İçselleştirme Bozuklukları: Çocukluk Istıraplarını Anlamak
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Çocuklar bazen karakterleri ile alakasız olan davranışlar sergileyebilirler. Örneğin aşırı utangaçlık, endişe, korkular, fobiler ve ruh hali değişimleri. Bu anlamda, içselleştirme bozuklukları denen problemlerin ilk göstergelerini anlamak, bilmek ve tespit etmek, çocukluk çağı depresyonunu tedavi etmeye ve önlemeye yardımcı olabilir.
Çocuk davranışları söz konusu olduğunda, neredeyse hiç yanlış olmayan bir gerçek vardır. En huzursuz ve asi çocuklar, her zaman dikkatimizi çekenlerdir. İster evde olsun ister okulda, meydan okuyan ve nadiren hareketsiz oturan kız ya da erkek çocuğuna dikkat etmemek neredeyse imkansızdır.
Bu tür bir profil, dışsallaştırma bozuklukları olarak tanımladığımız şeyin içine giriyor. Temel olarak, bu çocuklar çevrelerine kendilerini fark edilir hale getirerek tepki verirler. Bunun aksine ise, sorunlu olmaktan uzak olan çocuklar da vardır. Bu bireyler, başkalarının onları fark etmesinden hoşlanmaz. Sınıfın arka tarafına oturmaktan ve her zaman kendilerini saklamaktan hoşlananlar kişiler onlardır. Ne olursa olsun, dikkat çekmekten kaçınırlar.
Dahası, öğretmenler nadiren onlara dikkat ederler. Bir bakıma, öğretmenler özellikle gürültülü, umursamaz çocuklarla dolu bir sınıfta bu çocukların sessiz kişiliklerinden hoşlanırlar. Bununla birlikte, bu çocukları ya da gençleri ihmal etmenin çok ciddi sonuçları olabilir. Zor ve dingin görünümlerinin arkasına saklanmalarına rağmen, gerçekte yardım için haykırırlar.
İçselleştirme Bozuklukları: Tanımı, Semptomları ve Tedavisi
“Evet, o her zaman yanımda, asla yanımdan ayrılmıyor.” “O utangaç – her şeyden korkan çocuklardan biri.” “Sürekli hastaneye gidiyor; karın ağrısı değilse, bir deri döküntüsü oluyor.”
Bu tür yorumlar, içselleştirme bozuklukları olan çocukların ebeveynlerinde yaygındır. Genel olarak, bu davranışın ardında aslında yatan şeyin psikolojik bir sorun olduğunu görmek kolay değildir. Bu sorun, özellikle çocukluk döneminde bakılmamış olan bir çocuk ergenlik dönemine geldiğinde su yüzüne çıkar.
Ergenliğin ne kadar zor olabileceğini hepimiz biliyoruz. Bu aşama, bireyleri savunmasız kılan değişiklikler ile doludur. Söz konusu savunmasızlık, bu bozukluğun kendini göstermesine neden olur. Bu, kendine zarar verme ve hatta intihar düşüncelerinin ortaya çıkabileceği zamandır. Philadelphia’daki Pennsylvania Üniversitesinde yürütülen bir araştırma, içselleştirme bozuklukları için erken tedavi ve önleme programları geliştirilmesinin önemini vurgulamıştır.
Dahası, bu çalışmanın yazarları, saptanamayan psikolojik bozuklukları olan çocukların akademik sorunlar ve sosyal dışlanmadan muzdarip olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu da belirtmiştir. Ancak en ciddi konu intihar riskidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre intihar, 15 ile 19 yaş arasındaki kişiler arasında üçüncü önde gelen ölüm nedenidir.
İçselleştirme Bozuklukları Nelerdir?
Achenbach, Edelbrock ve Howell’e (1987) göre çocukları etkileyen ruhsal bozukluklar iki tipolojiye ayrılabilir. İlk olarak, dışsallaştırma davranışlarımız vardır (saldırganlık, davranış sorunları, itaatsizlik ve dikkatsizlik gibi şeyler). İkincisi ise anksiyete, stres ya da depresyon nedeniyle somatizasyonla ilgili tezahürler ile ilgili içselleştirme davranışlarıdır.
