Geriye Dönük Önyargı: Ne Olacağını Zaten Biliyordum

"Bunun olacağını biliyordum, bundan emindim!" bu hepimizin bir zamanlar içine düştüğü bir tuzaktır. Gerçekliğin gidişatını önceden tahmin edebilecek güce veya zekaya sahip olduğumuzu iddia ederiz. Aslında böyle bir güce sahip değilizdir. Peki neden bu hataya düşeriz?
Geriye Dönük Önyargı: Ne Olacağını Zaten Biliyordum
Valeria Sabater

Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater.

Son Güncelleme: 02 Ağustos, 2022

Sahile gitmek için evden çıkıyoruz ve güneş parlıyor, ancak sahile ulaşır ulaşmaz ufuktaki bulutlar, fırtınayı tehdit ediyor. Arkadaşlarımızdan biri “bunun başımıza geleceğini ben tahmin etmiştim, bu günün mahvolacağını biliyordum” demekten çekinmez. Büyülü bir lambaya veya kehanet gücüne sahip olmaktan çok uzak, bu insanların ortaya çıkardığı şey; önyargı duygusudur.

Ailemiz, arkadaşlarımız, iş arkadaşlarımız ve aynı zamanda sosyal ağlarımız arasında, Delfi Kâhini ve ölümcül felaket tellalları gibi, ”zaten böyle bir şeyin olacağını biliyorduk, biz demiştik” gibi geleceği önceden gördüklerini söyleyen tanıdıklarımız vardır.

“Bunun böyle biteceğini biliyordum”, “Sana söylemiştim, hatırladın mı? Sana söylediklerim sonunda oldu”… Bu tür bir akıl yürütme asla bizi şaşırtmaz. Bunu geçerli bir nedenden dolayı yaparlar. Bize geleceği önceden gördüklerini söyleyen kişiler, aslında hiçbir zaman böyle bir öngörü yeteneğine sahip olmamıştır.

Bahsettiğimiz önyargı, hafıza yetersizliğinden kaynaklanmaktadır: burada ve şimdi olanların, gerçekleşmediğinde zaten öngörmüş olduklarına inanmaktadırlar. Olay gerçekleşmeden önce net bir sonuca sahip olduklarına inandıkları sahte bir anı ile karşı karşıyayızdır. Bu özelliklere sahip bir tanıdığınız var mı?

öngörü

Geriye dönük önyargı: olumsuz bağlamlarda daha yaygındır

İnsanoğlu kemikten, etten, rüyalardan, arzulardan ve sayısız psikolojik önyargılardan ibarettir. Ancak bunun farkında değildir. Gerçekliği işleme şeklimizde hataların meydana geldiği bu mekanizmalar, yanlış kararlar verir veya mantıksız yorumlar çok yaygındır.

Şimdi, pişmanlık duymanın veya olumsuz duyguları tespit etmek için iç gözlem yapmanın ötesinde düşünelim. Hepimiz onlardan yararlanırız çünkü bunlar zamanla geliştirdiğimiz beynin kaynağı, evrimsel gelişimimizin bize getirdikleridir. Sebebi nedir? Amaç nedir? Zaman kazanma. İnsanoğlu olarak, bizler, bize gelen her bir unsuru veya varyasyonu işlemekten acizizdir; Zihnin doğru ve aynı zamanda çok hızlı tepki vermesi gerekir.

Bu ne anlama gelir? Yaptığımız hatalar, aldığımız başarısız sonuçlar, klasik eğilimde inançlarımıza uyan verileri doğrulama (doğrulama önyargısı) veya en çok kabul gören ve yaygın olduğunu düşündüğümüz fikirler (yanlış fikir birliği önyargısı). Bu nedenle, geri dönüş önyargısı veya geriye dönük önyargı, sosyal değişim ve ekonomik kriz zamanlarında katlanarak artan bir tür psikolojik olguyu tanımlar.

Bunu detaylıca inceliyoruz.

