstü derecede büyük sınavlardan geçmesi ile yazılmıştır. Park şu an ABD’de son derece başarılı bir profesyonel olarak hayatını sürdürmektedir. Ancak 2007 yılına kadar, kendi ülkesinin sınırları dışındaki dünyadan tamamen habersiz olan bir Kuzey Koreli kız olarak yaşamaktaydı.
Gerçeklerle bildikleri arasında fark olduğunu ilk olarak anlamaya başlaması Titanic adlı filmi görmesiyle başladı. Bu film Kuzey Kore rejimi tarafından yasaklanmış olmasına rağmen, karaborsada bu tür filmleri bulmak mümkündü. Yeonmi Park bu filmi izlediğinde, aşkın bir çift olarak var olduğunu ve bir insanın sadece ülkesi için değil sevdiği biri için de hayatını verebileceğini anladı.
“Kuşlar ve fareler bile sizin fısıldadığınızı duyabilirler. Çünkü bu korku, teslimiyet, politik ve sosyal beyin yıkama anlamına gelmektedir. Farklı düşünme, düşündüğünü söyleme, şüphe duyma. Boyun eğ ve kendi kişiliğinden feragat et.”
– Yeonmi Park
İlginç ve Orwell’ci bir biçimde, Yeonmi Park Kuzey Kore’de bu tür bir aşkı tanımlayacak herhangi bir sözcük bulunmadığını söylemektedir. Kullanılan sözcüklerin ve kavramların hiçbiri bireysel, özel ya da kişisel bir anlam içermemektedir. Her şey ortak, her şey “biz”dir. Bu nedenle, ülkesinden kaçtığında gerçekten nereye gittiğinin ya da neden ülkesinden ayrıldığının bilincinde değildir.
Yeonmi Park’ın Çocukluğu
Yeonmi Park, 4 Ekim 1993 tarihinde Kuzey Kore’de dünyaya geldi. Babası Kore İşçi Partisine üye olduğundan dolayı ailesi ortalama gelirin üzerinde bir ekonomik duruma bulunuyordu. Bir şehirde resmi bir görevde bulunan babası saygıdeğer bir konuma sahipti. Ancak her şey, 1990’larda ülkede yaşanan ekonomik kriz sonucunda bir anda değişti.
Temel ihtiyaç maddeleri artık çok zor bulunur hale gelmişti. Babası, daha kaliteli bir yaşam sürebilmek için bir kaçakçılık ağı kurdu ve bu ağın içinde faaliyet göstermeye başladı. Ancak dünyadaki en kapalı ülkelerden biri olan Kuzey Kore’de yaptığı bu yasa dışı işler devlet tarafından tespit edildi. Sonuç olarak bir süreliğine bir çalışma kampına gönderildi. Bu sıralarda Yeonmi Park, kız kardeşi Eunmi ve annesi açlıkla karşı karşıya kaldılar.
Çin’le sınır olan bir bölgede yaşıyorlardı. Yeonmi Park, Çin’deki şehirlerin ışıklarını görüyor ve eğer o şehirlere giderse yiyecek bulabileceğini düşünüyordu. Babası cezasını çekip döndükten sonra aile olarak Çin’e kaçmayı teklif etti. Kız kardeşi Eunmi bir gece yarısı ortadan kayboldu. Herkes kaçtığını düşünse de kimse aslında ona ne olduğunu kesin olarak bilemedi.
Çin’e Kaçış
Yeonmi Park’ın Çin’e annesiyle birlikte kaçmaya karar vermesinin temel sebebi, bu ülkede bir tabak pirinç bulma ümidiydi. Aslında rejimden değil açlıktan kaçıyordu. Babası onlara eşlik edememişti çünkü o sırada hastaydı. Sınırı geçince insan kaçakçıları ile tanıştılar.
Kuzey Kore’den Çin’e kaçanları buradaki yetkililer deport ediyordu. Bu durumun farkında olan Çinliler, aslında bu büyük dramdan faydalanmak için organize olmuşlardı. İşte Yeonmi ve annesinin sınırı geçtikten sonra karşılarına çıkan insanlar bu türden kişilerdi. Kaçakçılardan biri Yeonmi’ye tecavüz etmeye kalkıştı ancak annesi onun yerine kendisini feda etmek istediğini söyledi. Böylece annesi, Yeonmi’nin gözü önünde tecavüze uğradı.
Sonuçta her iki kadın da iki farklı çiftçiye satıldılar. Yeonmi annesinden ayrıldıktan sonra kendi hayatını kurmaya karar verdi. Ancak onu satın alan çiftçi, eğer onun sevgilisi olursa ailesiyle yeniden bir araya gelmesi için yardımcı olacağını söyledi. İlginç bir biçimde gerçekten verdiği sözü de tuttu.
Yeni Bir Hayat
Bir süre sonra Yeonmi yeniden annesiyle bir araya geldi. Birlikte babasını da Çin’e getirmeyi başardılar. Ancak babası, geldikten kısa süre sonra ileri derecede kanser nedeniyle henüz 45 yaşındayken öldü. Dikkat çekmemek için babası için cenaze töreni düzenlemediler ve onu yakınlardaki bir dağa gömdüler. Daha sonra iki kadın Çinli misyonerlerin yardımı ile Moğolistan’a gittiler.
Burada da benzer riskler altında yaşamak durumunda kaldılar. Ancak bu kez, eğer Kuzey Kore’ye geri gönderilmelerine karar verilirse kendi canlarına kıyacaklarını söylediler. Sonunda Güney Kore’ye ulaşmayı başardılar. Yeonmi Park için bu ülkede bulunmak sanki başka bir gezegene gelmek gibiydi. Yeni okulundaki ilk gününde öğretmeninin ona en sevdiği rengin hangisi olduğunu sorduğunu ve kendisinin ne cevap vereceğini bilemediğini söyler. Çünkü kişisel bir tercih sahibi olmanın nasıl bir şey olduğuna dair herhangi bir fikri yoktu.
Yeonmi Park daha sonraki dönemde bir insan hakları savunucusu oldu. İnsan kaçakçılığı ile savaşma konusunda çalışmalar yürüttü. Şu an ABD’de yaşayan Park, burada evlendi ve bir kızı oldu. Şansı yüzüne geç de olsa gülen Park’ın kabusu sona erdi ve hatta Güney Kore’deyken kız kardeşi ile tekrar bir araya gelmeyi bile başardı.
Kore uzmanlarından bazılarının onun hikayesinin gerçekliğini sorguladığını belirtmemiz gerekir. Ancak bugüne kadar Park’ın yaşadıklarının doğru olmadığını gösteren herhangi bir kanıt ortaya çıkmamıştır.
Onun bu yürek parçalayıcı hikayesi aslında etrafımızdaki toplum ve kültürün bizleri doğrudan nasıl etkilediğini göstermektedir. Kişisel bir tercih gibi temel bir özelliği bilmemek ve aşk konusunda bilgi sahibi olmamak, bir rejime sıkı sıkıya bağlılığı sağlayan özelliklerdir. Dil bizi özgürleştirir ancak aynı zamanda kendisine mahkum da eder.
Yeonmi Park’ın hikayesi doğru ya da yanlış olabilir. Belki de bu ikisinin karışımı olma ihtimali de bulunmaktadır. Çünkü hatıralar, duyguların da etkisiyle zaman içerisinde değişebilirler.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Bosch, X. B. (2017). ¿Los falsos mantras norcoreanos? Desnuclearización, colapso del régimen y reunificación. Comillas Journal of International Relations, (9), 19-45.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.