İçselleştirme bozuklukları çocuklukta çok yaygındır ve şu şekillerde kendilerini gösterir:
Duygusal Semptomlar
- Aşırı korku (karanlık, hayvanlar, yeni durumlar).
- Kötüleşmek, üzüntü ve kayıtsız bir tutum.
- Aşağılık duyguları.
- Konsantrasyon problemleri.
- Negatiflik ya da her zaman kötü bir şey olacağını hissetmek.
Davranışsal Semptomlar
- Yetişkinlere aşırı bağlanma ve bağımlılık.
- Motivasyon eksikliği.
- Hiçbir şey çocuğun ya da ergenin ilgisini çekmez. Bir hobiden diğerine geçer.
- İçine kapanık davranışlar.
- Bütün gün oturma ya da yatma eğilimi.
- Akademik sorunlar ve düşük performans.
Somatik Belirtiler
- Belirgin bir nedeni olmaksızın yaşanan mide ağrısı.
- Net bir tetikleyici olmadan sürekli baş ağrısı ve baş dönmesi yaşamak.
- Özellikle ciltte alerjilerin ortaya çıkması.
İçselleştirme Bozuklukları Nereden Gelir?
Bu içselleştirici semptomatolojinin arkasında yatan şey anksiyete bozuklukları ve depresyondur. Bu gerçekler, iki nedenden dolayı çocuklukta ve gençlikte fark edilmeme eğilimindedir. Her şeyden önce, yetişkinler bunları bireyin yaşına bağlama eğilimindedir. Bunu bir düşünün. Ergenlik öncesi çocukları daha pasif ve içe dönük olarak düşünmek oldukça yaygındır, oysa kişi genellikle ergenleri asi ve umursamaz olarak düşünür.
Öte yandan, aile yönünü akılda tutmak da çok önemlidir. Bu tür bozukluğu olan çocukların çoğu, sorunlu ortamlardan gelmektedir. Kısacası, ebeveynlerinin girişken ebeveynlik stratejileri yoktur ve çocukların duygusal ihtiyaçlarını ihmal ederler. Bunun bir sonucu olarak da, çocuklarının zor zamanlar geçirdiğini fark edemezler, bu da okul ortamının bu çocukların yaşadığı gerçeğin sezilebileceği tek senaryo olmasına yol açar.
Bu nedenle, bu psikolojik durumların tetikleyicileri genellikle oldukça karmaşıktır. Evet, tetikleyici ihmal, suistimal ve kötü muamele olabilir. Bununla birlikte, stres faktörleri de vardır (okul değişikliği, ebeveynlerin boşanması) ve elbette ki kişilik değişkenlerine ve hatta genetik faktörlere dikkat etmek çok önemlidir.
Terapötik Yaklaşım
Çocuklarda içselleştirme bozukluklarının tedavisinde sistemik terapi olağan yaklaşımdır. Ruh sağlığı uzmanı sadece çocuğun duygularına değil, aynı zamanda aile ortamına da odaklanmalıdır. Aynı şekilde, terapist çocuğa ya da ergene, örneğin, kendi duygularını anlamasına ve bedeninin anksiyeteye tepkilerini öğrenmesine yardımcı olacak farklı stratejiler sunmalıdır.
Çocukların sosyal becerilerini ve atılganlıklarını geliştirmek, daha fazla özgüvene sahip olmalarını ve karşılığında daha fazla güvenlik ve sakinlikle fonksiyon göstermelerini sağlayacaktır. Buna ek olarak, etraflarındaki her şey ve herkesle daha uyumlu hissedeceklerdir. Şüphesiz ki, bu klinik gerçekliklerin semptomlarının erken tespit edilmesi toplumumuzda bir öncelik olmalıdır.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Buela-Casal, G., Carretero-Dios, H., De los Santos, M. (2001). Relacion entre la depresión infantil y el estilo de respuesta reflexivo impulsivo. Salud Mental, 24 (3), 17-25.
- Del Barrio, V. (2000). La depresión infantil. Factores de riesgo y posibles soluciones. Málaga: Aljibe
- Liu, J., Chen, X., & Lewis, G. (2011). Childhood internalizing behaviour: Analysis and implications. Journal of Psychiatric and Mental Health Nursing, 18(10), 884–894. https://doi.org/10.1111/j.1365-2850.2011.01743.x
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.