Geriye dönük önyargı ve Watergare

1970’lerin başlarında psikoloji bilimi, psikolojik önyargıların incelenmesi ve tanımlanmasıyla ilgilenmeye başladı. Bu alandaki en temsili figürlerin; Dr. Amos Tversky ve iktisat dalında psikolog ve Nobel Ödülü sahibi Daniel Kahneman olduğundan hiç şüphemiz yoktur.

Buluşsal yöntemler üzerine yaptıkları araştırmalar sayesinde, nüfusun büyük bir kısmının daha fazla önyargıya sahip olduğunu fark ettiler… Dr. Baruch Fischhoff  konuyu biraz daha irdelemek istedi ve 1974 ile 1975 yılları arasında kendi deneyini gerçekleştirdi.

Nixon’un istifa etmesinden bir süre önce, nüfusun geniş bir kesimine başkanın yeniden seçilip seçilmeyeceği soruldu. Çoğu evet dedi. Birkaç ay sonra ise Watergare skandalı patladı, çoğu kişi ne olacağını bildiğini iddia etti. Hepsi ilk akıl yürütmelerini unutmuş gibiydi.

İşler ters gittiğinde: yapmamız gerekenler ve sözde öngörümüze dayanarak yapmadıklarımız

Geriye dönük önyargı, bildiğimiz şeyin olumsuz sonuçları olduğunu veya kendi içinde olumsuz sonuçlar doğuracağını söylediğimizde daha sık ortaya çıkar. Bir krizin gelişi, işten çıkarma, küresel bir olumsuz olay… Bu bağlamda olumsuz olaylar karşılaştıkça, ne olacağını önceden biliyormuşuz gibimize gelir.

Aynı şey 2008 mali krizinde de olmuştur. Pek çok iktisatçı krizin gelmekte olduğunu görmedi. Ama, evet, bir kez gerçekleştiğinde çoğu kişi bunun önceden göstergelerinin olduğunu doğrulamıştı.

Aynı şekilde, başka bir olay daha vardır. Bu da suçluların aranmasıdır. Bu gibi durumlarda, “Bu felaketin olacağını zaten biliyordum, bunun gerçekleşmesine kim izin verdiyse onu mahkemeye çıkarmalıyız” cümlelerini duymak kaçınılmazdır.

Önyargı

Neden geriye dönük önyargı uyguluyoruz?

Hepimiz geçmişe dönük önyargıya sahip birden fazla kişi tanırız. Olayları önceden tahmin etme gücüne atıfta bulunan, biraz rahatsız edici profillerdir. Peki bunu neden yaparlar? Gerçekte bunu hiç tahmin etmedikleri halde zihinleri neden bu kusurlu yargılara doğru sürüklenir?

Kendiliğinden olumsuz ya da tam tersi bir durum olduğunda ( ekonomik kriz, doğal afet…), zihnin bize “sen bunu önceden tahmin etmiştin” cümlesini söyleyerek bizi aldatması gerçeği, kendi gerçekliği üzerinde kontrolü olan büyük bir duygudur. Bize kendimiz iyi hissettirir, korkuyu dindirir ve bize daha büyük bir destek verir.

Neredeyse bir savunma mekanizması gibidir: “tamam, bu kötü, ama bunun olabileceğini zaten düşünmüştüm. Bu nedenle o kadar da etkilenmedim. Üstelik suçlu ararsam, benim daha güçlü hislerim var ve bu nedenle kendimi suçluluktan muaf tutuyorum.”

Olası uyumsuzlukları ortadan kaldırmak amacıyla geçmiş fikirlerimizi şimdiki gerçekliğe uyarlamak için değiştirdiğimiz bu mekanizma aslında çok sık uyguladığımız bir yöntemdir.

Bu, Daniel Kahneman’ın Hızlı ve Yavaş Düşünme kitabında bahsettiği önyargıların çoğu gibi bizim tarafımızdan hayatımızın bir döneminde zihnimizin bizim için kurduğu tuzağın farkında olmadan kullanılmıştır.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Tversky, A.; Kahneman, D. (1973). “Availability: A heuristic for judging frequency and probability”. Cognitive Psychology5 (2): 207–232. doi:10.1016/0010-0285(73)90033-9

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.