Düşünürken Vücudumuzda Neler Olur?

Bir düşünce bazen motivasyonu artıran ve pozitif duyguları harekete geçiren bir ateşleyici olabilir. Zihninizde yarattığınız her şey bir güce sahiptir ve gerçek hayatta sizi dönüştürerek etkileyebilir.
Düşünürken Vücudumuzda Neler Olur?
Valeria Sabater

Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater.

Son Güncelleme: 14 Aralık, 2021

Düşünürken vücudumuzda ne gibi değişimler yaşanır? Kimi zaman zihnimizden geçen her şeyin vücudumuzda yarattığı etkileri göz ardı ederiz. Düşünceler sadece duyguların devinimine yol açmaz, sağlıklı olmak ya da huzurlu olmak gibi özellikleri harekete geçirmez. Aynı zamanda stres de zihinsel düşünce yumağımızda organize edilen bir boyuttur.

Yazar ve felsefeci Henry David Thoreau, düşündükleri şeylerle insanların kendi kaderlerini kendilerinin çizdiğini söylemiştir. Evet, bu doğru bir düşüncedir. Beyin olarak adlandırdığımız o hiperaktif makine, verdiğimiz her bir kararla sadece geleceğimizi şekillendirmekle kalmaz.

Aynı zamanda fiziksel dengemiz açısından da karar verici bir rol oynar. Çünkü vücut zihinde olan bitene yabancı değildir. Düşünce şeklinize bağlı olarak hissedersiniz. Bu gerçek, mutluluğu yakalamak için daha çok farkında olmamız gereken bir detaydır.

Şimdi bu konuyu birlikte analiz edelim.

beyin ve kalp birleşiyor

Düşünürken Vücudumuzda Neler Olur?

Düşünürken vücudumuzda ne gibi değişimlerin yaşandığı, bilim insanlarının çok uzun bir süredir ilgisini çeken bir konu olmuştur. Bir düşünce aklımıza geldiğinde vücudumuza ne olur ve bu neden gerçekleşir? Düşünmek için ne kadar enerjiye ihtiyaç duyarız? Dinlenirken mi yoksa hareket halindeyken mi, örnek olarak spor yaparken mi daha iyi düşünürüz?

Bu ve bunlara benzer sorular insanın merakını uyandıran ve üzerinde durulması gereken konular arasında yer almaktadır.

Düşünce Nedir ve Neden Vücudu Etkiler?

Kimileri düşünceyi bir elektrik dalgası ve belirli bir tepki yaratmak için beyinde değişimler oluşturan zihinsel bir kıvılcım olarak tanımlar. Örneğin insan bilişselliği konusunda uzman bir psikolog olan Edward Chace Tolman, bir düşüncenin her zaman görünür olmasa da mutlaka bir değişime yol açtığını ifade etmiştir.

Diğer bir deyişle zihinde beş ya da on saniye içinde üretilen her şey bizi bir şekilde etkilemektedir. Bir endişeyi gündeme getirerek üzerinde durmak, bir plan yapmak, hafızayı canlandırmak ya da bir duyguyu yeniden yaşamak… İşin özüne bakıldığında her tür zihinsel akış bizi şekillendirir ve şartlandırır.

Şimdi durup kendimize bir düşüncenin gerçekten ne demek olduğunu soracak olursak, bu harika süreci birlikte oluşturan çeşitli parçaların ve yapıların dizilimini aklımıza getirmemiz gerekir:

  • Nöronlar.
  • Potansiyel bir hareket: Nöronlar birbirleri ile iletişim halindeyken onların arasında dolaşan elektriksel bir uyarı.
  • Nörotransmiterler: Nöronlar tarafından açığa çıkarılan ve diğer hücrelerle iletişim kurmalarına yardımcı olan, bunun sonucunda da dopamin, serotonin gibi maddelerden dolayı davranış değişikliklerine yol açan kimyasal haberciler.
  • Prefrontal korteks: Beyinde planlama, düşünme ve karar verme gibi süreçlerle ilgili bölüm.
  • Hipokampus: Beynin hafıza ve duygularla ilgili derin kısmı.

Bir düşüncenin anatomisini oluşturan bu yapı ve elementler, vücutta değişimlere yol açan kaçınılmaz bir güce sahiptirler. Peki nasıl? Duyguları düzenleyerek, davranış değişikliklerine neden olan hormonlar salgılayarak ve kimi zaman da sağlığımızı bile etkileyerek.

Çok Düşündüğümüzde Vücudumuzda Ne Olur?

“Düşünürken vücudumuzda ne tür değişimler yaşanıyor?” sorusunu kendi kendimize sorduğumuzda bir detayı dikkate almamız gerekir. Ne zaman “düşünce fabrikasını” çalıştırsak, çok fazla enerji tüketiriz. Bu nedenle aşırı derecede düşünmenin vücut üzerinde çok ciddi etkileri olduğu bilinen bir gerçektir.

