Bu yazıda, insanların neden beslenme hakkındaki çeşitli efsanelerin doğru olduklarını düşündüklerini ve bunların aslında neden yanlış olduklarını öğreneceksiniz.
Beslenme gerçekten kafa karıştırıcıdır. Şu an itibariyle, pek çok teori, yanlış bilgi ve nasıl yemek yememiz gerektiğine dair farklı bakış açıları vardır. Bu nedenle de kilo vermek ya da daha sağlıklı beslenmeye başlamak için ne yapmamız gerektiğine gelince kendimizi kaybolmuş gibi hissediyoruz. Bu yazıda, en popüler üç yemek efsanesi üzerinde durmak istiyoruz.
Bilimsel çalışmalar yıllar boyunca tüm bu yemek efsanelerini deşifre etti. Bu yüzden, bize yemek yemenin en iyi yolunun ne olduğu konusunda yeni bir şey söyleme olasılıkları fazla değil. Bu yazıda bunların her biri için, insanların neden haklı olduklarını düşündüklerini ve neyin yanlış sonuçlandığına dair bir açıklama bulacaksınız.
Yemek efsanesi neden kaynaklanıyor?
Beslenme, psikoloji veya tıp gibi, doğrudan insanlarla ilgili olan bir bilimdir. Çoğu zaman beslenme ile ilgili ideal klinik çalışmalar yapmak oldukça zordur. Bu ise beslenme alanındaki bilgilerin manipülasyon ile ilgili kuralların daha az kısıtlayıcı olduğu fizik veya kimya gibi diğer alanlardan çok daha zor geliştiğini gösterir.
Beslenme ile ilgili çoğu çalışma istatistiklere dayanmaktadır. Veri istatistikleri bize yararlı olma eğiliminde olsa da, istatistikler genellikle nedensellik belirlememize izin vermez. Bu, bilim insanlarının hep belirli bir sonucun neden ortaya çıktığını çözemediklerini açıklar.
Klinik bir çalışma yapılana kadar beslenme verileri her zaman eksik kalacaktır. Bu nedenle, bu genç bilim hala neyin sağlıklı ve neyin olmadığı ile ilgili tüm cevaplardan yoksundur. Bununla birlikte, son on yılda, özellikle birçok gelişmiş ülkede ortaya çıkan obezite salgını nedeniyle bu alanda birçok yeni bilgi ortaya çıkmıştır.
Daha fazla uzatmadan, işte en popüler üç yemek efsanesi:
1. Çok fazla yumurta yemek sağlıklı değildir
Başlıca yemek efsanelerinden biri, çok miktarda yumurta (özellikle yumurta sarısı) yemenin her türlü sorunu ortaya çıkarmasıdır. Bu fikir, çok fazla kolesterol tüketmenin, kolesterol seviyemizi etkileyeceği inancından kaynaklanmaktadır. Mantıklı geliyor, değil mi?
Bununla birlikte, son araştırmalar yumurtanın vücudumuzdaki kolesterol seviyelerini etkilemediğini göstermektedir. Şu an itibariyle, vücudumuzun bu maddeyi günde yiyebileceğimizden dört kat daha fazla ürettiğini biliyoruz, bu yüzden diyetimize yumurta eklemek bizi etkilemez.
2. Yağ tüketmek sizi şişmanlatır
Bir başka büyük yemek efsanesi de, çok fazla yağ yemenin kilo almamıza neden olabileceğidir. Ancak, bugünlerde bunun tam olarak böyle olmadığı bilinmektedir.
Bu inanç, her bir makro besinin içerdiği kalorileri saymaktan ileri gelmiştir. Karbonhidratlar ve proteinler kilogram başına iki kaloriye sahipken, yağ dört kaloriye sahiptir. Bu nedenle, eğer kilo vermek istiyorsak, ilk iki tür besinden daha fazla ve üçüncüsünden ise daha az yememiz gerektiğini düşünmemiz mantıklıdır.
Bu arada son çalışmalar, normal parametreler dahilinde, diyetimize uygun miktarda yağ eklemenin aslında kilo vermemizi sağlayabileceğini göstermektedir. Bunun nedeni, bu maddenin testosteron üretimi, tokluk hissi veya bazal metabolizmanın hızlandırılması (doğal olarak kalorileri yakma hızımız) gibi çok sayıda temel kilo kaybı ile ilgili süreçlerde yer almasıdır.
