Terörizme Karşı Psikolojiyi Kullanmak: Guantanamo
Psikolog James E. Mitchell, Guantanamo hakkında bir askeri mahkemede ifade verdiğinde, birçok insan endişelendi. Teröre karşı psikolojinin kullanılması hakkında konuşmalar yapılmıştı ve Mitchell sadece bilgisini mahkumlara işkence etmek için kullandığını kabul etmekle kalmadı, aynı zamanda terörizme karşı bunu tekrar yapacağını da söyledi.
Hafızalarımızın şeridinde bir gezintiye çıkalım ve 11 Eylül saldırılarından sonra terörizmle mücadelenin ne kadar popüler olduğunu hatırlayalım. Bu saldırılar, özellikle Ortadoğu’daki düzensiz silahlı gruplara karşı bir savaş ilanıydı.
Bu durum, diğer gerçeklerin yanı sıra Amerika Birleşik Devletlerinin Afganistan’ı işgal etmesine kadar gelişti. Bu grupların üyeleri tutuklanarak Guantanamo Körfezi Deniz Üssü’ne gönderildi. Önce Wikileaks aracılığıyla ve daha sonra birkaç başka medya platformu aracılığıyla halk, Guantanamo’daki mahkumların maruz kaldığı işkenceleri psikologların yardımıyla öğrenmiş oldu.
“Beni zincirleyebilirsiniz, bana işkence edebilirsiniz, hatta bu bedeni yok edebilirsiniz, ama asla aklımı hapsedemezsiniz.”
– Gandhi
Guantanamo’da iki psikolog
Her şey kötü şöhretli The Manchester Manual ile başladı. Bu, örneğin bir sorgulama sırasında nasıl yalan söyleneceği gibi birçok şeyi anlatan El Kaide takipçileri için bir rehberdi. Psikologlar James E. Mitchell ve Bruce Jessen bu belgeyi incelediler ve Amerikan yetkililerine gönderdiler.
Her şey, El Kaide’nin sorgulama yöntemleriyle başa çıkma yetenekleri hakkında bir şekilde kendilerine bir dava edindiklerini gösteriyor. Ardından, ABD Hava Kuvvetleri’nin SERE (Survival, Evasion, Resistance, and Escape) olarak da bilinen Hayatta Kalma, Kaçınma, Direniş ve Kaçış programında hem psikolog hem de eğitmen olarak çalıştılar.
Amerikan askerlerine, silahlı bir çatışmada mahkum edilirlerse işkenceye direnmeyi öğrettiler. Aksine, “Manchester El Kitabı”nı analiz ettikten sonra da, aslında işlerinin kapsamı değişti. Şimdi mahkumları sorgulamak için teröre karşı yine psikoloji bilimini kullanmak zorunda kaldılar.
Terörizme karşı uygunsuz psikoloji kullanımı
Mitchell ve Jessen, Guantanamo Körfezi’ndeki işkencelerin arkasındaki uzman psikologlardır. Bununla birlikte, yeterince yakından bakarsanız, psikolojik teorilerini haklı çıkarmak için eski barbar yöntemleri kullandılar.
Onlara göre, öğrenilmiş çaresizlik teorisini kullandılar. Psikolog Martin Seligman tarafından 1967’de sunulan bu teori, bir kişinin bir saldırgana karşı nasıl boyun eğici olacağını öğrenmesini sağlayan sürekli cezayı ifade eder. Kısacası, saldırganlarıyla eşleşmediklerini öğrenmiş davranışlar.
Mitchell ve Jessen bu teoriye ilişkin kendilerine özgü yorumlarını yaptılar ve sorgulama tekniklerini geliştirdiler. Bu teknikler, sistematik fiziksel taciz, mahpusu izole tutmak ve uyumasına ya da birşeyler yemesine izin vermemekten ibaretti. Her şey onların iradesini kırmak üzere yapılmaktaydı. Bu yöntemler, tabii ki, yenilikçi değil sadist olarak görüldü.
Terörizme karşı da olsa tehlikeli bir örnek
Bu iki psikolog mahkumların dillerini konuşmadılar, ancak kişisel olarak işkenceye katıldılar. Birkaç saatlik uygulamalarda, boğma ve kafaya darbe gibi işlemler yaptılar. En korkunç şey ise, istediklerini alamamış olmalarıdır. Birçok mahkum bu işkencelere direndi ve yine de konuşmadı.
Beş mahkum aleyhine devam eden Guantanamo davasında, Mitchell tanık olarak ifade vermeye çağrıldı, ancak hiçbir şeyle suçlanmadı. Meslektaşı Jessen ile birlikte çalışmaları için 81 milyon dolardan fazla para kazandılar. Her ikisinin de sözleşmelerinde, aleyhlerine olası davalara karşı kendilerini 5 milyon dolar tazminat ile koruyan bir madde var. Ancak, Guantanamo davası tamamen cezasız kaldığı için bu davalar da asla gerçekleşmeyecekler.
Dünyanın en büyük güçlerinin bu tür acımasız uygulamaları teşvik etmesi ve uyguluyor olması son derece tehlikeli bir şey. Dahası, Guantanamo davasıyla ilgili tehlikeli bir şey daha var: işkence yapmak için psikolojiyi kullanmak.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
Pérez Gónzalez, M., & Rodríguez-Villasante y Prieto, J. L. (2002). El caso de los detenidos de Guantánamo ante el derecho internacional humanitario y de los derechos humanos. Revista Española de Derecho Internacional, 11-40.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.