Bu bağlamda, Indiana Üniversitesi öğretim üyelerinden psikolog Catherine Pittman, Rewire Your Anxious Brain adlı kitabında çok ilginç bir konuya değiniyor: İnsanların yaklaşık olarak %50’si aşırı derecede düşünüyor ve bunu kronik bir biçimde yapmaları sonucu stres ve anksiyete gibi sorunlarda önemli bir artış yaşanıyor. Yani insanların sağlığı yavaş yavaş bu yoğun düşünme süreçlerinden olumsuz yönde etkileniyor.

Bunun da ötesinde pek çoğumuz aşırı derecede düşündüğümüzde analiz felci olarak adlandırılan problemi yaşıyoruz. Peki bu kavram neleri içeriyor?

Bunun anlamı, ne kadar çok düşünür, endişeye kapılır ve sorunların etrafında dolaşırsanız o denli daha az harekete geçersiniz. Kortizol seviyesi artar ve bu durum stres, fiziksel anlamda bitkinlik ve zihinsel kapanmaya neden olur. Bir soruna cevap bulmak bir yana, sürekli bir endişe ve hareketsizlik girdabında sıkışıp kalırsınız.

deniz kenarında yürüyen bir adam

Daha Yavaş Düşünün ve Daha İyi Yaşayın

Nobel ekonomi ödülü sahibi psikolog Daniel Kahneman, bir süre önce çok sıra dışı bir kitaba imza atmıştır: Hızlı ve Yavaş Düşünme. Kahneman bu çalışmasında insanoğlunun nasıl evrimsel anlamda kendini sınırladığı bir noktaya nasıl ulaştığını, dürtüsel bir düşünce biçimiyle nasıl hareket ettiğini, nasıl sezgileri ile yaşadığını ve bu otomatikleşmiş yaşam biçimi nedeniyle nasıl önyargılarla yanlışlar yaptığını açıklamaktadır.

Bu şekilde davranmamızın asıl nedeni etrafımızı saran yaşamsal çevremizin bizi buna zorlamasıdır. Günlük yaşantımızda genellikle hızlı bir biçimde hareket etmek zorunda kalıyoruz. Çok sayıda dışsal isteğe maruz kalıyor, sonsuz sayıda uyarıcının etkisine giriyor ve çok kısa süreler içinde reaksiyon göstermemiz beklentisi ile yüzleşiyorz. Kısa dönemde bu tür reaksiyonlar kötü kararlar vermemize neden olur. Ancak bunun yanında stres ve anksiyete gibi olumsuz durumlar da ortaya çıkıyor ve kandaki kortizol seviyesi artıyor. Bu da fiziksel ve mental anlamda yorgunluğa neden olduğundan, örnek olarak kalp krizi riskinin ciddi bir biçimde artmasına neden oluyor.

Yani hızlı bir biçimde düşündüğümüze bunun vücudumuzda yarattığı etkiler zarar verici niteliktedir. Dahası bu tür düşünme şeklini alışkanlık haline getirmemiz çok ciddi olumsuz sonuçlar doğurur. Bu nedenle daha bilinçli ve düşünceli bir bilişsel yaklaşıma ihtiyaç vardır.

Düşünürken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Peki bunu nasıl başarabiliriz? İşte sizlere Daniel Kahneman’ın kendisinden bazı ipuçları:

  • En iyi düşünceler yürüyüş yaparken ortaya çıkar. Uzun yürüyüşler hem vücudumuz hem de özellikle zihnimiz açısından son derece faydalıdır.
  • İçinde bulunduğunuz ruhsal durumunun ötesinde sakin ve düşünceli bir biçimde hareket etmeye çalışın. Yani en kaotik hislerinizin zihninizi ve davranışlarınızı kontrol altına almasına izin vermeyin.
  • Pek çok karar anıların etkisiyle verilir ve bu durum kimi zaman otomatik bir biçimde geçmişimizdeki tecrübelerimizle hareket etmemize yol açar. Ancak yaşadığımız an yeni bir tecrübedir ve bazen tecrübeler işe yaramazlar. Bu nedenle harekete geçmeden önce gözlemlemek, analiz etmek ve düşünmek önemli bir gerekliliktir. Yani yaratıcı olmak önemlidir.
  • Dikkatli olma kavramı üzerinde çalışın, acele etmeden gözlemlemeyi öğrenin.
  • Endişeler zihni esir eden faktörlerdir. Bunlar ciddi miktarda enerji sarf etmemize neden olur. Gerçekleşeceğini düşündüğünüz şeylerin %90’ı hiçbir zaman gerçekleşmez.

Sonuç olarak zihnimizden geçen her şeyi kontrol altına almak kolay olmasa da bunu başarmamız gerekir. Çünkü aklımızda yer alan şeyler sağlığımızı ve mutluluğumuzu etkiler. O halde dizginleri elimize alalım, burada üretilen her şeyin sağlıklı, üretken ve faydalı olduğundan emin olalım.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Kahneman, Daniel (2013) Pensar rápido, pensar despacio. Madrid: Debolsillo

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.