3. Kahvaltı günün en önemli öğünüdür
Ninem her zaman büyük yiyecek efsanelerinden birini özetleyen popüler bir sözü tekrarlardı: “Bir kral gibi kahvaltı edin, bir prens gibi öğle yemeği ve bir fakir gibi de akşam yemeği yiyin”. Bu söz, güzel bir kahvaltının gün boyu düzgün çalışmamızı sağlayacağını söyleyen eski bir inanca dayanmaktadır.
Her ne kadar besin bakımından zengin bir kahvaltı (sebze ve protein gibi) gün boyunca bize enerji verebilirse de, ancak bunu tipik Batı kahvaltılarının yapamadığı bir gerçektir. Kahvaltıda şekerli mısır gevrekleri veya hamur işleri tükettiğimizde, vücudumuz kısa süreli enerji veren bir dizi ani insülin yükselişlerinden sıkıntı çeker.
Bu nedenle, kahvaltı uzmanlarına göre en çok önerilen iki seçenek şunlardır:
Şeker oranı düşük ancak yağ ve protein oranı düşük olmayan yiyecekler yemek.
“Oruç” olarak da bilinen kahvaltı atlamak.
Bu yazıdaki bilgiler sizi şaşırtmış olabilir. Geleneksel olarak beslenme konusunda öğrendiklerimize karşı bilgiler olduğunu biliyoruz. Bununla birlikte, bilimle ilgili iyi şey, yeni kanıtlar ortaya çıktıkça yavaş yavaş ilerlemesi gerçeğidir. Gelecekte bu önemli alanla ilgili neler keşfedeceğimizi kim bilebilir ki?
Neden acıyı hissedebildiğinizi hiç merak ettiniz mi? Ya da bir şeyin sıcak ya da soğuk olduğunu nasıl anladığınızı? İnsanlar hayatta kalma için bu denli önemli olan bu beceriyi nasıl kazanır? Bu yazıda sadece acı ve sıcaklık hissetmemizi sağlamakla kalmaz aynı…
2012’den beri, Amerika Birleşik Devletlerinde bir uyuşturucu epidemisi patlamıştır. ABD, şu anda dünya genelindeki en yüksek sayıdaki opioid kullanıcısına sahiptir. Hastalık Kontrol Merkezinin (Center for Disease Control – CDC) bir raporuna göre, 2017 yılında ortalama 72.000 insan aşırı dozda opioid aldığı…
Pregabalin ile tedavinin nöropatik ağrının kontrolünde ve hastanın yaşam kalitesini artırmada etkili olduğu kanıtlanmıştır. Bu makalede, etkilerini ayrıntılı olarak açıklıyoruz. Lyrica olarak da pazarlanan pregabalin, diyabetik nöropati veya postpatik nevralji gibi bozuklukların neden olduğu bozukluklarda nöropatik ağrının tedavisinde kullanılan bir…
Nitrik oksit, şaşırtıcı fonksiyonlara sahip bir nörotransmiterdir. Örneğin, hafızamıza yardımcı olur, uykumuzun kalitesini düzenler ve cinsel ilişkilerimizi bile destekleyebilir. Bu yazıda nasıl çalıştığını detaylı olarak inceleyeceğiz. Milyonlarca madde vücudumuzda sürekli dolaşım halindedir. Bunlardan bazıları, diğer şeylerin yanı sıra davranışımızı düzenleyen…
Huzursuz Bacak Sendromunu (HBS) tarif etmek zordur. Bazı insanlar, bacaklarının kendi kendine hareket ettiğini düşünür. Ancak aslında olan, bu rahatsız edici hissi gidermek için durmadan uzuvlarını hareket ettirme isteği duymalarıdır. Bazıları ayaklarında bir karıncalanma hissettiğinden bahseder. Bu sendromun karakteristik özelliklerini…
Migreni önleme ve bu hastalıktan korunma, günümüz toplumunun en ciddi sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Çünkü bu rahatsızlık en sık rastlanan ve günlük hayatı en yoğun bir biçimde olumsuz yönde etkileyen hastalıklardan biri konumundadır. Bu bağlamda, Ajovy (fremanezumab) adlı yeni…